Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir kez daha gündeme getirdiği, ancak ilk ileri sürüldüğü dönem çürütülen "Camide bira içtiler" yalanını savundu.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gezi eylemlerine katılanlarla ilgili "Dolmabahçe'deki caminin içinde bu eşkıyalar, teröristler, bira şişeleriyle caminin içini pisletmişti. Bunlar çürük, bunlar sürtük" şeklindeki açıklaması, o dönem Kabataş yalanıyla birlikte birlikte en çok dile getirilen ve akabinde çürütülen bir iddiaydı.
Manşetlerde günlerce, eylemcilerin ayakkabılarıyla girdikleri camiyi çöplüğe döndürdüğü, camiye büyük zarar verildiği, güvenlik kameralarının tamamen kırıldığı, camide bira şişelerinin bulunduğu iddiası yer aldı.
Eş zamanlı olarak o dönem başbakanlık görevini yürüten Recep Tayyip Erdoğan, 11 Haziran 2013 tarihinde gerçekleşen AKP grup toplantısında camide bira içildiğine dair görüntüler ellerinde olduğunu söyledi. “Cuma günü görüntülerini yayınlayacağını söyleyen Erdoğan “Ne olmadı yahu? Bütün görüntüler elimizde. Görürler, görürler merak etmeyin” demişti ancak o görüntü hiçbir zaman yayınlanmadı.
Bu arada 'camide içki içildiği' haberini kamuoyuna ilk servis eden FETÖ'ye yakınlığıyla bilinen Cihan Haber Ajansı ve Samanyolu TV olmuştu.
AKİT YAZARI YALANI SAVUNDUErdoğan'ın bu iddiayı dün bir kez daha yinelemesiyle Yeni Akit gazetesi yazarı Ali Karahasanoğlu da tartışmaya girdi.
Karahasanoğlu, son kertede "Cami içinden çekilen görüntülerde, çöp poşetlerinden kolalara, serum şişelerinden tıbbi malzemelere kadar gezicilerin bıraktıkları pislikler eşliğinde, bir tane de olsa, içki kutusu da görüntülendi" dediği yazısında geçmiş yıllardaki başörtüsü tartışmasından Üsküdar'da bir kafede el ele tutuştuğu için uyarılan sevgililere kadar birçok konuda kendini muhalif olarak tanımlayan vatandaşları hedef aldı.
"Başörtü özelindeki tartışmada.
'Başörtü takanlar, cumhuriyet düşmanıdır. Tabii ki izin vermeyeceğiz' dediklerinde..
Yıllarca bu söylemi ısrarla savunduklarında..
Kendilerini güçlü görüyorlardı..
Bu söylemden küçücük bir taviz vermiyorlardı.
Söylemleri gittikçe kan kaybedip, sonunda başörtünün bir hak olduğu söylemi topluma hakim olunca..
'Başörtü yasağını biz kaldırdık' ile başladılar, 'helalleşelim' ile bitirdiler..
Hatırlayın, daha iki ay önce, Üsküdar’da bir kafede yanındaki kız ile gayrı ahlaki yakınlık kuran kişiye, kafenin yetkilileri 'Kusura bakmayın, burda aileler var' dediğinde..
Kemalist solcu grup, kendilerini güçlü hissettikleri için, 'Ahlak zabıtası mısınız? Size ne gençlerin el ele tutuşmasından, size ne öpüşmesinden' dediler..
O söylemin sonrasında, İstanbul Bebek’te, hayvanlar gibi halkın içinde çiftleşen bir zelil görüntü yaşandı.
'Hayat tarzımız' diyenler..
'Siz ahlak zabıtası mısınız, size ne gençlerin öpüşmesinden' diyenler..
Hemen tornistan ettiler..
Ahlaksızlığı sergileyenleri savunmadılar..
Oysa, 'herkesin ahlakı kendisine' ise..
'Halkın içinde ahlaksız fiiller ile ilgili bir kural olmamalı' ise..
Üsküdar’da savundukları gibi, 'kafe içindeki gençler serbest olmalı' ise..
O kafanın doğal sonucu, Bebek’teki rezil ikilinin yaptıklarına da kimse itiraz etmemesi değil mi?
Ve bu noktada hatırlatalım..
Bu ülkede maneviyatı önceleyen yöneticiler, bir gün iktidardan gidecek olurlarsa..
Allah korusun öyle bir noktaya geleceğiz ki; Bebek’teki görüntünün faillerine kimse bir itirazda bulunamayacak, 'Bu ne rezilliktir' denilemeyecek.
Kemalist-sol cenahın itirazı bildik olacak: 'Size ne başkasının ahlakından. Size ne başkasının ilişkisinden!'
Karşımızda 'ilkeli duruş'tan nasibi olmayan, 'tutarlılık' diye dertleri olmayan bir topluluk var, çünkü..
Bu anlamda, 9. yıldönümü sebebi ile tartışılan, hatta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dünkü konuşmasında da geniş yer bulan gezi isyanındaki cami içinde içki içilmesi tartışması da, yine kemalist-sol cenahın nabız yoklama operasyonlarından birisidir..
O tarihte, cami içinde içki içilmesine güçlü bir itiraz gelmemiş olsa idi, 'Size ne bizim içkimizden. İster sokakta içeriz, ister camide içeriz' diyeceklerdi..
Güçlü bir itiraz geldiği için.
O güçlü itiraza karşı çıkamadıkları, susturamadıkları için..
Şimdi karşımıza geçip, 'Yalan söylüyorsunuz. Camide içki içilmesi diye bir şey yok. Uyduruyorsunuz' modunda savunma geliştiriyorlar..
Sanki sabahtan akşama kadar içki propagandası yapanlar kendileri değilmiş gibi..
'Yobaz kafa lokanta önündeki masada içkiyi yasakladı' diyenler kendileri değilmiş gibi..
İki-üç saatlik yolculukta bile dayanamayıp, 'Uçaklarda niye içki yok' diye tepinenler kendileri değilmiş gibi..
'Hızlı trende niye içki yok' diye kuduranlar kendileri değilmiş gibi..
'Adım adım geliyorlar.. yakında evde de içki içirmeyecekler' diyenler kendileri değilmiş gibi..
İçkinin nerede olursa olsun içilmesinin haram olduğunu unutup, 'cami içinde tabii içki içilmez' söylemi ile kendilerini haktan yana gibi gösteriyorlar."
!#**h38858**#!