AKP'li Özhaseki'nin "Ekmek 1 lirayken alamıyordunuz, ekmek 5 lirayken alabiliyorsunuz" açıklamalarını değerlendiren Akşener'in açıklamalarından satır başları şöyle:
İnandığını zannetmiyorum. Propaganda yapmak başka bir şey. Buna inanıyorsa durum vahim. Ya gerçeklik duygusundan koptu, vatandaşla, milletle alakası kalmadı.
Bu ucube sistem bir saray hayatı yarattı. Saray bir paralel evrendir, ayrı bir hayat tarzıdır. Milletin adamlığından gittiler bu paralel evrende bu ucube sistemin, kararnamelerle yönetilen bir Türkiye'nin temsilcisi de bugün bu sözleri söyleyebiliyor.
"1 YIL İÇİNDE ENFLASYON YÜZDE 20 CİVARINA DÜŞER DİYORUZ"
Akşener'in "Millet İttifakı iktidara geldiğinde, enflasyon, dolar, mazot ne olacak?" sorusuna yanıtı şöyle oldu:
Ekonomi manasında çok iyi hazırlıklı bir siyasi partiyiz. Altılı masadaki bütün siyasi partilerin de çok iyi ekonomi programları var.
3 ay evvel 1 yıl içinde yüzde 10 civarına enflasyon düşer diyorduk. Ama bu gidişatla şu anda ancak yüzde 20'ye düşer diyoruz. Biz seçmenimize yalan söylememe, aldatmama kararlılığındayız. Ama güven geldiği andan itibaren, demokrasi geldiği andan itibaren, hukukun üstünlüğü ve adaletin sağlandığı andan itibaren Türkiye'nin güven puanı yükselecektir ve risk puanı düşecektir. Sadece sıcak paradan bahsetmiyorum, Türkiye'ye yatırım yapma anlamında da hem yerli hem yabancı kaynak gelecektir.
3 ay evvel, iktidara gelirsek 1 yıl içinde enflasyon yüzde 10 civarına düşer diyorduk, hasar büyüyor.
Önce enflasyonu düşüreceksiniz. Daha sonra dolar ve euro da düşer.
"ÖĞRETMENLER AĞLATILMAZ"
Dünyanın hiçbir yerinde öğretmen ağlatılmaz, öğretmenin itibarsızlaştırılması söz konusu olamaz.
Yeteri kadar okul açıp öğretmenleri birinci sınıf yetiştireceksiniz. Mezun olduğunda seçim imkanının olduğunu bilecek ve sadece o genç kendini yetiştirmeye gayret edecek.
"KAVGA ÜZERİNDEN SİYASET YAPILIYOR"
Bütün çözümlerimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz. Siyaset makul olmak zorunda. Çok kavga üzerinden bedavadan siyaset yapılıyor. Maliyetsiz siyaset yapılıyor. İktidarı siz seçmenler belirlersiniz. "Seni iktidar ettik, bize hizmet et" derler, muhalefete de "sen de eksikleri gedikleri belirleyip çözüm sunacaksın" der. Rekabet böyle olur.
"TAYYİP BEY'İ SANDIKTA İNDİRMEK İSTİYORUZ"
Evet Tayyip Bey'i sandıkta indirmek istiyoruz. Siyasi partiler onun için kurulur. Ben daha iyi yapacağım diyerek kurulur. Elbette bu ucube sistemin değiştirilmesi hedefimiz var bizim. Bunu değiştirebilmek için mutlaka cumhurbaşkanlığını almamız lazım. Bunun için rekabet ediyoruz; ama küfür ederek, hakaret ederek etmiyoruz.
Türkiye'yle Yunanistan'ın gücü, güvenlik personeli, ordusu mukayese bile edilemez. Orada bir sorunumuz yok. Ama böyle bir ülkenin cumhurbaşkanı, 18 adanın işgal edildiğini söyleyemez. Kızarak da normal şekilde de söyleyemez. Sorarlar adama, "Sen ne yaptın, bostan korkuluğu muydun" diye. Türkiye'nin her alanda ciddiyet sorunu var. Dış politika zaten bipolar durumda.
HDP MESELESİ
Altı siyasi partinin yer aldığı bir masa bu. İktidar sürekli olarak yedinci ayağı olduğunu söylüyor. Bunun üzerinden özellikle İYİ Parti'yi, HDP üzerinden terbiye edilmeye çalışılıyoruz, öte yandan muhalefetin içinde yer aldığını iddia eden kanaat önderleri de HDP'yle aynı yere yan yana getirebilmek için bizi terbiye ediyor. İpin ucunu o derece kaçırıyor ki Kürtlere sövmeye başlıyorlar. HDP'yi bizim başımızda bir terbiye unsuru ve sopa olarak kullanan dili seçmene o kadar yansımış ki, Kürt eşittir PKK'lı diye bir algı alev gibi yayılıyor. AKP'yi bu konuda uyarıyorum. Eğer Güneydoğu'da Kürtler olmasaydı PKK'ya karşı tavır koymasalardı biz neyi konuşuyor olacaktık. Öldürseler ben Kürtleri incitmeyeceğim. Bunu bir oy kaygısıyla da yapmıyorum. Allah şahidimdir oy verilsin verilmesin kaygısıyla yapmıyorum. Birbirine karşı tavrı çok net olan iki parti var, İYİ Parti ve HDP. HDP de bizim olduğumuz yerde olmayacağını ifade ediyor.
Biz HDP'yle ilgili tutumumuzdan dolayı hemen önümüzde "6 milyon seçmen" diye bir şey çıkıyor. 6 milyon seçmenin her birine saygımız sonsuz. Seçmen istediğine oy verir. Bize düşen saygı duymaktır. Mümkünse o seçmenin oylarından kendimize alabilmektir, mesele bu.
Tayyip Bey de Sayın Devlet Bahçeli de ikisi de beni davet ettiler. "Senin orada ne işin var, gel buraya" dediler. Yerli ve milli oldum. "Hayır kesinlikle böyle bir şey olamaz" dedim. Bu durumda AKP ve MHP seçmenini tahkir mi etmiş oluyorum.
Beni davet ettiler, hayır dedikten sonra evim basıldı. Hiç bunlar konuşulmuyor. İstanbul İl Başkanımız saldırıya uğradı. Basın danışmanımız saldırıya uğradı. Bununla ilgili şikayet ediyor muyuz? Çıktık bir yola. Kimseye hakaret etmiyoruz. Biz tutumumuzu ilan ediyoruz. Bu tutumu beğenmeme hakkı herkesin var ama şeffaflığa saygı duyacak herkes. Daha iki gün önce diyaliz makinasından çıkan Ardahan İl Başkanımıza saldırı oldu. Bunları niçin yapıyoruz? Ben cumhurbaşkanı adaylığından feragat etmişim. Altılı masada gayet uyumlu biçimde, fevkalade işbirliği içinde yol yürütüyor. Seçim güvenliği konusunda çalışıyoruz. Altılı masayı bir taraftan da Cumhur İttifakı'ndaki sistem gibi kabul edip oraya doğru ittirmek onun gibi davranmasını istemek de haksızlık. Biz bir ortak akıl platformuyuz.
Bu konuda Sayın Kılıçdaroğlu açıklama yaptı, beyanat bizim için geçerli.
DEVLET BAHÇELİ'NİN "MİLLET İTTİFAKI'NIN ADAYINI DIŞ GÜÇLER BELİRLEYECEK" İDDİASI
Bu dış güçleri ben hiç göremedim. Hiç merhabamız olmadı ne hikmetse. Eskilere de dönmek istemiyorum iktidar partisi açısından. Sayın Bahçeli'ye tavsiyem, bizlerle uğraşmak yerine, bizim aldığımız bazı duyumlar var iktidar partisinin İmralı'yla görüşme trafiği başlattığına dair. Yarın küt diye eline mektup gelir. Ben açılım falan bilmiyorum. Duyum olarak söylüyorum. İmralı'yla iktidarın görüştüğüne dair duyumum var. Sayın Bahçeli'nin eline küt diye mektup düşer. İstanbul seçimlerinin ikinci turunda olduğu gibi. Bunu nasıl paketleyeceğini düşünmekten zora düşülür. Ortağına da dikkat çekmesinde fayda var.