Merkez Bankası’nda (TCMB) başkan değişimiyle, zor ve yeni kazanılmaya başlanan kredibilitenin yerini soru işaretlerine bırakmasıyla TL dolar karşısında yüzde 10’un üzerinde tarihi bir değer kaybı ile işlem görüyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, toplam 875 baz puan faiz artışına giden Naci Ağbal'ı Merkez Bankası başkanlığı görevinden alırken, yerine kendisi gibi yüksek faizi eleştiren Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu'yu atadı.
TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı dün illikit piyasada yüzde 16’yı aştıktan sonra bu sabah itibarıyla yüzde 11.5 seviyesinde. Dolar/TL karar öncesi cuma günü son işlemlerde 7.2185 seviyesindeydi.
TL son 20 yılda tek günde çift haneli değer kaybını iki kez yaşadı. Biri 2018 Ağustos’ta yüzde 15.1 ile gerçekleşirken biri de bugün gerçekleşiyor. Bluebay Asset Management’tan Timothy Ash TL’nin dolar karşısındaki bugünkü çift haneli kaybını “Ağbal’ın görevden alınmasının maliyeti” sözleriyle yorumladı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, görevde kaldığı beş aydan kısa sürede 875 baz puan faiz artışına giden Naci Ağbal’ı TCMB başkanlığı görevinden alırken, yerine kendisi gibi yüksek faizi eleştiren Profesör Doktor Şahap Kavcıoğlu’yu atadı. Görevden alma beklentilerin üzerinde 200 baz puanlık faiz artışından sadece 2 gün sonra geldi.
Görev değişikliği Cumartesi sabaha karşı sürpriz şekilde yaşanırken düşük faiz istekliliği ile bilinen Erdoğan böylece Temmuz 2019’dan beri üçüncü kez bir TCMB başkanını görevden de almış oldu.
Capital Economics raporunda, “Enflasyonla mücadele dönemi bitmiş olabilir bir kez daha ödemeler dengesi krizi ile karşı karşıya kalınması gerçek bir ihtimal” denildi.
Ağbal’ın neden görevden alındığına dair resmi bir açıklama yapılmadı.
Morgan Stanley dün yayımladığı notta görevden alınan Ağbal’ın sıkı bir para politikası uyguladığına dikkat çekerek, “(Sıkı) politika devam etse bile daha zayıf bir TL ve daha yüksek bir enflasyon bekliyoruz. (Politikalar) terse döndürülüse (TL’de) daha da büyük bir hareket bekleriz” dedi.
Morgan Stanley rezervlerdeki düşük seviyelere dikkat çekerek TL’de geçmiş yıllarda yaşanan kamu döviz arzları gibi bir politika için TCMB’nin çok sınırlı rezervi olduğuna da dikkat çekti.
2 YILDA 128 MİLYAR DOLAR KAYIP
TCMB, Ağbal öncesi yaklaşık 2 yılda 128 milyar dolar rezerv kaybı yaşadı. TCMB’nin net rezervler son olarak 10 milyar doların hemen üzerinde.
Bank Of America notunda son dönemde rezervlerde 10 milyar doların üzerinde artış görüldüğüne dikkat çekilerek “Yine de lokal bankalarla ve uluslararası merkez bankalarıyla yapılan swaplar düşüldüğünde TCMB’nin brüt rezervi sadece 29.4 milyar dolar, net rezervleri ise eksi 51.3 milyar dolar ile oldukça negatif bir bölgede” denildi.
FAİZ İNDİRİMİ RİSKİ
Goldman Sachs raporunda Kavcıoğlu’nun Yenişafak gazetesindeki yazılarına dikkat çekilerek, “Gevşeme yanlısı görüşler dikkate alındığında yılın son çeyreğinde beklediğimiz faiz indirimlerinin çok daha önden yüklemeli bir şekilde yapılması riski görüyouz” dedi.
YATIRIMCILAR GÜVEN KONUSUNDA ENDİŞELİ Enflasyondaki yükselişin devam edeceği beklentisi, TL'deki değer kaybının yeni bir enflasyon yükselişi daha yaratacak olması, rezervlerin düşük seviyesi, yatırımcı güvenindeki zedelenme, ekonomi ve hukuk reformlarından söz edildiği bir dönemde HDP'ye kapatma davası açılması, İstanbul sözleşmesinden çıkılması gibi gelişmeler bankacılara göre Türkiye ekonomisini içinden çıkılması oldukça zor bir sürece götürüyor. Analist görüşlerinde öne çıkan konu 'güven'. Reuters'ın görüştüğü yatırımcıların neredeyse tamamı yaşananlarla birlikte yatırımcı güveninin nasıl tamir edilebileceğine yönelik iyimser bir görüş sunamıyorlar. Bazı yatırımcılar bu politikaların zaman zaman gündeme gelen ancak AKP döneminde hiç uygulanmayan sermaye kontrolü endişelerini de tetikleyebileceğini düşünüyorlar. Bu beklenti azınlıkta. Benzer görüşler geçmiş yıllarda da bir çok kez oluştu ancak defalarca reddedildi ve hiç uygulanmadı.SEB Research’den Per Hammarlund, “Otoriteler iki seçenek arasında kalacaklar, ya faiz (artışları) ile piyasaları sakinleştirecekler ya da sermaye kontrolü uygulanacak” dedi.
Eurasia Group “Ağbal’ın görevden alınması alışılagelmişin dışındaki politikalara dönüşle birlikte belirsizlikleri artıran, yatırımcı güvenini yok eden ve son olarak sermaye kontrollerini tetikleyebilir” görüşüne yer verildi.
Piyasalarda bir kabine revizyonu olup olmayacağı da ekonomi politikalarında nasıl bir anlayış olacağını anlamak için takip edilen bir konu.
KAVCIOĞLU’NUN İLK AÇIKLAMASI SATIŞ BASKISINI ÖNLEMEDİKavcıoğlu’nun ilk açıklamasında enflasyonda kalıcı düşüş hedefiyle para politikası araçlarını etkin kullanılacağını; Para Politikası Kurulu (PPK) toplantılarının takvime uygun olarak yapılacağını söyledi.
TCMB’nin bir sonraki PPK kararı 15 Nisan tarihinde. Bankacılar hafta sonunda bu tarihten erken bir PPK ile faiz indirimi yapılıp yapılmayacağını anlamak için Kavcıoğlu’nun ilk açıklamasını beklediklerini söylemişlerdi.
Kavcıoğlu 9 Şubat’ta Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan köşe yazısında, “Dünyada negatif faiz söz konusu iken bu ülkenin önemli ekonomi yazarlarının, bankacılarının, iş kuruluşu temsilcilerinin yüksek faizde istikrar aramaları gerçekten üzücü bir durum” demiş ve şöyle devam etmişti:
“…Dolayısıyla, Merkez Bankası’nın yüksek faiz politikasında ısrar etmemesi gerekir. Dünyada faizler sıfıra yakınken bizde faiz artışına gitmek ekonomik sorunları çözmeyecektir. Aksine, ilerleyen dönemlerde sorunları daha da derinleştirecektir. Çünkü, faiz artışları dolaylı olarak enflasyonun artmasına yol açacaktır.”
Ağbal’ın görevde kaldığı yaklaşık 5 aylık dönemde büyük bölümü tahvil piyasası olmak üzere yaklaşık 4.8 milyar dolar portföy girişi yaşandı. Buna swap piyasası da dahil edilince yabancı girişleri 20 milyar doları aştı. Yabancı işlemlerinin ne kadar ve hangi hızda azalacağı piyasada yakından takip ediliyor.
Yabancıların bu denli girişine rağmen bono payı yüzde 3’lerden yüzde 6’lara yükselse de sadece birkaç yıl önceki yüzde 20-yüzde 25’li seviyelerden oldukça uzak.
Aynı dönemde yabancılar kadar hızlı bir iyimserlik göstermeyen lokaller döviz ve altın mevduatlarını ise tarihi zirveye yakın seyrediyor.
BEKLENTİLERİ AŞTI
Hafta sonu yaşanan bu beklenmedik gelişme piyasalarda şok etkisi yarattı.
Haftayı 7.20 seviyesinde kapatan dolar – TL kuru, pazartesinin günün ilk dakikalarında uluslararası piyasalarda 8.40 seviyesini aştı.
Türk Lirası'nda bir anda yaşanan yüzde 17'lik değer kaybı sonrası Euro / TL paritesi de 9.90 seviyesini gördü. Gram altın da 465 liraya yükseldi.
Türk Lirası'ndaki değer kaybını manşetinden duyuran Bloomberg, Ağbal'ın görevden alınmasının yatırımcı güvenine darbe vurduğunu belirterek, “Piyasaların ilk tepkisi bazı analistlerin tahminlerini aştı” yorumunu yaptı.
DOLAR NEDEN YÜKSELDİ?
Ağbal döneminde faiz artışlarıyla dolar/TL kuru 8,57’den şubatta 6,89’a kadar çekilse de, sonrasındaki dönemde üç nedenle kurlar tekrar yükselişe geçmişti.
ABD’de tahvil faizlerindeki yükseliş, Türkiye’nin bağımlı olduğu enerji başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki sert yükseliş ve rezerv tartışmalarıyla birlikte Berat Albayrak’ın geri dönebileceği iddiaları, dolar kurunu 7.50 seviyesinin üzerine çıkardı.
Bunun üzerine geçtiğimiz perşembe günü Merkez Bankası Para Politikası Kurulu politika faizini 200 baz puan artırarak yüzde 19 seviyesine çekti. Bu gelişmenin ardından dolar kuru cuma günü 7.20 seviyesinin altına indi.
Ancak, Cumartesi günü Naci Ağbal'ın görevden alınmasının ardından Merkez Bankası'nın faiz politikasına ilişkin soru işaretlerinin ortaya çıkması ve yeni başkanın Yüksek faiz karşıtlığını dile getirmesi dolar kurunun yeniden yükselmesine neden oldu.
Şimdi, Ağbal döneminde yüksek faiz ve sıkı para politikası vaatleriyle gelen yaklaşık 18 milyar dolarlık sıcak paranın yönünün ne olacağı ve dolar kurunun seyri merak ediliyor.