Nagehan Alçı, Ahlat'ta yapılan sarayı Bilal Erdoğan'la birlikte gezdi. Alçı, Ahlat'ta ve sarayda gördüklerini köşesinde yazdı.
Habertürk yazarı Nagehan Alçı, “Bilal Erdoğan ile Ahlat notları” başlıklı yazısında, Ahlat’ta yapılan yazlık saraya yaptığı geziyi yazdı. Alçı’ya gezide, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan eşlik etti.
Alçı, yazısına “Okçular Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Bilal Erdoğan ve vakfın başkanı Ali Haydar Yıldız, içlerinde İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alparslan, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı İhsan Selim Baydaş’ın da olduğu küçük bir ekiple dar bir gazeteci grubunu Ahlat’a davet etmişti” ifadelerini kullandı.
“ÇOK UZUN VE UNUTULMAZ BİR GÜN GEÇİRDİM”
“Haftalardır konuşulan ve merak edilen Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin 25 Ağustos’ta yapılacak açılışından 11 gün önce ilk kez biz içeriye girecektik” diyen Nagehan Alçı, yazısını şöyle sürdürdü:
“Bu vesileyle Van-Ahlat- Malazgirt üçgeninde çok uzun ve unutulmaz bir gün geçirdim.
Sizinle bugün içini henüz kimsenin görmediği Ahlat Külliyesi’nin -Bu arada henüz resmî bir ad konmuş değil. Külliye diyen de var, Cumhurbaşkanlığı Köşk’ü diyen de, Devlet Konuk Evi diye tanımlayan da- en ince ayrıntılarının fotoğraflarını paylaşacağım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açılışını yapacağı binanın detaylarını anlatmakla kalmayacak, Cumhurbaşkanlığı için yapılan yatak ve oturma odasına kadar göstereceğim, hem izlenimlerimi yazacağım hem de beni çok şaşırtan ve heyecanlandıran çok farklı bir yeri anlatacağım…”
“İNSANIN TÜYLERİNİN ÜRPERMEMESİ İMKANSIZ”
Nagehan Alçı, yeni sarayı anlatırken şunları kaydetti:
“Ahlat’taki Külliye Van Gölü’nün üzerinde müthiş bir konumda yer alıyor. Çok büyük algısı yaratmayan ama etkileyici bir yapı. İçeri girince bir koridor ve hemen arkasında insanın nefesini kesen bir göl manzarasına açılan bir teras…
Yanlış anlaşılmasın, nefes kesen bir ihtişamdan bahsetmiyorum. Aksine sade, bilinçli bir tevazunun hakim olduğu bir yapı görkemini tabiattan alan bir güzelliğe açılıyor. Masmavi suları ile ışıl ışıl Van Gölü ayaklarınızın altında… İnsanın tüylerinin ürpermemesi imkansız…
Terasın sütunlarına Selçuklu mezar taşlarının iki replikası konmuş. Aşağı inince büyük sergi ve toplantı salonu çıkıyor karşınıza. Karşılıklı duvarlar tarihteki Türk devletlerini simgeleyen kapılara açılıyor.
Kapıların arkasında her bir devlet için sembolik birer bölüm olacakmış. Salon ise müze ve etkinlik alanı olarak kullanılacak.”
“ERDOĞAN VE EMİNE ERDOĞAN BURADA KONAKLAYACAK”
“Gelelim Cumhurbaşkanının konaklayacağı bölüme…” diyen Nagehan Alçı, yeni yapılan saraydaki bölümleri anlattı:
“Binanın iki farklı konumunda birbirine eş iki ünite hazırlanmış. Biri Cumhurbaşkanı ve ailesi, diğeri de konuk bir devlet başkanı geldiğinde ağırlamak için. Sade ama şık bir daire denebilecek bir alan burası. Bir saray şatafatından ve gösterişten eser yok. İnce uzun bir hol önce dar bir mutfağa açılıyor. Ardından küçük, herhangi bir suit otel odasında görebileceğiniz bir oturma odası.
Onun yanında iki küçük yatak odası ve en uçta Cumhurbaşkanı ve eşi için hazırlanan ana yatak odası… Çarşaflar ve yastıklar bile konmuş. 25 Ağustos’ta Tayyip Erdoğan ve Emine Erdoğan burada konaklayacak. Fotoğrafları görüyorsunuz… Bir abartı ya da gösterişten bahsetmek mümkün değil… Ben son derece mütevazı buldum Ahlat’taki binayı…”
“OLUMSUZ CEVAP VERME EĞİLİMİNDEYDİM”
Yazısında “Peki Ahlat’ta bir Külliye gerekli miydi? Bu fuzuli bir kamu harcaması değil mi?” diye soran Nagehan Alçı, bulduğu yanıtı ise şöyle anlattı:
“Açıkçası bu seyahate çıkarken ben de kendime bu soruyu soruyordum ve olumsuz cevap verme eğilimindeydim. Gördüklerimden sonra çok net olarak şunu söyleyebilirim: Buraya böyle bir devlet konuk evi inşa etmek kesinlikle doğru karar.
Bu bina ile birlikte Ahlat turizmi kesinlikle canlanacak ve o bölgeye bir iktisadi hareketlenme gelecek. Memleketimizde büyük bir kültür mirasına ev sahipliği yapan ama adeta unutulmuş bir coğrafya ortaya çıkacak, hatırlanacak.
1,5 sene gibi kısa bir sürede tamamlanan ve 39 bin metrekarelik bir alanın üzerine inşa edilen Külliye’nin belli kısımları ziyarete açık olacakmış. Yılda en az bir kez valiler toplantısı burada yapılacak ve bazı devlet başkanları da burada ağırlanacakmış.”
“DÜNYANIN EN BÜYÜK TÜRK-İSLAM KABRİSTANI BURASI”
Ahlat’ın Türkiye’nin görünen bir yüzü haline geleceğini ileri süren Nagehan Alçı, yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Bu kasabanın ne denli önemli bir kültür mirasına ev sahipliği yaptığını bilmiyordum. Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı'ndan bihaberdim.
Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı'nda. Halbuki şehrin ortasında bin yıllık, yaklaşık 12 bin mezara ev sahipliği yapan dev bir kültür mirası yatıyor! Dünyanın en büyük Türk-İslam kabristanı burası.
Biz Türklerin Anadolu’ya geldiği 1071’den bu yana yaklaşık 1000 yıl öncesinden başlayarak farklı dönemlerde inşa edilen ve üzerlerinde birçok yazı ve simge bulunan şehit, kadı ve eren mezarlarının 8000 kadarı tespit edilebilmiş.
İnsanın böyle bir tarihsel miras ve bu tarihin bu denli canlı bir şekilde ayakta olması karşısında nutku tutuluyor!
Fakat acı olan şu:
Kendi topraklarımız üzerinde bulunan böylesine önemli bir tarih mirası 2010 yılında Tayyip Erdoğan Başbakan iken gelip ziyaret edene kadar adeta mezbelelikmiş. Restorasyon ve bakım çalışmaları Erdoğan’ın talimatı ile 2014’te başlamış. Buraya ayrılan doğru dürüst bir bütçe dahi yokmuş.
6 yıl önce başlayan çalışmalar ile mezar taşlarının üzerinde biriken yosunlar temizlenmiş, taşlar ortaya çıkarılmış. Çalışmalar halen sürüyor.
Ancak bize bilgi veren Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Mehmet Kulaz’a göre bazı taşlar maalesef kayıp.
Zira tarihini tam tespit edememekle birlikte 1950’ler ya da 60’larda bu mezarlığın ortasından bir yol geçirmişler. Yola denk gelen yerdeki mezar taşlarını da kaldırıp atmışlar! 1000 yıllık tarihimize zaiyat muamelesi yapmak hangi akılla izah edilebilir bilmiyorum ancak maalesef Türkiye Cumhuriyeti tarihi böyle yanlış icraatlarla dolu.
Aklıma Diyarbakır surlarının belli kısımlarının şehir rüzgar alsın diye yıkılması geliyor…
Ahlat-Selçuklu Meydan Mezarlığı’nın dünya kültür mirasına girip girmemesi ile ilgili bir teşebbüs olup olmadığını sordum. Varmış. 2000’de başvuru yapılmış ancak o dönem olumlu yanıt alınamamış.
Bu yıl yeniden aday adayı yapılmış, değerlendirme 2022’de yapılacakmış, o zamana kadar çalışmalar sürüyor…
Şayet burası dünya kültür mirası listesine alınırsa bundan 1000 yıl önce nüfusu 300.000 olan ve dünyanın en kalabalık merkezlerinden biri kabul edilen, bugün ise kendi memleketinde bile unutulmuş, 20-30 bin nüfuslu yorgun bir kasabadan fazlası olmayan Ahlat’a adeta hayat öpücüğü verilmiş olur, dünya çapında tanınan, Türkiye’nin manevi olarak önemli merkezlerinden biri haline gelir…”
BİLAL ERDOĞAN İNŞAATI ADIM ADIM TAKİP ETMİŞ
Bilal Erdoğan’ın, Ahlat’taki sarayla ilgili büyük gayreti olduğunu söyleyen Nagehan Alçı, şunları kaydetti:
“Ahlat’taki Külliye Malazgirt kutlamalarının 949. yılına yetiştirilmeye çalışılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan 25’inde Ahlat’ta olacak.
Hem burayı açacak hem de daha önce Devlet Bahçeli’yi de ağırladığı çadırda ve etkinlik alanındaki kutlamalara katılacak.
26’sında ise Malazgirt’e giderek bir konuşma yapacak ve 1071’i anacak.
Bilal Erdoğan ile hem Külliye’yi hem mezarlığı hem de Selçuklu Obasını birlikte gezdik.
Selçuklu ve Osmanlı tarihi ile alakalı derinlikli bilgiye vakıf olduğunu orada gördüm.
Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanlığı görevini yürüten Erdoğan oradaki tüm çalışmaları adım adım takip ediyor, bütün detayları yerinde inceliyor.
İnşaatın da her aşamasında bulunmuş. Sohbet ederken Ahlat ve burada yatan şehitlere verdiği büyük önemi fark etmemek imkansız.”
“AHLAT’TA BİR SELÇUKLU ENSTİTÜSÜ NEDEN OLMASIN”
Nagehan Alçı, yazısını şöyle noktaladı:
“Böyle bir tarihin üzerinde oturan bu küçük kasabanın canlanması için buraya devlet erkanının ilgisi elbette önemli ama daha fazlası da gerekir.
İlçenin 3 dönemdir belediye başkanlığını yapan Mümtaz Çoban çok atak ve başarılı bir profil.
Gün boyu Ankara’dan gelen üst düzey devlet yetkililerine Ahlat’ın ihtiyaçlarını anlatmak için nasıl çırpındığına bizzat şahit oldum.
Çoban’ın dile getirdiği çok haklı bir husus var: Selçuklu’nun çıkış noktası olan ve bu denli büyük bir tarihe ev sahipliği yapan Ahlat’ta bir Selçuklu Enstitüsü neden olmasın?
Bence bu çok yerinde bir öneri. Bununla birlikte düşünülmesi gereken diğer bir boyut da konaklama. Ahlat’ta neredeyse hiç doğru dürüst otel yok. Bu konuda da girişimcilere ve yatırımcılara iş düşüyor.”
!#**h24112**#!