İstanbul Silivri’de tarım yapan bir çiftçinin tarlası için verilen acele kamulaştırma kararında Danıştay emsal olacak bir karara imza attı. Termik santral ve HES gibi enerji yatırımları için son yıllarda sık sık alınan yüzlerce kişiyi mağdur eden acele kamulaştırmalar ile ilgili kararda Danıştay, mülkiyet hakkının zedelendiğine karar verdi.
İstanbul ve Tekirdağ sınırları içerisinde yapılması planlanırken yeri değiştirilen ve Silivri'den vazgeçilerek tamamının Çerkezköy'e yapılmasına karar verilen termik santral için verilen acele kamulaştırma kararı ile ilgili önemli bir gelişme yaşandı. Silivri, termik santral planının dışına çıkarıldı ancak alınan mahkeme kararı Türkiye genelinde yapılan termik santral ve HES projelerinde sık sık gerçekleştirilen acele kamulaştırmalar açısından önem taşıyor.
MÜLKİYET BİR İNSAN HAKKI
Karar, Danıştay 6. Dairesi tarafından termik santralin yeri değiştirilmeden önce Silivri'deki 6 dönümlük tarlası santral için 23 Ocak 2017 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile acele kamulaştırma kapsamına alınan vatandaşın yaptığı başvuru üzerine alındı. Danıştay 6. Dairesi kararında mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla Anayasa'ya uygun olarak yasa ile sınırlandırılmasının mümkün olduğu ancak buna ilişkin düzenlemelerin öncelikle kamu yararına dayandırılması gerektiği belirtildi. Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre mülkiyet hakkının insan hakkı olarak kabul edildiği bu hakkın orantılılık ilkesi çerçevesinde kamu yararı gözetilerek sınırlandırılabileceğinin kaydedildiği hatırlatıldı. Kamulaştırma Kanunu'nun “acele kamulaştırma” maddesinin de istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem olduğu ve üç koşulda bu yola başvurulabileceği belirtildi. Bu koşullardan ikisinin yurt savunması ihtiyacı ile ilgili olduğu üçüncü koşul olan Bakanlar Kurulu kararının da kamu yararı ve kamu düzenine ilişkin olması, diğer iki koşulla paralel nitelik taşıması gerektiği vurgulandı.
BAKANLAR KURULU BELİRSİZLİK YARATIYOR
Kamulaştırma işlemlerinde Bakanlar Kurulu kararında acele kamulaştırmanın konusunun, kamulaştırılacak taşınmazların açıkça gösterilmesinin, acele kamulaştırmanın kapsamı ve çerçevesinin belirlenmesinin gerektiği belirtildi. Davaya dayanak olan Bakanlar Kurulu kararında taşınmazların ada ve parsel olarak ayrıntılı şekilde gösterilmediği, mülkiyet haklarının korunması, kullanılması ve sınırlandırılması yönünden belirsizlik yarattığı ifade edildi. Neden gösterilmediği için mülkiyet hakkı ile bu hakkın sınırlandırılması arasındaki dengenin zedelendiği vurgulandı. Kararda, termik santral için yapılan plan değişikliğine karşı açılmış birden çok dava olduğu ve projenin ÇED raporunun bulunmadığı da kaydedildi. Bakanlar Kurulu'nun acele kamulaştırma kararından hukuka uyarlık bulunmadığına hükmeden Danıştay, itiraz yolu kapalı olmak üzene Bakanlar Kurulu'nun kararının yürütmesini 12 Eylül 2017 tarihinde oybirliği ile durdurdu.
DANIŞTAY HUKUKİ BİR BARİYER ÇEKTİ
Davayı açan çiftçinin de avukatlığını yapan Greenpeace Akdeniz Kampanyalar Hukuk Danışmanı Deniz Bayram, bu kararın enerji projelerinde sıklıkla uygulanan acele kamulaştırma usulüne bir hukuk bariyeri çektiğini söyleyerek “Bu karar, bundan sonra acele kamulaştırma usulünü hukuken yasaklayıcı nitelik taşıyor. Kararın hukuki anlamı, enerji projelerinin hemen hemen hepsinde fiili uygulamaya dönüşmüş olan acele kamulaştırmanın hukuka aykırı olduğudur. Acele kamulaştırma sadece kişilerin mülkiyet hakkını ihlal etmiyor, aynı zamanda ÇED’in etkisini ortadan kaldırıyor, enerji projelerinin hayata geçirileceği bölgede halkın süreçlere katılım göstermesini engelliyor ve hak arama hürriyetini de kısıtlıyor” dedi.
Sözcü