CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'dan, ekonomik sıkıntılar yaşayanlar için "Müminin görevi varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir" diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sert yanıt geldi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, corona virüsünü yenen DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ı ziyaret etti. İki lider, görüşme sonrası bir basın toplantısı düzenledi.
“Hukuk Devletinden Söz Edemiyoruz”
İki lider, yaklaşık bir buçuk saat süren görüşmenin ardından basının karşısına geçti.DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan şu ifadeleri kullandı:
“Görüşmemizde Türkiye’nin genel sorunlarını ele aldık. Türkiye’nin insan hakları ve özgürlükler konusundaki sıkıntıları büyüyor. Demokrasi sandıktan sandığa yürüyen bir süreç değil. Aynı zamanda özgür basınla, sivil toplumla, meslek örgütleriyle beraber yürüyen bir süreç. Maalesef basın üzerindeki baskılar, ülkemizin ifade özgürlüğü üstünde sıkıntı oluşturuyor. Yargı sistemimiz üzerindeki baskılar da malum. Hukukun üstünlüğü ilkesi izlenmediğinde, Anayasa bile göz ardı edildiğinde kurallı ve ilkeli bir yönetimden, bir hukuk devletinden söz edemiyoruz.”
Kılıçdaroğlu: ‘DEVA Partisi, siyasetin yeni yıldızı’
CHP lideri Kılıçdaroğlu ise şunları söyledi:
“Genel Başkan ve arkadaşları bizi güzel ağırladılar. DEVA Partisi siyaset dünyamızın yeni bir yıldızı. Umarım kısa süre içinde gerekli kongreleri yapıp siyaset dünyasında yerini alacaktır. Kendilerine, çalışma arkadaşlarına yürekten başarı dileklerimizi iletiyoruz.”
‘Hükûmetlerin görevi vatandaşlarımızın yokluk karşısında sabretmesini istemek değildir’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Gerçek mümin yoklukta sabredendir” sözleri üzerine gelen bir soruyu Babacan şöyle yanıtladı:
“Hükümetlerin görevi vatandaşlarımıza yokluk karşısında en yüksek yaşam koşulu ve refah seviyesini sunmaktır. Bunu yapamayıp ‘yokluğa karşı sabredin’ diye nasihatte bulunmak bir hükümetin görevi değildir.”
Babacan “Felaket bir tablo”
“Merkez Bankası 1 Ocak’tan itibaren yaklaşık 120 milyar dolarlık bir müdahalede bulundu. Ne için? Kuru belli seviyelerde tutmak için. Para politikası yanlış bir yerde dururken kur odaklı bir uygulama. Adına politika bile diyemiyorum. Günlük rastgele adımlardan bahsettiğimizde Türk Lirasının değer kaybetmesi mukadder. Yıllarca ‘Faiz, enflasyonun sebebi’ dendi, baktık ki Merkez Bankası iki hafta önce iki puan faiz arttırdı. Cumhurbaşkanının teorisine göre, 2 puan artınca enflasyon da artacak. Madem enflasyon artacak, bu hayat pahalılığında neden bu faizi arttırdınız? Tamamen çelişkilerle dolu, tutarsız bir ekonomi ve finans uygulamasından bahsediyoruz. Kurumlar itibarını kaybetmiş durumda. Bağımsız olması gereken kurumlar bağımsız çalışmıyor. Ben artık enflasyon rakamlarını takip etmiyorum. Hiçbir anlamı yok açıklanan rakamların. Devletin açıklanan resmî rakamlarına güven olmaması felaket bir tablo.”
Babacan ‘Anayasa Mahkemesi Başkanının tehdit edilmesi kabul edilemez’
“Hükümetin işine gelmeyen bir karar alındı diye güvenlikle ilgili, Mahkeme Başkanı’nın, hele o konudan sorumlu hükümet üyesi tarafından tehdit edilmesi kabul edilecek bir şey değil. Anayasa Mahkemesinin yapısıyla uğraşacaklarına bir sürü problemimiz var, onlarla uğraşsınlar. Uygur Türklerinin yaşadıklarını, insan hakları ihlallerini bütün dünya biliyor. Bugünkü hükümet niye hiç konuşmuyor? O konu neden gündemlerinde değil?"
Kılıçdaroğlu ve Babacan bir muhabirin “Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomik sıkıntılar yaşayanlar için ‘Müminin görevi varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir. Gerçek mümin acıyı bal eyleyendir’ dedi. Bu sözleri nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna şu yanıtları verdi:
Kemal Kılıçdaroğlu:
Mümin alçakgönüllüdür. Mümin kul hakkı yemez. Mümin, bu ülkede yatağa aç giren çocuklar var ise Saray’da oturmaz. Bir insanın söylemiyle eyleminin örtüşmesi gerekiyor. Söylemi farklı yaşam tarzı farklıysa orada riya vardır, ikiyüzlülük vardır. Dolayısıyla Erdoğan’ın söylemlerinin ciddiye alınacağını düşünmüyorum.
Ali Babacan:
Hükümetlerin görevi, vatandaşlarımızdan yokluk karşısında sabretmesini istemek değil, mümkün olduğunca en yüksek refah sevisini sunmaktır. Bunu yapamayıp da yokluğa karşı sabredin diye nasihatte bulunmak bir hükümetin görevi değildir diye düşünüyorum.
!#**h25167**#!