Gaziantep, Avrupa’nın havası en kirli 10 kenti içerisinde yer aldığını vurgulayan, MMO Gaziantep Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Fehmi Belpınar, şöyle konuştu:
"Artan enerji kullanımı, endüstrinin gelişimi ve şehirleşme ile ortaya çıkan hava kirliliği, başta insan sağlığı olmak üzere tüm canlıları tehdit etmektedir. Araştırmalar, havanın şimdi ki hızla kirletilmeye devam edilmesi ve önlem alınmaması durumunda, çok yakın gelecekte insan ve hayvanların, hatta bitkilerin dahi yaşama olanağı kalmayacağını göstermektedir.
Özellikle kötü yanma sonucunda bacalardan, atmosfere atılan, is, kurum ve kül insan sağlığına ciddi zararlar vermektedir. Bu zarar kışın rüzgârsız ve rutubetli günlerde daha çok artmaktadır. Kirli hava insanı yavaş yavaş zehirleyip ömrünü ve çeşitli hastalıklara karşı direnme gücünü azaltmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Gaziantep’in hava kirliliği kırmızı alarm vermektedir. Gaziantep, Avrupa’nın havası en kirli 10 kenti içerisinde yer almaktadır. Türkiye’nin havası en kirli kentleri sıralamasında ise ne yazık ki Gaziantep 3. sırada yer almaktadır. Ciddi önlemler alınmaz ise önümüzdeki yıllarda durumun daha da sıkıntılı bir hale dönüşeceği kaçınılmazdır.
Hava kirliliği ile mücadele, bizim ve gelecek kuşaklarımızın sağlığı yönünden üzerinde önemle durulması gereken çok hassas bir konudur. Hava kirliliği ile savaş, her şeyden önce onu doğuran nedenlerin ortadan kaldırılması veya azaltılması ile mümkündür. Günümüzde mevcut teknoloji ile konutlardaki ısınma cihazlarını, motorlu araçları ve sanayi tesislerini kullanmadan yaşamamız mümkün değildir. O halde hava kirliliğinin azaltılması için, bu gazların zararsız hale getirilmesi veya zararının en aza indirilmesi gereklidir.
Gelecek nesillere iyi bir çevre bırakmak için kirlenmeleri mutlaka önlemek, yeşil alanları ve çevreyi koruyup çoğaltmak gereklidir. Bu duyarsızlık ve doğa tahripleri devam ederse, kuşkusuz kaybedilen geleceğimizi geri getirmemiz mümkün olmayacaktır.
Hava kirliliği için kısa vadede alınması gerekli önlemler;
Kalorifer kazanı kullanıcılarının eğitilmesi ve uygun yakma tekniklerinin öğretilmesi gereklidir. Kalorifer kazanlarının; tekniğine uygun olarak yakılması ve işletme kurallarına uygun olarak çalıştırılması, kent içindeki hava kirliliğinin önlenmesi yönünde en basit, ancak çok önemli bir mücadele yöntemidir. Kentimizde halen katı yakıt kullanan binlerce bina olduğu düşünüldüğünde yastıklama yöntemi ile ciddi bir rahatlama sağlanması mümkün olacaktır. Ayrıca işini iyi bilen bir kalorifer ateşçisi ile bilmeyen bir kalorifer ateşçisi arasında % 20’lere varan bir yakıt tasarrufu da söz konusudur.
Binaların ve sanayi tesislerinin baca gazı emisyon ölçümleri yapılmalıdır. Baca gazı emisyonu sınır değerlerin üzerinde olan binalara yaptırım uygulanmalıdır. Emisyon değerleri uygun olmayan bacalara filtre sistemi uygulama zorunluluğu getirilmelidir.
Vatandaşlarımızın standartlara uygun ve kaliteli yakıt kullanımı sağlanmalıdır. Kaçak ve standartlara uygun olmayan yakıt satışı yapan firmalar tespit edilmeli ve gerekli cezai işlem uygulanmalıdır.
Kazan, soba ve baca temizlikleri zamanında yapılmalıdır.
Araçlardaki egzoz emisyon denetimleri artırılmalı ve egzoz emisyonu uygun olmayan araçlara yaptırım uygulanmalıdır.
Uzun vadede alınması gerekli önlemler;
Şehir merkezlerindeki yoğun trafiğin çevre yollara aktarılması sağlanmalıdır.
Sanayi tesislerinin ve iş merkezlerinin mümkün olduğu kadar yerleşim merkezleri dışına kurulmasına özen gösterilmelidir.
Özel vasıta kullanımı yerine toplu taşımacılığın yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.
Konforlu, hızlı olan raylı ve elektrikli toplu taşıma araçları geliştirilmelidir. Kentimizde güzergâhı, kapasitesi, sistemi, modeli çok tartışılmasına rağmen hafif raylı sistem yapıldı ve yaklaşık 10 yıldır kullanılmaya devam edilmektedir. Kendi dışında diğer trafik akışını ciddi bir şekilde etkileyen, sıkışıklığa neden olan ve önümüzdeki yıllarda daha büyük sıkıntı yaratacağı kesin olan bu sistem üzerinde daha fazla ısrar edilmemelidir. Ekonomik ve çevreci olan raylı sistemler, kentimizde tam tersi çalışmaktadır. Raylı sistemin diğer araçlarla kesiştiği kavşaklarda çok ciddi araç kuyrukları oluşmakta, araçlar dakikalarca yeşil ışık beklerken boşuna çalışarak önemli ölçüdüe yakıt tüketmekte ve ciddi bir şekilde de havayı ve çevreyi kirletmektedir. Bu nedenle hafif raylı sistem yerine artık yer altı metrosunun gündeme getirilmesi ve bir an önce hazırlıklara başlanılması gerekmektedir.
Özellikle hava kirliliğinin yoğun olduğu yerlerde ağaçlandırma yapılarak yeşil alanların artırılması sağlanmalıdır.
Yeni yerleşim birimlerinde mümkünse merkezi ısıtma sistemleri kurulmalı ve enerji tasarrufu için bina yalıtımlarına özen gösterilmelidir.
Şehir planlamasında, meteorolojik faktörler, özellikle rüzgâr durumu dikkate alınmalıdır. Örneğin genellikle rüzgâr batıdan doğuya doğru esiyorsa, sanayiyi batıya kurmak çokta akılcı olmamaktadır.
Kentimizde, diğer yakıtlara oranla daha temiz baca emisyonuna sahip olan doğal gaz kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Doğal gaz kullanımının artırılması için, doğal gaz ücretlerinde indirim uygulanmalıdır. Dar gelirli vatandaşlara dağıtılan kömür yerine, bu vatandaşların konutlarında doğal gaz geçişleri için maddi destek olunmalı ve teşvik edilmelidir. Hatta en az kömür yardımı kadar doğal gaz faturalarına destek olunmalıdır.
Vatandaşlarımız, çevre ve hava kirliliği konusunda bilinçlendirilmeli, hatta ilköğretimden başlamak üzere tüm okulların eğitim programlarında çevre konularına daha kapsamlı yer verilmelidir.
Üniversitelerde, kamuda ve özel sektörde teknoloji geliştirme amaçlı ar-ge çalışmalarına ağırlık ve destek verilmelidir. Çevrenin ve doğal hayatın korunmasına ilişkin gerekli araştırma ve planlamalar yapılmalıdır.
Çevre - enerji konularında yasa ve yönetmeliklerin düzenlenmesi, geliştirilmesi ve var olan yasaların uygulanması sağlanmalıdır.
Tarım alanlarına, sanayi tesisleri kesinlikle kurulmamalı, çarpık kentleşme ve kıyı yağmalanmasının önüne geçilmeli, sanayi atıkları kontrol altında tutulmalı, arıtma tesisleri şart koşulmalı ve denetlenmeli, atıklar için geri dönüşüm projeleri ve teknolojileri kullanılmalıdır.
Ülkemizin enerji politikalarının belirlenmesinde dışa bağımlı olan ve çevreyi kirleten enerji kaynakları ve teknolojileri yerine ulusal kaynaklarımıza dönük yatırımlar ve çevresel etkileri yok denecek kadar az olan enerji kaynakları (güneş, akarsu, rüzgâr, jeotermal vb.) ön plana çıkarılmalıdır."