BTP Lideri Hüseyin Baş, 50+1 tartışmalarının temelinde AKP ile MHP arasındaki çekişmenin yattığını söyledi.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Meltem TV’de Orhan Dede’nin sunduğu Mercek programına konuk oldu.
Programda gündeme ilişkin değerlendirmeler yapan BTP lideri önemli açıklamalarda bulundu.
İsrail’in Gazze saldırısını değerlendiren Hüseyin Baş bölgede yapılanın bir soykırım olduğunu ifade etti.
“İsrail’e herkesin dur demesi gerekiyor” diyen BTP lideri AKP iktidarının İsrail konusundaki tavrının samimi olmadığını ifade etti.
İktidarın meseleyi birkaç boykot ve bir iki mitingle geçiştirme çabasında olduğunu söyleyen Hüseyin Baş, “Hükümetin bu husustaki tutumu samimi bir tutum değil. Samimi bir tutum olsa, bu konuda gayret sarf etse ve bir sonuç alamasa buna diyeceğimiz hiçbir şey yok. Ben tutarlı olun diyorum. Boykot ediyorsan, protesto yapıyorsan, miting yapıyorsan hükümet olarak böyle bir tutum sergilemeye karar kıldıysan o zaman gereğini yapacaksın. Bugün hala İsrail'in savaş uçaklarının yakıtı Türkiye üzerinden gidiyor, İsrail'in pilotları Konya Ovasında eğitim görüyor. İsrail’in hava savunma sistemi Demir Kubbe hangi bilgiyle füzeleri imha ediyor, Kürecik Radar Üssü’nden. Sen bugün İsrail'i kör edebilirsin, İsrail'i kolsuz bacaksız bırakabilirsin, mecazi anlamda söylüyorum bunu. Ama biz bunları yapmak yerine sadece ve sadece toplumumuzun gazını alma peşindeyiz. Burada toplumun gazını almış oluyorsun ama orada insanlar ölmeye devam ediyor ne yazık ki. Dolayısıyla ben buradan hükümeti samimiyete ve kararlılığa davet ediyorum” dedi.
“Önce Atatürk’e saldırıyorlar çünkü…”
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın milli günlerde Atatürk’ü anmaması da BTP liderine soruldu.
Atatürk’ün toplumu bir ayrıştırma aracı olarak kullanıldığını belirten Hüseyin Baş şunları söyledi; “Diyorlar ki ‘Ey muhafazakâr kesim, sen eğer bu dine inanıyorsan Atatürk'ü kabul edemezsin’. Diğer tarafa da, ‘Ey Atatürkçü, sen Atatürk'ü seviyorsan, O’nun yolunda ilerliyorsan Müslüman olamazsın.’ Şimdi planın temeli buraya dayanıyor, yani ülkedeki insanı bölmek parçalamak. Cumhuriyet Bayramı’nda veya 10 Kasım'da veya herhangi bir milli bayramımızda Atatürk'ü anmak bir Müslümanın üzerine düşen bir vazifedir. Bunu yapmamak bir vefasızlıktır, Müslümana yakışmayacak bir harekettir ve siz bunu yapıyorsunuz. Ne yazık ki Diyanet İşleri Başkanımıza baktığınızda da yazdığı kitaplar devamlı Hristiyanlıkla ilgili kitaplar… Bakıyorsunuz Fetö'nün organizasyonları olan Abant toplantılarına katıldığına dair, bazı derneklere üyelikleri olduğuna ilişkin basında iddialar yer alıyor, basında bazı görseller de var. Dolayısıyla demek ki başka bir maksadın bir insanı gibi bir şey çıkıyor ortaya. Bu Atatürk üzerinden toplumu kaşıyıp ayrıştırmaya yönelik bir hareket. Ama Atatürk bizi birleştirebilecek, bir araya getirebilecek yegane unsurdur. Ülkemizde ne yazık ki bazı hakim güçlerin, hani çok kullanılır, bazı dış güçlerin diyelim, Atatürk'le ilgili belli bir planlaması var, çalışması var. Çünkü Atatürk'le birlikte eğer biz o kimliğe, o değerlere, o ideallere olan bağlılığımızı, inancımızı, motivasyonumuzu kaybedersek, biz millet olma bilincimizi kaybediyoruz. Bizi millet yapan Atatürk’tür. Bizi kontrol etmek isteyen, bizi istediği gibi sağdan sola soldan sağa itmek isteyen hangi oluşum varsa ilk saldırdığı ve ilk aradan çıkarmaya çalıştığı kimlik Atatürk'ün kimliği oluyor.”
Yüzde 50+1 tartışmasına farklı bakış
Hüseyin Baş, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başlattığı yüzde 50+1 tartışmasını da değerlendirdi.
Tartışmanın temelinde AKP ile MHP arasında çekişmenin yattığını ifade eden BTP lideri şöyle devam etti; “Erdoğan, seçilmek uğruna, 50 + 1 onu çok zorluyor ve ‘bundan sonra en yüksek oy alanı cumhurbaşkanı yapalım’ demiyor aslında. Benim kanaatim bugünden itibaren Meclis kürsülerinde de gördüğümüz üzere bir AKP - MHP kavgası resmen başlamıştır. Erdoğan'ın da zorladığı şey bu ittifak, Sayın Bahçeli'nin de zorladığı şey bu ittifak! Ben bu olayı böyle okuyorum. Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki kriz de buradan çıkıyor. Bir tarafta Bahçeli'nin bürokratları var, bir tarafta Erdoğan’ın. Ne yazık ki şu anda Türkiye belli güç odaklarının savaşına dönmüş durumda. Benim gözlemlediğim bu, benim 50+ 1 tartışmasına bakış açım da bu.”
“Bahçeli Erdoğan’ı belli yerlere zorluyor”
Bahçeli’nin Erdoğan'ı belli yerlere zorladığını söyleyen Hüseyin Baş, “Sayın Erdoğan da buna mukabil belli refleksler geliştiriyor. Yani bu olaya ‘Erdoğan seçim kazanmak için 50+ 1'i kaldırıyor’ diye kesin bakmamamız lazım. Türkiye'de son 6-7 yıldır özellikle 2016 yılından sonra oluşturulmuş bir bürokrasi dengesinin tekrar kavgaya tutuştuğu bir ortam var. Bu da Türkiye için en acı verici ve en üzücü durum. Zaten son 20 yılda Sayın Erdoğan'la birlikte biz bir gün bir cemaatin bürokrasiye yerleşmesine şahit olduk, bir gün bir siyasi yapılanmanın bürokrasiye yerleşmesine şahit olduk, başka bir gün başka bir cemaatin yapılaşmasına şahit olduk. Öyle bir şey var ki sürekli birilerine bir şekilde alanlar açan, onları bir yerlere yerleştiren bir iktidar var. Günün Sonunda bunlarla hep kavgaya tutuşuyor ve burada olan Türkiye’ye oluyor ve bu kavga bugün itibariyle resmen başlamıştır daha da kızışacak” dedi.
“AKP – MHP ayrılığı büyük çatırdamalarla olur”
AKP – MHP ayrılığının kolay olmayacağını belirten BTP Genel Başkanı, “Bu ayrılık kolay kolay olmaz, o kadar iç içe geçmiş grift bir yapı var ki hükümette AK Parti ve MHP arasında. Bu çok ciddi çatırdamalarla ancak ayrılacak bir yapıdır” dedi.
BTP lideri, “Yeni bir anayasa kitapçığı hadisesi yaşanır mı?” sorusuna ise şu cevabı verdi; “Şu anda açık açık ortaya dökülen bir şey yok. Kısa vadede bunun yapılacağını düşünmüyorum, hele ki yerel seçimler var. İki siyasi oluşumun da yerel seçimlerde belli hedefleri olacak. Dolayısıyla çok fazla toplum önünde bir şey yaşanmasa da ben şu an biliyorum ki ve eminim ki orada bir kavga başladı. Bu kavga Türkiye'nin belki de değişimi için yeni bir şans oluşması noktasında gelecek vadedeki bazı planları erkene çekecek bir kavgaya bile dönüşebilir. Çünkü geçmişte Sayın Bahçeli'nin hükümet ortaklığı yaparken neler yaptığını iyi hatırlıyoruz. Bugün de aynı şeyler yaşanabilir diye düşünüyorum.”
“CHP’de hiçbir değişim olmadı”
CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerine Özgür Özel’in gelmesi de Hüseyin Baş’a soruldu.
“Bence CHP'de bir değişim olmadı” diyen Baş şu değerlendirmeyi yaptı; “Değişim kişilerle olmaz. Bir kişiyi bir yerden aldınız yerine başka bir kişi getirdiniz, böyle olmaz değişim. Değişim dediğiniz şey bu değil, değişim dediğiniz şey bakış açısı değişir, ideoloji değişir, fikirler değişir, farklı yapılanmalar oluşur, değişim olur. Mesela seçimden önce, ‘Biz toplumda Halil İbrahim Sofrası kuracağız’ dediler. Nasıl bir Halil İbrahim Sofrası? Sofrada Halil var İbrahim yok! Öyle bir şey oldu ki yarısı yok toplumun. Siz bununla birlikte diyorsunuz ki, ‘biz Türkiye'yi kurtaracağız, Türkiye'yi aydınlık yarınlara taşıyacağız’ Nasıl taşıyacaksınız? Yani yapılan şeyler bugün baktığınızda her seferinde AK Parti'nin dümenine su taşıyor, değirmenine su taşıyor, AK Parti'nin lehine gelişiyor, Tayyip Erdoğan'ın lehine oluyor. Bir parti her yaptığı icraatla hükümetin değirmenine su taşır mı? Böyle bir şey olabilir mi? Belediye kazanıyorsunuz, aynısı, aynı sonuç ortaya çıkıyor, seçimlere giriliyor aynı sonuç ortaya çıkıyor. Dolayısıyla burada öncelikle AK Parti'ye yardım ve yataklık yapmayı değişmeleri gerekiyor ama günün sonunda hep bu yapılıyor.”
“Özgür Özel el öperek kime ne mesaj verdi?”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Türkiye'yi işgalci olmakla itham eden operacı Pervin Chakar'ın elini öpmesiyle ilgili de değerlendirme yapan BTP lideri Hüseyin Baş, “Bahsedilen kişinin ben açık söyleyeyim ismini daha önce ne duydum, ne resmini gördüm, hiç bilmiyorum ve eminim ki toplumun % 90'ı böyle bir insanın varlığından haberdar bile değildir, ama belli çevreler için kim olduğu belli… Bir mesaj veriyorsunuz, kime veriyorsunuz, hangi maksatla veriyorsunuz? Siz Eğer Atatürkçüyüz diyorsanız, bağımsızlık yanlısıyız diyorsanız 6 ilkenin yolundan gidiyoruz diyorsanız, siz Türkiye'de ayrılıkçı bir unsura nasıl sahip çıkarsınız? Bunun hesabını vermek zorundasınız. Ha yok Efendim aslında biz demokrasinin yanındayız diorsanız, bu demokrasi değil ki!” ifadelerini kullandı.