Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamasından öne çıkan satır başları:
Bir iktidar kendi çıkardığı bir kanunda 191 değişikliği neden yapar? Bir kanunda bu kadar uğraşmanın temel sebebi; servet, servet transferini gerçekleştirmektir. Bir grup çeteye servet transferi yapmaktır. Bu Türkiye'nin geldiği açmazın birinci aşamasıdır. Üstelik bunu Robin Hood taklidi ile yapıyorlar. Yapılan alt gelir gruplarından üst gelir gruplarına servet transferi. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bu kadar yoğun servet transferi yapılıyor.
Açıkça söylüyorum. Hırsıza, yolsuza servet aktarılmıştır. Adrese teslim ihalelerle beyefendinin bahsettiği kupon arazilerle hatta deprem toplanma alanlarıyla... Beylere tek şey yetmiyor. Doymadıkları için yetmiyor.
'KİRLİ PARA' AÇIKLAMASI
Varlık Barışları. Tam 9 kez süresi uzatıldı. Bu ne demek? Kim olursan ol ister çocuk ticareti, kadın ticareti, insan, uyuşturucu ticareti yap, sahtekar ol, nereden kazanmış olursan ol kaynağını sormayacağım demek. Ne getirirsen getir sormayacağım diyor. Pislikle mi kazandın umursamayacağım diyor. Tam 9 kez çıkardıkları bu kanunu değiştirdiler. Bu kirli para nereden gelirse gelsin 'Başımın üstüne' dediler. Tam 9 kez bu teklifi yaptılar. Bende iki şey söyledim. 1. Kirli para iyi parayı ülkeden kovar. 2. Kara para, sahiplerini de Türkiye'ye getirir dedim. Haklıyım. Uyuşturucuyu serbest bırakırsan, parayı Türkiye'de aklarsan ne diyecek uyuşturucu baronu? 'Ben de Türkiye'ye gideyim' diyecek. Paran var mı var, siyasilerle fotoğraf başta fotoroman olmak üzere herkesle çektirebilirsin. Güvencesi var adamın.
SOYLU'NUN 'UYUŞTURUCU' İTİRAFI
Haftada 5 bin satıcı yakalanıyor ne demek? Soylu'nun itirafına teşekkür ederim. Kendileri itiraf ediyorlar ama bana kızıyorlar. Neden? Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar diyorlar. Hiç kimse endişe etmesin Bay Kemal 10'uncu köye gidecek yine de halkın çıkarını sağlayacaktır. Şimdi soruyorum; bu uyuşturu baronlarının onların maşalarının ülkemizde işi ne? Sokaklarımız bu kadar mı güvensiz? Gençlerimiz bu kadar mı tehlike altında? Sesiniz kesiliyor, itiraf ediyorsunuz. Şimdi soruyorum; bizim fotoraman nerede? Bir insanın gram onuru olsa istifa eder. En büyük zararı veriyorlar.
Bunlar Emniyet Genel Müdürlüğü'nün hazırladığı raporlardan da habersiz. Okumuyorlar. Bizim de okumadığımızı sanıyorlar. Devlette ciddi bir çürüme var. Bürokrat arkadaşlarıma buradan da bir çağrı yapayım; ülkenize sahip çıkın, hiçbir yanlış işlemin altına sakın imza atmayın. Açık ve net söylüyorum siz evlatlarımızı heba etmiş bir iktidarsınız. Bir iktidar kendi evlatlarını uyuşturucu bataklığının içine sokarsa bu memlekete faydası yok demektir. Tuz koktu, su çürüdü. Geldiğimiz yer tam olarak bu noktadır. Cumhuriyetten intikam almayı da es geçmiyorlar. O cüreti de gösteriyorlar.
Yozlaşmanın ana merkezi Saray'dır. Uyuşturucu batağındaki gençlerin sebebi Saray'dır. Bütün bu dümenleri çevirenlerin sayısı 11'i geçmez. Hepsini ama hepsini biliyoruz. Kılıçdaroğlu'nun önünde sizin geçemeyeceğiniz duvarlar var. O duvarlar hak duvarı, adalet duvarı. O duvarları aşıp bana ulaşamazsınız.
İMAMOĞLU AÇIKLAMASI
Polislerimizi intihara sürükleyen kirli yapı şimdi İBB Başkanımızı siyasi yasaklı yapmaya çalışıyor. Ekrem İmamoğlu büyük lokmadır. Boğazınıza takılır ve kalır. Biz Ekrem İmamoğlu'nu kimseye yedirmeyiz.
EKREM İMAMOĞLU'NUN 'AHMAK DAVASI' NEDİR?İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 31 Mart 2019 seçimlerinin iptal edilmesinin ardından 'iktidarın manipülasyonla kazanamadığı seçimi, YSK kararıyla iptal ettirerek kazanmak istediğini' belirtmesinin ardından 'YSK üyelerine hakaret' iddiasıyla dava açılmıştı.REDDİ HAKİM TALEBİ REDDEDİLDİHakkında 4 yıl 1 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açılan İmamoğlu’nun avukatları mahkemede reddihâkim talebinde bulunmuştu. Mahkeme, hakimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek bir durumun mevcut olmadığını, taleplerinin reddedilmesinden dolayı bu yola başvurulduğunu ve yargılamayı uzatmaya yönelik olduğunu belirterek, sanık avukatının reddihâkim talebinin reddine karar vermişti.DOSYA SAVCILIĞA GÖNDERİLMİŞTİ1 Haziran'da görülen davada, İmamoğlu’nun avukatlarının celse arasında sunduğu uzman görüşüne ilişkin raporun incelenmesi için dosyanın savcılığa gönderilmesine hükmeden mahkeme, duruşmayı 21 Eylül’e ertelemişti. İmamoğlu ise Saraçhane'de yaptığı açıklamada "Bu davada dört yıla kadar hapsim ve siyasi yasaklı olmam istendi. Öncelikle tekrar ifade edeyim. Bu süreçte hukukun bu şekilde bir mahkemeyi açıyor olması bile aslında talihsizlik" ifadelerini kullanmıştı."HIÇKIRA HIÇKIRA AĞLATACAĞIZ"Öte yandan "Toplumu germek istiyorlar" diyen İmamoğlu, "İçişleri Bakanı'nın bana 'ahmak' demesine yanıt verdiğim halde... Aslında sözünü kendisine iade ediyorum. Buradan yola çıkarak YSK'ye demişim gibi dört yıl hapis ve siyasi yasak istenen davada yargılanıyorum" demiş ve şöyle devam etmişti; "İçişleri Bakanı deyip geçmeyin seçim güvenliğinden sorumlu birinci ya da ikinci kişidir. Seçim akşamı bile görevini ihmal edip rakibimle toplantı yapacak kadar görevini ihmal edecek bir kişiydi. Seçimi tersine çevirmek için İstanbul'un bazı ilçelerinde elinden geleni ardına koymamış birisiydi. Kaybedince 'Hüngür hüngür ağladım' diyecek kadar hırslı aynı zamanda sulu göz birisiymiş onu anladık. Bir şehirde yerel yönetim sandıkla değişince neden hüngür hüngür ağlar? Neyi kaybettin? Üstün vatandaşlarımızın bunu anlaması lazım. Tek ağlamalarının sebebi onlar buranın kendi malı, mülkü olduğu algısına kapıldılar. Aynı duyguları bu ülkenin her safında düşünüyorlar. Böyle bir hülyada, rüyadalar. Alıştılar ağlamaya önümüzdeki seçimde de inşallah onları hep birlikte hıçkıra hıçkıra ağlatacağız."