TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Halk TV’de Şule Aydın’la Kayda Geçsin programının konuğu oldu.
1 Nisan sonrasında halkı nasıl bir ekonomik ve siyasi tablonun beklediği, TKP’nin Hatay’ın Defne ilçesindeki iddiası ve sağ seçmendeki dönüşüm programın gündemleri arasında yer aldı.
“Erdoğan verdiğimiz gidiyor diyor ama artık vermeyecekler de”
“1 Nisan’dan sonra Türkiye’de ne değişecek?” sorusuna yanıt veren Okuyan, seçim dönemlerinde siyasi iktidarların kemerleri çok sıkamadığına fakat 1 Nisan’dan sonra açılacak seçimsiz dönemde ekonomik açıdan nüfusun büyük çoğunluğu için çok ağır bir döneme girileceğine işaret etti.
“Sonbahardan itibaren çok şişkin faturalarla karşılaşacağız. Ücretler artmayacak artık.” diyen Okuyan, Erdoğan’ın verdiğimiz gidiyor demesine tepki göstererek enflasyonun yoksullardan zenginlere kaynak aktarım mekanizasması olarak işlediğine dikkat çekti. Mehmet Şimşek’in enflasyon 2026’ya kadar tek haneye düşmeyecek açıklamasını hatırlatarak hayat pahalılığı devam ederken buna halka verilenlerde bir artışın eşlik etmeyeceğini vurguladı ve 1 Nisan’dan itibaren asıl mesele olan ekonominin konuşulmaya başlanacağını ekledi.
“Hiçbir baskı tepkilerin ortaya çıkmasını sonuna kadar engelleyemez”
Okuyan’ın, toplumun bu koşullara tepki göstermesinin siyasi baskıyı artırıp artırmayacağına dair değerlendirmesi şöyle oldu:
“AKP seçimden güçlenerek çıkmadığı takdirde ciddi bir sorunla karşılaşacak. Bu toplumda bir tepkinin de ortaya çıkması demek. Hiçbir baskı tepkinin ortaya çıkmasını sonuna kadar engelleyemez. Bu tepkileri yönetmek için bir şeyler bulmaları gerek çünkü sürdürülemez bir yoksulluk var.”
“Defne’de kesinlikle iddialıyız”
Okuyan, TKP’nin Defne’deki iddiasına dair soruya oradaki toplumsal olgunun anket şirketlerin direncini kırdığını belirterek yanıt verdi. Anket şirketlerinin uzun süre TKP adayını ankete koymadıklarını ifade eden Okuyan, sonunda bu tavrı değiştirmek zorunda kaldıklarını, ellerine ulaşan anketlerde başa baş bir durum olduğunu paylaştı. Sokakta ise başa baş olmanın çok ötesinde bir ilginin söz konusu olduğunu söyleyerek şunları ekledi:
“Mesele sadece deprem dayanışması değil. Bunun çok büyük bir etkisi var, insanların gönlüne girdik ama daha ötesi var. Depremi yaşamış ve yaralanmış bir toplum var orada. Ayağa kalkmışlar, birbirlerinin elinden tutmuşlar. Umut var, öfke var… Birlikte siyaset yapmanın keyfini almışlar. TKP diye bakmıyoruz, halk kazandı orada. Peki iddialı mıyız? Kesinlikle iddialıyız.”
“Başka bir çözüm arayışı artıyor”
"Oyum boşa gider mi" kaygısına hak vermek gerektiğini söyleyen Okuyan, çaresiz olan insanların önünü göremediğini ve dolayısıyla hızlı bir çözüm arayışında bulunduklarını ifade etti. Bununla birlikte kimseyi heyecanlandırmayan seçim atmosferine rağmen Okuyan, halkın politikaya o kadar da ilgisiz olmadığını ve bir başka çözüm arayışının arttığını söyledi ve şunları ekledi:
“Ekonomik temelli toplumsal adaletsizliği örten başlıkları kullanmalarını engellememiz gerekiyor. Bu kadar kaynağı olan güzel bir ülkede niye bu yoksulluk var sorusunu sorması lazım herkesin çünkü bir taraftanda da inanılmaz bir zenginlik var. Zenginlik sorgulanmaya başlandı evet ama madem başladık sorgulamaya holdinglerin zenginliğini de sorgulamamız gerekiyor.”
“AKP’ye oy verenleri daha kolay ikna ediyoruz”
Türkiye’de AKP’ye ve diğer sağ partilere oy veren kesimlerde ciddi bir arayış olduğuna dikkat çeken Genel Sekreter, bu arayış hemen sonuç vermese de devrimciler meselenin özü üzerinde çalışmaya devam ederse eninde sonunda halkın ayağa kalkacağını ifade etti:
“Biz AKP'ye oy verenleri daha kolay ikna ediyoruz. Adaylarımız arasında eski MHP'liler var. Bir bölümü depremde bizi izlemişler. Sağ kitleyi etkilemeden Türkiye’de iddia sahibi olamayız. Bu yüzden sol içi tartışmalardan uzak durmaya çalışıyoruz. Tabii ki CHP tabanına da sesleniyoruz ama sağın tabanını ikna etmeden Türkiye’de bir dönüşüm mümkün değil. Bunu gerçek bir dönüşümü sağlayarak yapmaya çalışıyoruz. Elbette sağdan insanları da dönüştürüyoruz ve bundan da çok mutluyuz. Bu insanlar da yoksullaşıyorlar ve adaletsizlikten şikayetçiler. Tarikatlardan şikayetçiler. Sağ seçmenin en azından bir kesiminin laik duyarlılığı olmadığı tezi doğru değil.”