İngiltere'de yayımlanan haftalık The Economist dergisi, bu haftaki sayısında Türkiye'de gelecek aylarda yapılması planlanan seçimleri kapağına taşıdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın fotoğrafının kullanıldığı kapakta, "Türkiye'nin yaklaşan diktatörlüğü" manşeti atıldı.
Seçimlere ilişkin bir yazı kaleme alan The Economist, Türkiye'nin NATO'nun en önemli ülkelerinden biri olduğunu ve Balkanlar, Doğu Akdeniz ile Afrika'da nüfuzunu artırdığını yazdı.
Euronews'in aktardığına göre Türkiye'nin Ukrayna savaşı sonrası Moskova ile imzalanan tahıl anlaşmasına aracılık ettiğini yazan Economist, seçimlere ilişkin şu ifadeleri kullandı:
"Dışarıdan bakanlar, Recep Tayyip Erdoğan'ın 14 Mayıs'ta yapılacağını söylediği Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine dikkat kesilmeli. Zira giderek tutarsızlaşan cumhurbaşkanının yönetiminde ülke felaketin eşiğinde. Erdoğan'ın seçim yaklaşırken sergileyeceği davranışlar, bugün son derece kusurlu bir demokrasi olan ülkeyi tam anlamıyla bir diktatörlüğe sürükleyebilir."
2003 yılında Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk yıllarında ekonomik ve siyasi anlamda bir istikrar sağladığına dikkat çeken makalede, "siyasete karışan generallerin susturulduğu, ekonomiyi canlandırmak için reform yapıldığı ve Kürtlere barış elçileri gönderildiği" belirtildi. Seküler kesimin Erdoğan'ın "İslamcı bir ajandası" olduğundan kuşkulandığını ancak ilk yıllarında Erdoğan'ın böyle bir çaba içine girmediğine dikkat çekildi.
'BASKIN BİR MAKAMA DÖNÜŞTÜRDÜ'
Yazı şöyle devam etti:
"Ancak Sayın Erdoğan iktidarda kaldığı süre uzadıkça daha da otokratikleşti. 11 yıl başbakanlık yaptıktan sonra Cumhurbaşkanı seçildi ve daha önce zayıf olan bu makamı baskın bir makama dönüştürmeye başladı. 2016'daki darbe girişiminden sonra on binlerce insanı, çoğu zaman en ufak bir bağlantı fısıltısı nedeniyle işlerinden tasfiye etti ya da tutuklattı, çoğu zaman darbe girişiminden sorumlu tutulan dini grupla, örneğin çocukken bu grubun okullarından birine gitmiş olmak gibi, en ufak bir bağlantısı olduğu gerekçesiyle."
'DENGE DENETLEME MEKANİZMALARINI AŞINDIRDI'
"Kurumları istikrarlı bir şekilde ele geçirdi, denge ve denetleme mekanizmalarını aşındırdı. Medyanın büyük bölümünü devlet propagandasının bir aracı haline getirdi. İnterneti fiilen sansürledi. Muhalefet liderleri de dahil olmak üzere pek çok eleştirmeni hapse attı. AK Parti içindeki rakiplerini saf dışı bıraktı. Yargıya boyun eğdirdi, mahkemeleri muhalifleri taciz etmek için kullandı."
'GİDEREK TUHAFLAŞAN İNANÇLARI...'
"İktidardaki üçüncü on yılına yaklaşırken, geniş bir sarayda oturup, yanlış yaptığında kendisine söylemeye cesaret edemeyen saray mensuplarına emirler yağdırıyor. Giderek tuhaflaşan inançları hızla kamu politikası haline geliyor."
FAHRETTİN ALTUN'DAN TEPKİ
Dergiye ilk tepki Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'dan geldi.
Altun İngilizce olarak yaptığı paylaşımlarında "Çirkin manşetler ve kışkırtıcı görseller, sözde dergilerini satmalarına yardımcı olabilir, bu yüzden dahiyane pazarlama teknikleri için onları tebrik ediyoruz! Ancak izleyicilere bunun ucuz propaganda ve dezenformasyona dayalı sansasyonel bir gazetecilik olduğunu hatırlatmalıyız" ifadelerine yer verdi.
Derginin editör ve yazarlarını "sözde" diye niteleyen Altun, 2016'daki darbe girişiminde Türk halkının "demokrasi mücadelesi" verdiğini, bunu The Economist'in görmezden geldiğini savundu ve bu durumun sözkonusu derginin "Erdoğan'a karşı açıklanamayan ve süregelen nefretinden kaynaklandığını" ileri sürdü.
Altun "Türk halkının Erdoğan'a nasıl ve neden güvendiğini araştırma zahmetine katlanamıyorsanız, kim sizi ciddiye alsın ki?" ifadelerini kullandı.