Özdil'in bugünkü yazısı şöyle:
Sedat Peker'in “Akp gençlik kolları tarafından sivillere silah dağıtıldı” iddiası hakkında ne düşünüyorsunuz diye soruyorlar, yazayım…
★
Dört yıl kadar önceydi.
Gazetemizin Ankara temsilcisi Saygı Öztürk telefon etti.
Ankara emniyet müdürünü ziyaret etmişti, sohbet ederlerken emniyet müdürü lafı bana getirmiş, çok büyük yanlış yaptığımı, kendilerine iftira attığımı, bu yüzden çok üzgün olduğunu söylemişti.
Saygı ağabey de böyle bir iftiranın asla mümkün olmadığını, mutlaka vahim bir yanlış anlaşılma olduğunu belirterek, emniyet müdürüyle konuşmam için beni haberdar etmişti, numarasını vermişti.
Aradım.
Kafadan sordum.
Nasıl bir iftira atmışım?
Yılmaz Özdil adıyla atılmış bir tweet olduğunu, o tweette “Ankara emniyet müdürlüğü 15 Temmuz darbe gecesinde halka silah dağıttı” dediğimi, bunun doğru olmadığını, bu tweetim yüzünden bütün emniyet teşkilatı olarak üzgün olduklarını söyledi.
Üzülmekte haklıydı.
Ama…
O tweet bana ait değildi.
Sahteydi.
Yıllardır bu konuda hukuki mücadele verdiğimi, gazetemizin avukatları aracılığıyla savcılıklara şikayet ettiğimi, Yılmaz Özdil türevleriyle açılmış 200'den fazla sahte hesabı mahkeme kanalıyla kapattırdığımı anlattım, benim adımla sahte hesap açanlar hakkında defalarca suç duyurusunda bulunduğumu anlattım, kendi sosyal medya hesaplarımdan sahte hesaplar hakkında uyarı mesajları yayınladığımı anlattım, o bahsettiği twitter adresine girdim, sahte olduğunu teyit ettim, bir twitter adresinin sahte ya da gerçek olduğunu tespit etmenin çok kolay olduğunu, özellikle siber suçlarla mücadele birimi olan emniyet teşkilatının o tweetin bana ait olmadığını çok çok kolayca tespit edebileceğini söyledim, hatta şu ana kadar tespit edilmemiş olmasına da şaşırdığımı, emniyet tarafından böyle zart diye suçlandığım için üzüldüğümü söyledim.
Emniyet müdürü durumu izah ettiğim için bana teşekkür etti.
Kapattık.
Aradan bir hafta kadar geçti.
Şak, evime polis geldi.
İfade vermek üzere karakola davet edildim.
Gittim.
Aynı sahte tweet yüzünden hakkımda suç duyurusunda bulunulmuştu, Ankara'da soruşturma açılmıştı, ifadem istenmişti, hay hay, Ankara emniyet müdürüne anlattıklarımı aynen anlattım, sahte olduğunu, bana ait olmadığını anlattım, bana ait olmadığını belgeledim, o soruşturmada takipsizlik verildi.
Aradan bir ay kadar geçti.
Şak, evime tebligat geldi.
Aynı sahte tweet yüzünden bu defa İstanbul'da soruşturma açılmıştı, hay hay, gittim, Ankara emniyet müdürüne anlattıklarımı aynen anlattım, sahte olduğunu, bana ait olmadığını anlattım, o soruşturmada da kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.
Sonra?
Sonra aynı mevzudan bir daha suç duyurusunda bulunuldu.
Gene anlattım.
Gene takipsizlik verildi.
Ama her defasında hakkımda soruşturma açıldı, kimse çıkıp alt tarafı bir tweet, soruşturmayalım demedi.
★
Aradan dört yıl geçti.
★
Sedat Peker tweet attı.
15 Temmuz'dan hemen sonra Akp gençlik kolları tarafından kalaşnikof marka silahlar dağıtıldığını, bu organizasyonu Süleyman Soylu'nun yaptırdığını iddia etti, tanıklar ve adres gösterdi.
★
E, günler geçti…
Henüz savcılıklardan çıt yok.
Emniyet hakeza, gıkı çıkmıyor.
★
Sahte tweetin peşine düşen devlet, gerçek kişiye ait gerçek tweeti niye görmüyor?
O tweette anlatılanlar da gerçek olduğu için mi?