?>

ABOOOVVV Herife bakın yaav !?

Mümtaz Şahin

4 yıl önce

AHLÂKSIZ Herif, bizim Liderimize bir mektup yazmıştı. Bunun üzerine biz de çok kızıp, ziyadesiyle sinirlenip, kameralar önünde TURP bıçaklayıp, DOLAR parçalayıp yakıp (tabii ki, fotokopi olanlarını); ABD malı Iphone cep telefonun üzerinde ZIPLAYIP (hemin de Milletvekilimiz CEMEL Bey’in kameralar önünde -SAHTESİ- üzerinde yaptığı üzere) onu TEL’İN etmiş ve yani LANETLEMİŞ ve yine yani (yeni lisanımızla) şiddetli ve hiddetli bi şekilde PROTESTO etmiştik ya … Ulan Herif, bıçakladığımız TURP’a bile değmezmiş. Meğer, Herif bi DELİ imiş ! Ki, bu HERİF, koskoca Dünya LİDERİ olan DEV bi Devleti, yani ABD’ni ÇÖKERTTİ yaav. Herif, SEÇİM sonuçlarını BEĞENMEDİ ve YALAKALARINI harekete geçirdi ve taaaa Kongreyi İŞGAL ettirdi. İlk günlerde de, “seçimi kaybedersen SARAY’ı TERK ETMEM” demişti. Hayret bi şey. Vallahi hayretim şaştı, aklım karıştııı ! Ve zaten, bütün dünyanın da aklı bu işe şaştı. Hah, işte LİYÂKAT denilen şeyin ehemmiyeti de işte burada karşımıza çıktııı … LİYÂKAT = LAYIK olma, değerlilik, yararlılık, hüner, ustalık demektir. Yani, herkesi ancak layık olduğu yere getirmek; bir işi, o işin ustasının eline vermek, alâkasız kişileri işbaşına getirmemek, söz konusu İŞİ EHLİNE veya ERBÂBINA ve yani becerikli hünerli olana tevdi etmektir. Aha işte bunun en göz önündekini ve tehlikeli olanını hep beraber görmekteyiz. Demek ki, bu BAŞKAN olma işi, LİYÂKAT sahibi birine tevdi edilmemiş. Ve hatta tam tersine, CAHİLDEN de öte, ECHEL birine emanet edilmiş. Ve belli ki, bu Herifin TAHSİLİ de gayet ZAYIF imiş !? Zira, gördüğümüz üzere TERBİYE ve nezaket mahrumu bi Herif imiş. Ve demek ki, böyle LİYÂKATSIZ bir tek herif BİLE, TEK BAŞINA da olsa, bir memleketi ÇÖKERMEYE yeterli imiş. İşte bu noktada NEYZEN TEVFİK’in şu şiirini hatırlatmadan geçmek olmaz: Asrın yeni bir umdesi var; hak, kapanındır Söz HAYKIRANIN, mantık ise ŞARLATANINDIR Geçmez ele bir pâye, KAVUK sallanmayınca LİYÂKAT görmesi, PEZEVENK, PUŞT olanındır. (Umde= Ana fikir, temel prensip. Pâye = Rütbe, derece) Neyse … Du baalım n’olucu ? “Eteri gider BETERİ gelir” mi diyeceğik ? Yoksa; “Ağ İT, gara İT, alayı bir İT” diyerek mi bekleyeceğik ? Bekleyip göreceğik. “A ma aannn, bizden uzak olsunlar da, isterse Mısır’a sultan olsunlar” beyaa ! Ve zaten biz de boş durmadık ve onlara, meselenin suhûletle ve sükûnetle ve yani DEMOKRASİ ile çözülmesi gerektiğini HATIRLATAN çok yetkili büyüklerimizin ziyadesiyle etkili NASİHATLARINI göndermeyi ihmal etmedik. Onların heppisi de TURP gibi değiller ya, böylesine nasihatı elbette dikkate alcaklardır.  
YAZARIN DİĞER YAZILARI