Değerli okurlarım Türkiye’mde aydınlık yarınları ne zaman göreceğiz,
Türkiye’mde aydınlık yarınları ne zaman yaşayacağız,
Ülkemde yokluğun ve yoksulluğun yaşanmadığı
Çaresizlik yüzünden insanların canına kıymadığı,
Ülkemde Ahmet Efendi, Mehmet efendi, Ayşe teyze, Fatma bacı, evine bir lokma ekmek götürememenin çaresizliği yüzünden canına kıymadığı aydınlık yarınları ne zaman göreceğiz,
Halkımız çıkmazda,
İnsanlar yarınından endişeli,
Gün olmaya ki bir dram haberi duymayalım,
Gün olmaya ki çaresizlikten insanların canına kıymadığı haber duymayalım,
Açlıktan ve işsizlikten kendini yakan mı dersin,
İntihar eden mi dersin,
Siyanürle canına kıyan mı dersin,
Nereye kadar devam edecek bu vahim tablolar,
Öyle ki 2018 yılında TÜİK raporları da toplumsal depresyonun korkunç boyutunu destekler nitelikte;
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2018 yılında 3 bin 161 kişi intihar ettiğini gözler önüne seriyor.
Bu da her gün ortalama 9 kişinin hayatına son verdiği anlamına geliyor.
Bunun önüne geçilmezde üzülerek belirtmek gerekir ki daha korkunç boyutlara ulaşması kaçınılmaz olacaktır.
Şayet bizler mutlu azınlığı doyurabilmek için sessiz kalıyorsak,
Ankara’da siyaset yapanlar kayıkçı kavgasında, koltuk kavgasında girmek suretiyle sesiz kalıyor iseler,
Siyasi partilerin şubesi niteliğindeki il ve ilçe teşkilatlarının üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi kılı kıpırdamıyor sessiz ve tepkisiz kalıyor iseler,
Aydınlar,
Hukukçular,
Sanatçılar
Ve yazarlardan çıt çıkmıyorsa,
Korkarım ki bu elim verici intihar vakalarının önüne geçilemeyecek,
Takdir edersiniz ki kimse zevkinden intihar etmiyor,
Kimse canına kıyacak kadar mazoşist yapıya da sahip değil,
O açıdan biran önce tedbirler alınması şart.
Peki ne gibi veya nasıl tedbirler almamız gerekiyor;
Öncelikle ülke olarak üretim ekonomisine bir an önce geçmemiz şart,
Ülke olarak 50 yılın 100 yılın kalkınma planlarını devreye biran önce sokmamız gerekir.
Şayet ülke olarak milli ve yerli öz kaynaklarımızı biran önce kullanmaya başlamazsak,
Korkarım ki bu dramatik toplaları daha çok göreceğiz ve yaşayacağız demektir.
Ülke sevdalısı bizler dün olduğu gibi bugünde sesimizin duyulması için feryat edercesine diyoruz ki,
Biran önce üretim ekonomisine geçelim.
Zira gemi su almaya başladı, batıyoruz beyler bu işin şakası yok bilesiniz,
Kafanızı deve kuşu misali kuma gömerek sorunların hallolacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz,
Unutmayalım ki bize bizden başka kimse dost değil.
Bakın yıkılmaz denilen Arap birliğine darmadağın,
Aklınızı başınıza almazsanız bu gidişatın sonucu hiç hayra alamet değildir bilesiniz.
Halkımız iş istiyor ve iş bekliyor siz muhterem yasama-yürütme ve yargının mutlak belirleyicileri olan siyasilerden,
Seçimden seçime seçmene selam hikayeleri söyleyip beş yıl boyunca kendi seçmeninin derdi ile dertlenmeyen,
Sorununa,
Sıkıntısına,
Çözüm bulamayan muhterem siyasetçiler halkımız geleceğinden kaygılı yaşamak istemiyor ne yapacaksanız yapın artık,
Havanda su döverek değil ama somut adımlar atarak,
İnsanları açlığa,
Yokluğa,
Yoksulluğa
Ve çaresizliğe mahkûm ederseniz,
Bunların son bulması için;
Plan,
Program
Ve politika üretmezseniz,
Bu acı tabloların önünü alamazsınız bilesiniz beyler