Yaklaşık altı gün yoğun tempoda çalışıyorum. Günde 8-10 saat okuyorum ve yazıyorum. Haftada bir günü tatil yapıyorum. Perşembe günü, ya tanıdık esnafları, eşi, dostu ziyaret ediyorum, ya da postacıların izin günlerinde, “Hele şu mahalleyi bir dolaşayım” demesi gibi ben de kitapçıları gezip yeni hangi kitapların çıktığına bakıyorum. Geçen izin günümde almak üzere notumu aldığım kitabı aramak için Diyanet İşleri Başkanlığının Yayınevine uğradım. Aradığım kitap, hemşehrimiz, değerli dost, emekli albay ve şimdi bir üniversitenin Tarih Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Hasip Saygılı’nın son eseri “Antep Harbi’ne Yeniden Bakmak” idi. Değerli bir eser. Alır almaz bazı bölümlerini okumaya başladım. Sağolsun, İstiklâl Harbi gâzilerinden akrabamız “Silo Dede”den de bahsetmiş. Kitapta şöyle deniliyor:
“(…) Şüphesiz önde gelen bütün Antep Harbi kahramanlarının tam bir listesini sunmak pek kolay değildir. Bu listeye Akçakoyunlu’da Fransız birliğine çeteleriyle katılan ve yüksek cesaret gösteren Bozgeyikli Silo [Süleyman] Dede’yi de ilave etmek yanlış olmayacaktır. Zaten kendisi İstiklal Madalyası bahsinde dile getirdiğimiz gibi Antep güneyinde Kilis hariç madalya verilen üç kahramandan birisidir.” (a.g.e., s. 282)
“(…) Gaziantep’in güney mülhakatından ise listeye göre Antep Harbi’nin önemli kişilerinden Sadık Efendi, Türkmen Aşiret Reisi Nuveren Ağa [Nuveyran Oğuz] ile Bozgeyikli Silo [Süleyman] dede olmak üzere sadece üç kişi madalya alabilmiştir.” (a.g.e., s. 294)
Bu kitapta ismi geçen Silo Dede, dedemin (Karaca) babası Halaf’ın amcasıdır. Kurtuluş Savaşı esnasında, Antep, Urfa ve Maraş’ı işgal eden Fransızlara lojistik destek Suriye üzerinden gelmekteydi. (Lazkiye Limanı’ndan Halep’e, oradan işgal bölgelerine) işte Silo Dede, akraba gençlerini ve bölge gençlerini organize ederek, daha ziyade Akçakoyun tren istasyonuna ve Carabulus’a baskınlar düzenlemiş, Fransızlara ağır zayiâtlar verdirmiştir.
Söz gâzi bir akrabamızdan açılmışken, akraba gençlerimizin ve bu yazıyı okuyan gençlerimizin ders ve ibret alması için ailemizin şehitlerinden ve gazilerinden bahsedeceğiz.
Ailemizin tarihçesine baktığımızda ilimle cihadı birleştirdiklerini görürüz. Hz. Ali’nin (R.A.) cihadda taşımış olduğu sancak ailemiz mensuplarındadır. “Bebek sancak” denilen o sancağı en değerli hatıra olarak taşımakta, saklamaktadırlar. Diğer aile mensuplarında da pek çok sancak bulunmaktadır. Bu sancaklar uzun bir seferin hatırasını taşımaktadır. Malazgirt Savaşı’yla birlikte Anadolu’ya giren Oğuz boylarıyla birlikte geldikleri bilinmektedir. O sancaklar Osmanlı Devleti’nin ilan ettiği cihadlarda taşınmıştır. Yakın tarihe gelecek olursak, Silo Dede’den başka ailemizin diğer şehitleri ve gâzileri şunlardır:
Bedevi Dede (H. 1309-M. 1978): Anamın dayısı. 17-18 yaşlarında iken gönüllü olarak Çanakkale Harbi’ne katılmıştır. Çatışmalarda yaralanmış, iyileşir iyileşmez tekrar cepheye koşmuştur. Pek çok mâcerasını dinlemişimdir.
Hasan Dede: Kahramanmaraşlı akrabamız Faruk Bey’in dedesi. Hasan Dede, Osmanlı ordusunda 14 sene askerlik yapmış, son olarak Birinci Dünya Savaşı’nda Yemen cephesinde savaşmış ve gazi olarak dönmüştür. Birlikte askere gittikleri üç kardeşi ise (Ali, Mehmed ve Ahmet) şehit olmuştur.
Muhammed Reşad (1928-1949): Anamın dayısı. 1949’da vatanî görevini yaptığı sırada nöbette iken yıldırım isabet etmesi neticesinde şehit olmuştur.
Ahmed Bozgeyik (1952- 1973): Ninemin yeğeni. Suriye’de tankçı olarak vazifesini yaparken Yahudilerle yapılan savaşta şehit olmuştur.
Zeynel Bozgeyik (1954-1974): Kıbrıs Barış Harekatı esnasında şehit düşmüştür.
Ufuk Bozgeyik (1996-2016): Halamın torunu. Çevik Kuvvetler polisi idi. 20 Aralık 2016’da İstanbul Dolmabahçe’de bir terör saldırısı neticesinde şehit oldu.
Şehitlik ve gâzilik bir mü’minin sahip olacağı en büyük unvandır. Allah-u Teâlâ kendi yoluna can ve baş fedâ eden bu yiğitlere husûsî ikramlarda bulunmaktadır. Ne mutlu onlara. Eminim bütün gençlerimiz o şehid ve gâzi büyükleri gibi düşünmektedirler. Bu vatanın düşmanları adımını ona göre atmalı. Hoş, kendileri bilir…