?>

Ayasofya’daki İMAM Boynukalın’a GİTSİN

Mümtaz Şahin

4 yıl önce

Sayın Ege CANSEN’in bu gün Sözcü Gazetesi’ndeki yazısında “PROFESÖR” Mehmet Boynukalın’dan bahsederek “ Dini çalışmalarını bir mümin veya din profesyoneli olarak yapabilir.Unvanı keşiş … haham … imam, vaiz, hoca, hocaefendi, müftü, Şeyh-ül İslâm … olabilir. Ama, BİLİM ADAMLIĞINI ÇAĞRIŞTIRAN PROFESÖR, doçent ve doktor gibi unvanlara sahip OLAMAZ … “ diyor. Ve çok güzel demiş oluyor. *** Ben de bu konuda geçen sene 30 Nisan’da bir yazı yazmıştım (ki, bence, benimki daha açıklayıcı olmuştu). İşte o yazımı tekrar bilgilerinize arz ediyorum: "DİN PROFESÖRÜ veya DİN'de PROFESÖRLÜK ? O kadar ÇOK ki ve son 15-20 senede o kadar ÇOĞALDI ki … DİB Başkanı DİN PROF.unu gördüm de; Vallah, benim HAYRETİM ŞAŞTI, aklım karıştı da merak ettim; bunlar ne YENİLİK getirdiler veya ne İCAD ettiler ya da neyi KEŞFETTİLER de PROF. falan oldular ? KİTAP aynı Kitap, yani KUR’AN-ı Kerîm. Peygamber Hz. Muhammed zamanında, her sözü ayrı ayrı bir yerlere (tahtaya, deriye, beze falan) yazılmış ve birazı da HÂFIZLARIN ezberiyle idare edilmiş; Halife Ebubekir zamanında toplanması düşünülmüş, ÖMER zamanında derleme-toplama işlerine başlanmış ve ancak OSMAN tarafından KİTAP haline getirilmiş ve 6 tane kitap yapılmış. Yani, vahyin geldiği 23 sene boyunca 3-5 kelime veya birkaç satır halinde olur olmaz yerlere yazılmış olan çuvallar dolusu ÂYETLER ve HÂFIZLARIN hâfızalarındakiler ancak 20 sene kadar sonra toplanabilmiş. Henüz bir KİTAP yokken, Hicir Sûresi 9. âyette belirtildiğine göre, “Kur’an’ı biz indirdik, elbette onun KORUYUCUSU da Biziz” denilmiş ve ALLAH’ın koruması altında olduğu ve En’am Sûresi 115. âyete göre de, “Rabbinin sözleri gerçeklikte, adalette TAMAMLANMIŞTIR. O’nun sözlerini TEBDİL edecek hiçbir şey YOKTUR” denilerek bir HARFİNİN bile DEĞİŞTİRİLMESİ imkânsız bir halde, dünya var olduğu müddetçe ve hatta KIYAMETTEN sonra da geçerli olduğu bildirilen bir Kitap. DEĞİŞTİRMEYE veya eksiltmeye teşebbüs eden Müslüman, derhal KÂFİR olur. Ama, bunu yapan bir KÂFİR ise, tekrar kâfir olmaz. Emirler yasaklar Müslümanlar içindir. Vahiy denilen şeyin bitiminden bu zamana kadar geçen 1386 sene boyunca AYNI kalmış ve AYNI kalacak olan bu Kitap hakkında bu güne kadar milyonlarca kitap yazılmış ve yazılmaya da devam edilmekte. Fakat hepsi de ESKİNİN devamından öteye gidememekte, o zamanki durumu anlatmaktan başka bir işe yaramamakta. Bu durumda bu Kitab’a dayanılarak nasıl bir YENİLEME yapılabilir, nasıl yeni bir FİKİR üretilebilir, nasıl KOLAYLIKLAR sağlanabilir ? Bunun içinden ne İCAD edilebilir veya ne KEŞFEDİLEBİLİR ? Her an DEĞİŞME, GELİŞME ve YENİLENME içindeki ZAMANIMIZA uygun olarak insan hayatını DEĞİŞTİRECEK nasıl bir YENİLİK veya KOLAYLIK çıkarılabilir ? Benim bildiğim, bir bilim dalında bir YENİLİK veya İCAD ya da KEŞİF yapılması halinde Doktor, Doçent veya PROFESÖR ünvanı kazanılabilir. Mesela HUKUK dalında … Hayatın akışı her an değişiyor ve buna göre de MEVZUATIN (yani, yürürlükteki hukuk kaidelerinin, hükümlerinin, usullerinin) değiştirilmesi gerekiyor. Bu da, yeni fikirlerin ortaya atılmasına, yeniliklerin konuşulmasına, hukukçuları ve kariyer yapmak isteyenleri mecbur ediyor. İşte bundan da yeni ünvanlar ortaya çıkmış oluyor. Tıp, elektrik, elektronik, makine … vs bütün ilim-bilim dalları böyle. Ve böyle olduğu içindir ki, yenilikler, keşifler ve İCADLAR çağını yaşıyoruz. Yerinde sayan veya yerinde kalan, sadece DİN denilen usul, kaide ve EMİRLER. Yeni bir VAHİY gelmeyeceğine ve yeni bir ÂYET getiremeyeceklerine göre, bunlar ne yazıyorlar da PROF. falan oluyorlar veya nasıl ve niçin PROF. oluyorlar ? İşte buna hayretim şaşıyor, aklım karışıyor. Bu böyle olduğuna göre geriye, ellerinde veya önlerinde şu imkân kalıyor: HADİS denilen laflar. Bunlar da, 6 ayrı İMAM tarafından yazılan ve KÜTÜB-i SİTTE (6 kitap) denilen toplamında 18 000 tane kadar HADİS bulanan kitaplardır. En yenisi 1200 sene önce yazılmış 6 tane kitaptır. Kütüb-i Sitte’ye dahil imamlar: 1)Muhammed bin İsmail Ebu Abdullah El-BUHÂRÎ (194-256) 2)MÜSLİM bin El-Haccac El-Kuşeyrî Ebül-HÜSEYİN (204-261) 3)Muhammed bin İsa Ebu İsa Et-TİRMİZÎ (209-279) 4)Ebu Davud Süleyman bin El-Eş’as Es-SECİSTANÎ (202-275) 5)Ahmed bin Şuayb Ebu Abdurrahman En-NESÂÎ (215-303) 6)İbn-ü MACE Muhammed bin Yezid bin Mace Ebu ABDİLLAH (209-273) İşte bu imkân çok önemli. Çünki zamanımızdaki HADİS sayısı MİLYONU aşmıştır. Sakallı-sarıklı, cübbeli-çarıklı DİN ÂLİMLERİMİZ yeni yeni HADİS UYDURMAKTAN hiç geri durmamaktadırlar. Ve işte bu durum da, PROF. olmak isteyenlere güzel bir imkân sağlamaktadır. Benim tahminim; Bu imkâna dayanarak KÜTÜĞÜN AĞLADIĞINI (veya Sırat Köprüsü’nün şeklini; dualarla her türlü hastalıkların iyileşmesini; Hz. Muhammed’in KATIR sırtında gök kubbenin 8 kat yukarısında Allah ile görüşmeye çıktığını falan) en güzel anlatanlar bu ünvanı kapıyorlar. Ve mesela, işte o HADİS-i ŞERİF : Hz. Cabir (r.a.) anlatıyor: “Peygamberimiz hutbe okurken dayandığı bir hurma kütüğü vardı. Minber konulunca, KÜTÜKTEN, GEBE DEVELERİN SESLERİNE benzer sesler işittik. Nihayet Peygamberimiz (s.a.v.) (Minberden) inip elini üzerine koydu. Ve sustu.” Bir diğer rivayet: “Peygamberimiz Cuma günü minber üzerine oturunca (daha önceleri) yanında hutbe okuduğu HURMA AĞACI öyle bir FERYAD etti ki, nerdeyse parçalanacaktı.” Bir diğer rivayet: “Çocuk gibi feryadı bastı. Peygamberimiz, hutbeden indi, onu alıp KUCAKLADI. Bunun üzerine KÜTÜK, susturulan ÇOCUK gibi hafif hafif inlemeye başladı ve sonunda tamamen sustu. Peygamberimiz, ‘O İŞİTTİĞİNİ ZİKİRDEN DOLAYI AĞLADI’ buyurdu.” (Buharî (3584), İmam-ı Nevevî, Riyâz’üs-Sâlihîn Tercümesi) Lütfen dikkat buyurun. Bu hadis, kıymeti bakımından KUTSAL sayılan ve içindekilerden bir tanesinin inkârı halinde bile KÜFÜRE düşüleceğinden bahsedilen BUHARÎ'den ve İmam NEVEVÎ'den alınmıştır. *** Ne dersiniz, HAYRETİM ŞAŞTI demekte HAKSIZ mıyım ?"
YAZARIN DİĞER YAZILARI