?>

Bayramı hak ettik mi?

Burhan Bozgeyik

4 yıl önce

Geçen sene tatsız tuzsuz iki bayram geçirmiştik, hatta bayram namazlarını bile kılamamıştık. Bu sene de durum aynı. Bayramı “Tam Kapanma” ile geçireceğiz. Biz evde kapanırken turistler dışarıda alabildiğine “açılacak.” Deliye her gün bayram derler ya, işte öyle. Onlara her gün bayram. Onlar zaten yıllardan beri bizim halimize bakıp bayram yapıyor. Biz ise bayramları hep buruk, hep boynu bükük kutluyoruz. Tamam da hiç bu seneki gibi olmamıştı: Camilerde teravih kılamadık. Eşle, dostla, ahbapla, akrabayla, konu-komşuyla iftar yapamadık. Görünen köy kılavuz istemez ve Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir. İşte görünen o ki bayramlaşma da yapamayacağız. Üç gün bayramda sokağa çıkmak yasak. Bırakın sokağı, sitenin bahçesine çıkmak bile yasak. Bayram bittikten sonra Cumartesi, Pazar da yasak… Sözün özü, bu bayramda da bayram yapamayacağız. İyi de bir de madalyonun öbür tarafından bakalım: Peki biz bayramı hak ettik mi? Ümmetçe ve insanlıkça…

İslâmiyet ve İslâmiyet’in temel direkleri olan Kur’an-ı Kerim ve sünnet-i seniyye, çok değerli elmas, yakut, zümrüt bir kolye gibidir. “İneğin boynuna inci kolye takılmaz” diye bir söz var. Beşerin ekserisi, öylesine azgınlaşmış ki, kendisini Yaratan Rabbü’lÂlemîn’i düşünmez olmuş. Çoğu nefsine tapar hale gelmiş, insanlıktan uzaklaşmış. Bırakınız, İslâmiyet mertebesini, daha insaniyet mertebesine bile gelememiş. Böyle bir durumda olanlara, “İslâm kolyesini” taksanız, ne anlayacak? Bu, tıpkı ineğin boynuna mücevher kolye takmaya benzer.

Cenab-ı Hakk’ın kudreti, azameti sonsuz. Dilediği, dilediği anda oluverir. “Künfeyekün”, yani, “ol!” der ve o anda oluverir. Meşhur sözdür: “Hak tecelli eyleyince her işi âsân eder; halk eder esbâbını bir lahzada ihsan eder.” Hepiniz görmüşsünüzdür, bazen, fırtınalı bir havada, gökyüzünün simsiyah bulutlarla dolu olduğu bir anda, o siyah bulutları süpürüp göğün o şipşirin mavi yüzünü gösteren, bir bahar havasını ihsan eden Cenab-ı Hak; dilerse, yegâne dini olan İslâmiyet’i bir anda yeryüzünde hâkim eder. “Nasıl olur?” sorusunu sormak abes ötesi bir eblehliktir. Sen git önce, şu kâinatın nizamının nasıl çalıştığına bak ve öğren; vücudunun işleyişine, yenilen yemeğin dört süzgeçten ve dört mutfaktan geçmesine bak ve ibretle seyret, ondan sonra “Nasıl olur?” demek küstahlığında bulun!

Sözün özü şu: Evet biz Müslümanlar olarak çok çile çektik. Burnumuz sürttükçe sürttü. Ancak bir an olsun aklımızı başımıza alıp düşünelim: Biz bunu hak etmedik mi? Hâlâ, başımıza gelenlerden ders ve ibret alıyor muyuz? Hâlâ, tastamam “Allah’ın dinine” dönüyor muyuz? Buna niyetimiz var mı? İ’lâ-yıKelimetullah’ı, Allah’ın dinini yeryüzüne hâkim kılmayı, cihadı, gerekirse İslâm’ın ve Kur’an’ın hâkimiyeti için can vermeyi, yani şehâdeti düşünüyor muyuz? Yoksa Ben-i İsrail’in Hz. Musa ve Hz. Harun Aleyhimüsselam’a dedikleri gibi, “Sen ve Rabbin gidip savaşın!” mı diyoruz?

Evet, buruk bir bayram yaptığımız bir vakıâ. Sadece bu sene değil, geriye dönüp baktığımızda, 1990’larda. Daha öncesinde 1920’lerde de buruk bayramlar geçirmişiz. İslam yurtları işgâlemâruz kalmış. Katliâmlar, tâlanlar, tecâvüzler, yıkımlar olmuş. Milyonlarca şehit vermişiz. Milyonlarca da muhacir… İyi de bütün bu olup bitenlerden ders ve ibret aldık mı?

Ben şuna bütün zerrâtımla inanmaktayım: Rabbim dilerse bir anda bayramları önümüze serer. Ancak bizim o bayramları hak etmemiz lazım. Evvelâ inancımızı düzelteceğiz. “Adam gibi” Müslüman olacağız. İman ve cihat olmadan olmaz. Bunlarsız bayram gelmez. Canavar pışpışlamadan anlamaz. İkincisi, ittihat edeceğiz, ittifak edeceğiz, kardeş olduğumuzu hatırlayacağız, el ele, omuz omuza vereceğiz. Sılâ-i rahmi kuvvetlendireceğiz. Dargınlığı bir tarafa atacağız. Mazlumun derdiyle dertleneceğiz. Doğu Türkistanlıları zulmün pençesinde inleten Çin’i, Kudüs’teki ve Gazze’deki kardeşlerimize kan kusturan Ben-i İsrail kalıntılarını bir sineğin kanadı kadar bile gözümüzde büyütmeyeceğiz. Diğer bütün zâlimleri de…

Şuna inanın: Allah’ın izniyle biz de bayram yapacağız. Hem de öyle bir bayram ki, bizim bayramımıza bakıp bütün insanlık rahat nefes alacak ve bize imrenecek, zulmü ortadan kaldırdığımız için bize teşekkür edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI