Yukarıdaki başlık zamanın hızlı bir şekilde geçtiği ve seçimlerin yaklaşmakta olduğu ile ilgili bir uyarıdır,lütfen başka anlamlar aramayınız. 1989 tarihi, Gaziantep'te aktif olarak yerel seçimleri yakından izlemeye başladığım seçim tarihidir. Yakından diyorum, çünkü o günler Yerel Gazetecilik dönemim,"Çiçeği burnunda" bir mühendis-gazeteciyim.  Bundan dolayıdır ki, o dönem hemen hemen her partinin aday adaylarını yakından izledim, basın toplantılarına katıldım. Daha sonra adayların seçim çalışmalarını izledim. Röportajlar yaptım, kazandıktan sonra çalışmalarını takip ettim. Sonraki yerel seçimlerde ve sonrasında meslek odası başkanlığım dönemimde alınan meclis kararlarına ve uygulamalarına TMMOB'un kamu yararı ve planlama ilkeleri doğrultusunda bilimsel dayanaklarla eleştirilerimizi yaptık, itirazlarımızı dile getirdik. TMMOB İl Koordinasyon Kurulu olarak yaptığımız bütün itirazlar kabul görmedi. Savunduğumuz kent planlama ilkelerinin gereği yerine getirilmedi. Kamu yararı ilkesi gözardı edildi. Kamu vicdanı defalarca yaralandı. Yani, halkın yararı doğrultusunda ve şehrin bütün mahallelerine eşit hizmet götürülmeli anlayışı ile neye karşı çıktıysak maalesef ki kabul görmedi.  Yani demem o ki; Gerek bu şehirde yaşayan bir hemşehri bir vatandaş olarak gözlemlerim, gerekse sivil toplum, meslek odası temsilciliğim ve son olarak bir siyasetçi olarak gözlemlerim var. Bu şehrin imarı ve yapılaşmasının, trafiğinin keşmekeşinin, aldığı göçün 'kayıtsızlığının",son yaşadığımız depremin sonuçlarının olumsuzluklarını hep yaşadık yaşıyoruz. Bu olumsuzlukları öngörerek yapılan itirazların kabul görmemesinin nedenlerini ve katlanmak zorunda olduğumuz sonuçlarının tanığıyım. Aldığı göç ve yapılan imar değişiklikleri ile yapılaşmanın artması gelecekte yerel yönetimler anlamında vatandaşa hizmette gecikmeler olacağı, yapılan yolların yetersiz kalacağı gün gibi aşikar!  Şehir, içinde yaşayan insanları ile canlı bir organizmadır. İçinde yaşayan her insanın nasıl yaşadığı o şehri yönetenlerin sorumluluğunda olmalıdır. Bir insanın doğduğu evin,aldığı eğitimin, çalıştığı işin, nefes aldığı sosyal ve kültürel çevrenin nasıl olacağı belediyeler tarafından vatandaşa verilen hizmetle ilintilidir. Yerel seçimlere giderken muhtarlıktan, meclis üyeliği ve belediye başkanlığının ağır sorumlulukları ve sonuçları olduğunu hatırlatmak istedim. Ve elbette ki en ağır sorumluluk, o şehirde yaşamayı seçen vatandaşın kente ve kendine sahip çıkmak üzere yapacağı seçimdir! Ülke ve şehir olarak zor bir seçim dönemine giriyoruz. Umarım hep beraber bugünümüzü ve geleceğimizi kolaylaştıracak bir seçim yaparız.