?>

Camilerin Elektrik Faturasını Kim Ödemeli?

Burhan Bozgeyik

3 yıl önce

Bu kış bizim camide namaz kılanlar için çok çetin geçti. Resmen soğuktan donduk. Bunun temel sebebi, elektrik faturaları. Camimizin başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi. Kısaca anlatayım: Caminin dış cephesi boyanacaktı. Cami Derneği idarecileri, boya yapılmadan önce şu klimalardan bir tanesini hanımlar mescidine nakledelim demişler. Cemaatten biri, “Ben yaparım, elimden bu iş gelir” demiş. Dernek yönetimi de elektrikçiye para vermeden bu işi halledecekleri için sevinmişler ve yaptırmışlar. Elektrik şirketi faturalar için saatleri okurken bu nakilde yanlışlık olduğunu görmüşler ve “kaçak” muamelesi yapmışlar ve cezayı kesmişler. Tam 36.000 TL. Ne demişlerse, elektrik şirketine dinletememişler. Durumu öğrenince, cami yönetimindekilere, “Durumu CİMER’e bildirin” dedim. Onlar ise, “Meseleyi büyütmeden halledelim” demişler ve borcu takside bağlatmışlar. Bunun için de bir “gönüllü bağışçılar listesi” tanzim etmişler. Bizim cami bu borcu ödemekle meşgul. Bu faturaya ilaveten yeni gelecek faturayı kaldıracak takatleri yok. Onun için çareyi klimaları kapatmakta bulmuşlar. Alttan ısıtma sistemi var. Onu da en kısık ayarda ve yalnızca bir saf için açmaktalar. İşte kışın cemaat bu vaziyette soğuktan titreye titreye namazını kıldı. Cami yönetimi baktılar ki aksıran tıksıran, hasta olan çoğaldı, çareyi namazları “hanımlar mescidi”nde kılmakta buldular. Bu bakımdan bir müddet caminin girişindeki ufacık odada namaz kılmaya çalıştık. Sıkıntı olunca, soğuktan titremeyi göze alarak camide kılmaya karar verdik. Bu bizim yaşadıklarımız.

Başka camilerdeki imam arkadaşlarımız da bizim yaşadıklarımız problemin aynısından muzdarip olduklarını belirttiler. Üstelik bir de camilere “Tek Terimli Tek Zamanlı Ticarethane” olarak fatura düzenlenmekte imiş. Bunun manası şu: Elektrik ücreti evlerinkinden biraz daha tuzlu… “Kazık” demek ağır kaçacağı için “tuzlu” dedim.

Bu ülkede herkes bilir. Camiler hiçbir zaman devlete ve bütçeye yük olmamıştır. Bir kere camilerin hemen hemen tamamını vatandaşlar yaptırmıştır. Ya imece usulüyle, ya da bir hayır sahibinin himmeti ile… Öte yandan camilerin bütün ihtiyaçları da cemaat tarafından karşılanmıştır. İşin aslına ve fıkıh kaidelerine bakacak olursanız, caminin içinde veya kapısında para toplamak caiz değil. Bazı mezheplere göre haram, bazı mezheplere göre mekruh. Caminin ihtiyaçları söylenebilir, o kadar. Himmet sahipleri de gereğini yapar. Diyeceksiniz ki, öyle de Ayasofya Camii imamının demesi gibi, “Siz de vermemeye yemin mi ettiniz” diyecek duruma düşülürse ne olacak?..

Hikâye bu ya, Ayasofya Camii imamı caminin ihtiyaçları için vaazların ardından para talep edermiş. Cemaat bu durumdan rahatsız olmuş ve hocaya; “Bak hocam bu durum izzetimize dokunuyor, sen isteme, biz ihtiyaçları karşılarız!” demişler ve hocaya bir de para istemeyeceğine dair yemin ettirmişler. İmam efendi, birkaç hafta, bir, iki ay sabretmiş. Bakmış cemaatten bir hareket yok. Bir gün vaaz ederken şöyle demiş: “Ey cemaat anladım, bana istememek üzerine yemin ettirdiniz de siz de vermemeye mi yemin ettiniz…”

İnsanın gönlünden, camilerde hiç para toplanmaması ve camilerin ihtiyaçlarının devletimiz tarafından karşılanması geçiyor. En azından elektrik faturası devlet tarafından ödenmeli. Her semtin durumu farklı. Bazı yerlerde vatandaşlar ancak kıt kanaat geçiniyor. Böyle yerlerde camilerin elektrik faturası ciddi bir yük teşkil edebiliyor. Kilise, sinagog ve cem evlerinin elektrik faturaları nasıl ödeniyor, bilemem. Merkezî idare tarafından ödendiği doğru mu?

Elime ulaşan faturalara göre camilerin faturalarının “ticarethane” tarifesinden ödenmesine son verilmeli. Enerji dağıtım şirketlerinin talebi üzerine elektrik hırsızlarının kullandıkları bedeller de bütün vatandaşlara bölüştürülmekte. Bu dağıtım şirketlerine, “Camilerden belli bir miktar enerji tüketimi için ücret almayın, başınızın gözünüzün sadakası olsun” desek, anlarlar mı? Yazıyı yazdık, bari işi sürüncemede bırakmayalım ve düşüncemizi belirtelim: Bilhassa kış mevsimi için problem olan camilerin elektrik ücretlerinin belli bir miktarını merkezî idare, yani devlet karşılamalıdır. O sınırı aşanlar için de ceremeyi cemaat çeker.

İnsanın gönlünden şu geçiyor: Kışın da camiler yeteri şekilde ısıtılsa da isteyen gelip Kur’an’ını okusa, camilerde fıkıh, tefsir, hadis dersleri yapılsa ne iyi olurdu…

YAZARIN DİĞER YAZILARI