?>

Cihadız Olmaz!

Burhan Bozgeyik

5 yıl önce

İslâm’ın düşmanları, son bir asırda stratejilerini “cihad fikrini öldürmek” üzerine geliştirdiler ve İslâm dünyasında bu stratejiyi uyguladılar. Temel İslâmî tâbirlere savaş açtıkları gibi, cihada ve cihadla ilgili tâbirlere de savaş açtılar ve o tâbirleri öcü göstermeye çalıştılar. FETÖ gibi cihad fikrini iğdiş edecek elemanlar buldular, onlar üzerinden Müslümanların aklını ve kalbini ifsat etmeye çalıştılar.

Peki, niçin cihad üzerinde bu kadar duruyorlar ve cihadı ortadan kaldırmaya uğraşıyorlar? Sebebi şu: Cihad olmazsa, Müslüman “gerçek Müslüman” olmaz. Yeryüzünde emniyet ve huzur olmaz. Dirlik ve düzenlik olmaz. Adâlet olmaz. Mazlumun elinden tutan olmaz. Zâlime dur diyen olmaz. Cihad olmazsa, mazlum zillet, zâlim izzet içerisinde yaşamaya devam eder. Cihad olmazsa, küfür ve şirk pisliği âlemi ifsat eder. Cihad olmazsa, kâtiller, gâsıplar, hırsızlar, soyguncular, düzenbazlar, zâlimler söz sahibi olmaya devam eder.

Cihadı anlamak için birkaç misal verelim: Bakınız üç-beş bloklu sitelerde bile görevli var. Güvenlik elemanı var. Şayet öyle bir görevli olmazsa, hırsızlar, arsızlar, uğursuzlar oraya musallat olur. Can, mal, namus emniyeti kalmaz. Bakınız, devletin askeri var, polisi var. Asker olmazsa, dört bir yanımızı sarmış düşman –Allah muhafaza- ülkemize saldırabilir, işgâl edebilir. Askerlerimiz işte o düşmanlara karşı içerde ve dışarıda hudutlarımızı koruyor, o düşmanlara ve onların uşaklığını yapan terör örgütlerine karşı mücadele veriyor. Hâkeza emniyet mensupları da dahildeki şerir insanlara karşı mücadele veriyor. Şayet onlar olmazsa, hırsızlar, uğursuzlar gemi azıyı alır. Can, mal, namus emniyeti kalmaz.

İşte cihad ve mücâhid tâbirleri, çok geniş dâirede emniyeti ve sulhu tesis etmeyi tedâi ettirir. İslâm düşmanları bundan dolayı bu tâbirlerimizden rahatsızdırlar.

Cihadsız İslâm olmaz. Cihadsız iman da olmaz. 124 bin peygamber ve onların ümmetleri cihatla mükellef olmuşlardır. Bizim Peygamberimiz (A.S.M.) hem rahmet peygamberi, hem cihad peygamberidir. Tam 27 defa başkomutan olarak bizzat ordunun başında gazâya çıkmış, 47 defa da seriyye hazırlamış, bu seriyyelere kumandan tayin etmiş ve onları cihada uğurlamıştır. Peygamber yolunu tâkip eden idareciler, kumandanlar, cihad yapmışlardır. Fatih Sultan Mehmed, 21 devletle birden savaşmış, 8 senede hepsini de mağlup etmiştir. Cihad yapıldığı devirlerde İslâm devletleri izzetli olmuş, cihad terk edildiği zaman zillet başlamış ve neticede yıkılıp gitmişlerdir. İnsan, tarihteki bu örneklere bakınca, Kur’an-ı Kerim’in niçin sıklıkla cihaddan bahsettiğini daha iyi anlıyor. Bakınız, 350 küsur âyet sarâhaten cihaddan bahsetmektedir. Bu âyet-i kerimelerden birinin meâline bakalım:

“Hoşunuza gitmediği halde savaş size yazıldı (farz kılındı). Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, halbuki siz bilmezsiniz.” (Bakara Sûresi / 216)

Bakınız bir kimsenin geniş arazisi varsa, orayı korumak için bekçi tutuyor. Mücâhid de yeryüzünde Allah-u Teâlâ’nın mülkünü koruyan bir bekçidir. Bütün yeryüzü Allah’ın mülküdür. Mücâhidin aslî vazifesi bu Allah’ın mülkünde tevhidi muhafaza etmek, yeryüzünü küfür ve şirk pisliğinden temizlemektir. Şirkin olduğu yerde adâlet olmaz. Adâletin olmadığı yerde huzur olmaz, güven olmaz. İşte onun için de cihadsız olmaz. Cihad da devletsiz olmaz. Devlet de reissiz olmaz. Bundan dolayı İslam’ın amansız düşmanı önce âlemi İslâm’ın başını kopartmaya, sonra ülkelerini işgâl etmeye, sonra onu inançsız bırakmaya, cihad mefhumunu kaldırarak iğdiş etmeye, nonoş hale getirmeye uğraşıyor.

Gördüğümüz kadarıyla askerlerimiz ve emniyet mensuplarımız cihadı biliyor ve şehâdet şuûruna sahipler. Ancak bu yetmez. Yediden yetmişe bütün millet cihadı bilmeli, şehâdet şuûruna sahip olmalıdır. Şayet bu gerçek mânâsıyla sağlanırsa, işte o zaman düşmanların ödü patlayacak, bize yan bakmaya cesaret edemeyeceklerdir. Cihada savaş açmalarının sebebi de budur.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI