?>

Deprem sonrası ağlatan tablolar

Burhan Bozgeyik

5 yıl önce

Son deprem, neredeyse yurdumuzun yarısında hissedildi. O esnada ben Adana’da idim. AGD-MGV’nin “Asr-ı Saadet Dersleri”ne iştirak etmiştik. Depremi hissetmedik. Ancak bizim ev halkı depremi yaşamış, o müthiş sarsıntı içerisindeyken Kelime-i Şehâdet getirmişler. O esnada beni de aramışlar, ancak ben telefonu sessize almıştım, sohbet sonrası konuştum. Depremle ilgili haberler geldikçe yüreğimiz dağlanıyordu. Evet bizim şehir ve daha birçok şehir de sallanmıştı, ancak Malatya ve Elazığ’da hasar çok büyüktü. Birçok bina yıkılmış, birçoğu hasar görmüştü. Vefat edenler ve yaralılar vardı. Bu şehirdeki tanıdıkları, ahbapları aradım, hâl hatır sordum. O arada bana duydukları, şahit oldukları hâdiseleri aktardılar. Bunların tamamını sizler de biliyorsunuz. Medyada yer aldı.

Bana en çok tesir eden olay, enkaz altından sağ olarak çıkarılan bir teyzenin dışarıya çıkmak istemeyişi idi. Zira başında örtü yoktu. Daha sonra dışarı çıkarıldığında görüldü ki o teyzemiz yeleğini çıkarıp başörtüsü gibi başına sarmıştı. Bu hâdise bana Asr-ı Saadet’te yaşanılan bir olayı hatırlattı. Bir savaşta, oğlunun şehit olduğunu haber alan anne, savaş meydanına varıp şehitler arasında oğlunu teşhis etmeye çalışır. Ancak tanımakta güçlük çeker. Bunun üzerine mücahitlerden bazıları, “Ana peçeni açsan daha rahat görürsün!” derler. Bunun üzerine o mübarek hanım şöyle der: “Ben oğlumu kaybettim, iffetimi değil!” İşte o Elazığlı teyzemiz bir iffet ve hayâ timsali gibiydi. Bu hâdiseyi öğrenince gözyaşlarıma hâkim olamadım ve “Elhamdülillah Ya Rabbi! Maya sağlam! İnşallah bu ruhla İslâm hâkim olacak!” dedim. Aklıma, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethe gitmeden evvel tebdil-i kıyafetle çarşıda yaptığı bir teftişte yaşanılanlar geldi. Fatih, bir dükkândan bir miktar peynir ve zeytin alır. Yağ ve bal da almak ister. O esnaf şöyle der: “Beyim ben siftah ettim, onu da şu komşumdan alınız!” Bu manzarayı gören Fatih, “Ben bu şuurdaki milletle değil İstanbul’u, dünyayı zapt ederim!” der. Bizde bu şuur oldukça Allah’ın izniyle nice yeni fetihlere kucak açarız.

Hangi birini sayalım, Suriyeli gencin âdeta tırnakla kazarcasına toprağı kazıp iki kardeşimizi kurtarmasını mı, enkaz altında kımıldayamayacak durumda olmalarına rağmen namazlarını kılanları mı, gece gündüz demeden kurtarma çalışmalarına iştirak eden resmî ve sivil kuruluşları mı, Anadolu’nun dört bir yanında kazazedelere yardım ulaştırmak için çırpınanları mı? Yahu biz ne güzel bir aileyiz. Allah-u Azimüşşân bizi kardeş yapmış. Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.) müminleri bir vücudun azalarına benzetmiş. İşte biz öyleyiz, bir vücudun azaları gibiyiz. Elazığ, Malatya, “ah!” dese, o acıyı ta yüreğimizin derinliklerinde hissederiz. Derhal kardeşlerimizin yanına koşarız. Öyle de yaptık, Elhamdülillah.

Allah devlete, millete zeval vermesin. Bütün Anadolu halkı seferber oldu. Devletin bütün birimleri seferber oldu. İlgili bakanlar, valiler, kaymakamlar, belediye başkanları, resmî kuruluşların bütün idarecileri ve elemanları, doktorlar, sağlık çalışanları, gönüllü olarak deprem bölgesine gelmiş olan arama-kurtarma ekipleri… Allah hepsinden, hepinizden ebediyen razı olsun. Bir daha tekrar edeceğim: Yahu biz ne güzel bir aileyiz.

Zeval-i elem, lezzettir. İnşallah bu sıkıntılı durumun yaraları sarılacak, evleri yıkılan ve oturulamayacak şekilde hasar gören kardeşlerimiz için en kısa zamanda yeni evler yapılacak. Aslolan, işte bu birlik ve beraberlik havasını devam ettirmektir. Lisanımız, ırkımız, şehrimiz farklı olabilir, ancak biz kardeşiz. Dün kurtuluş savaşında kardeşçesine el ele, omuz omuza vermiş düşmanı yurdumuzdan defetmiştik. Bugün de aynı ruhla, aynı şuurla felâketzede kardeşlerimizin yardımına koştuk. Bu vesile ile depremde yakınlarını kaybedenlere taziyelerimi bildiririm. Peygamber Efendimizin (a.s.m.) hadis-i şerifi var, bu gibi hâdiselerde hayatını kaybedenler “manevî şehit”tir. Cenab-ı Hak yakınlarına sabr-ı cemil versin, yaralılarımıza da acil şifalar ihsan eylesin. Cenab-ı Hak bilâd-ı İslâmiye’yi arzî ve semâvî âfetlerden muhafaza eylesin.

YAZARIN DİĞER YAZILARI