?>

DİB Başkanımız sayın ALİ ERBAŞ, bakın hele ne demiş ?

Mümtaz Şahin

2 yıl önce

“İlmin insanlığa mutluluk vermesi lazım. Bugün BATILININ ÜRETTİĞİ İLİM FAYDADAN çok ZARAR VERİYOR." demiş. Elbette bi ve bi çok bildiği vardır ki, Koskocaaa bi PROF. ve DİB’in de Başkanı. O’ndan iyi bilecek hâlimiz yoktur. Şu CÜCÜK aklımla, O’nun ilminin künhuna (DİBİNE) ulaşmam mümkün olmadığı gibi sathından bile olsa tam olarak idrak edebilme ferâsetinden de mahrumum ya, neyse … Batılının icadlarından (diğerlerini bi tarafa bırakıyorum ve) içinden hiç inmediği MERCEDES otomobile bakıyorum ve aklıma gelenleri yazıp-sorup bi şeyler öğrenmek istiyorum.) Sürç-i lisan eylemiş olursam lütfen AFV edile. Tabii ki Ali bey buna CEVAP VERMEZ. Zira işi başından aşkındır ve esasen benim gibi CÜCÜK akıllıyı muhatab olarak kabul etmesi de imkânsızdır. Yani, yine biz bize sorup biz bize cevaplayacağız. Şimdi önce Kur’an’ın vasıflarına kısaca göz atalım: “1)Allah Teâlânın yeryüzüne şeref veren en son en mukaddes bir kitabıdır. Bu öyle bir kitaptır ki, insanlar, ancak bunun gösterdiği yola gittikleri takdirde Hakk’a ererler, saadete kavuşurlar. 2)Kur’an’ı mübin, hiçbir kitaba benzemez, bunun MANÂSINI bir kimse DEĞİŞTİREMEZ, NAZMININ yerine de başka bir LÂFZ KONULAMAZ. 3)Kur’an’ı azîm, EBEDİ bir MUCİZEDİR. Bunun fesâhatına belâğatına nihayet yoktur. Hiçbir âlim, hiçbir edip bunun BENZERİNİ YAZAMAZ, hatta en kısa bir sûresinin bir mislini vücuda getiremez. EBEDİ bir DELİLDİR … “ (Fesâhat= Bir dilin çok güzel ve doğru kullanılması. Belâgat=Meramın düzgün ve güzel anlatılması) (Bütün Din âlimleri bunu böyle, çok çok fazlasıyla yazarlar. Burada yazılanlar, Diyanet İşleri eski Başkanı Ömer Nasuhi Bilmen’in İslâm İlmihali kitabından alınmıştır.) Bunları iyi okuyup bir tarafa koyalım ve Hacc Sûresi 36. âyetine bi bakalım: “DEVELERİ sizin için Tanrı dininin nişanları sırasına koyduk. Onlar yüzünden sizin için HAYIR ve BEREKET vardır. ONLAR AYAKTA DURUP BOĞAZLANIRKEN, Allah’ın adını anın, YAN ÜSTÜ YIKILIP CAN VERİNCE hem kendiniz ETİNDEN YİYİN, hem de fakirliğini gizleyen ve gizlemeyip dilenen FAKİRLERE YEDİRİN … “ Görüyorsunuz ya; kendisi HAYIRLI ve BEREKETLİ ve ETİ-Sütü gıda olan ve (bir çok Müslümanın inanıp uyguladığına göre) SİDİĞİ bile ŞİFA olan çok MÜBAREK bi hayvandır. (“Devenin BEVİLLERİNDE, sütlerinde mide ağrıları için ŞİFA vardır” Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhânevî, Râmûz’ül Ehâdis) Şimdi de El-Hac Sûresi 27 ve 28. âyetine bakalım: “Nâs’ı (insanları) HAC etmeye çağır ki, PİYADE olarak, zayıf DEVELER üzerinde bulunarak sana gelsinler. O zayıf DEVELER her UZAK yoldan GELİRLER. Ta ki kendileri için TİCARET, mağfiret, ibâdet gibi bir takım menfaatler elde etsinler … “ Kâinat var olduğu müddetçe geçerli olan ve bir harfi bile DEĞİŞTİRİLEMEYEN ve olduğu gibi TATBİK edilmesi MECBURÎ olan Kur’an, ZAYIF DEVE veya PİYADE (yaya) olarak gelinmesini emrettiği HACC’a,niçin MOTORLU vasıtalarla veya TAYYARELERLE gidilmektedir ? Ve niçin “KÂFİR” Alamanların MERCEDESİNDE gezilir de DEVEYE binilmez ? Bu hareketler, Kur’an’a MUHALEFET etmek manâsına gelmez mi ? Ne dersiniz, gelir mi gelmez mi ?
YAZARIN DİĞER YAZILARI