?>

DÖRT GÜN VE YOKSULUN DURUMU

Abdullah Yeniekinci

5 yıl önce

Vara vara vardım ol kara taşa

Hasret ettin beni kavim kardaşa

Sebep ne gözden akan kanlı yaşa

Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

Nice sultanları tahttan indirdi

Nicesinin gül benzini soldurdu

Nicelerin gelmez yola gönderdi

Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

Karacaoğlan der ki kondum göçülmez

Acıdır ecel şerbeti içilmez

Üç derdim var birbirinden seçilmez

Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

 

Evet, asırlar önce Karacaoğlan’ın haykırdığı gibi;

Zordur muhtaçlık,

Zordur yokluk ve yoksulluk.

Yaşamayan bilemez,

O havayı koklamayan bilemez.

Hani bir söz vardır yoksulluk insanı genç yaşta olgunlaştırır diye.

Hayatın bütün sorumluluğunu hücrelerinin her köşesine kadar hisseden fakir kardeşim.

Zordur senin hayat mücadelen,

Zordur senin ekmek kavgan,

Ne derdini birilerine anlatabilirsin,

Nede seni kimse anlar,

Kâh bir lokma ekmek için nasırlı ellerinle kazma kürek sallarsın,

Kâh inşaatlarda sırtında tuğla taşırsın,

Kâh fabrika köşelerinde baronların sömürüsüne maruz kalırsın,

Kâh kendini biran ada kapı dışında bulursun.

Evet, içinde yaşadığımız şu zaman diliminde.

Zordur gerçekten muhtaç olma. Malumunuz 23 Nisandan başlamak üzere dört gün yine virüs tedbirleri nedeniyle eve kapanın talimatı çıktı.

Bu güzel ve olumlu bir gelişme.

Ancak!

Yine bizim dediklerimizi,

Anlatmak istediklerimizi, tam manasıyla anlamadı devlet büyüklerimiz.

Biz dışarı çıkma yasağı olsun derken, sosyal devlet anlayışı gereği tedbirler alındıktan sonra bu yapılsın dedik.

Geliri olanlar,

Ekonomisi iyi olanlar, bu durumdan etkilenmez elbette,

Dört gün değil, on dört gün de olsa, sorun teşkil etmez belki onlar için.

Ama gariban insan, bir gün çalışmadığı zaman, ne evine bir parça ekmek götüren olur,

Ne de kapısını çalan.

Rahmetli babam hep şu sözü söylerdi: “Oğlum fakirin yüzü soğuk olur,

Var evi varlık evi, yok evi verem evi” diye.

Bunu, fakirliğin en uç noktasına kadar yaşamış bir ailenin ferdi olarak söylüyorum.

Ve sayın devlet büyüklerimize buradan bir kez daha çağrı yapıyorum!

Gelin hiç olmazsa şu dört günlük eve çıkma yasağında, gariban ailelerin temel gıdalarını, elektrik, su, doğalgaz vb gibi ihtiyaçlarını karşılayalım.

Bu hem milli  ve dini görev,

Hem sosyal devlet anlayışı gereği olması gereken bir durum,

Yoksulu doyurmak yardım elini uzatmak.

Bakın, önümüz ramazan;

Müslüman âleminin en mukaddes ayı,

Rahmet ayı diye nitelendirilen bir ay,

Hadi gelin bir erdemlilik gösterin;

Yürütme kurulunun başı hükümet olarak;

Yoksul ailelere,

İşini kaybeden ailelere, en azından şu günlerde bir güzellik yapalım.

Yani dışarı çıkma yasağı getirmekle ne kadar olumlu bir adım attı iseniz,

Bu dört günlük süreçte yoksulların temel ihtiyaçlarını karşılamak da, bir o kadar güzel bir adım olacak.

Zaten şu günlerde bütün kesim perişan,

Sanayicisi de, 

Esnafı da,

Kentlisi de,

Köylüsü de.

Gelin bağış kampanyasından topladığınız yardımların bir kısmını dört günlük süreç zarfında; işsiz, yoksul ve gariban aileler için dağıtalım.

Bakın! İngiltere’ye,

İtalya’ya,

Fransa’ya,

Diğer Avrupa ülkelerine,

Yani milli gelirleri, ortalama 30 bin doların üzerinde olan, Avrupa ülkelerine yardım yapıyoruz diyerek övüne övüne ekranlarda nara atıyorsunuz.

Sizin yoksulunuz,

Sizin fakiriniz,

Sizin garibanınız,

Sizin insanınız,

Avrupalıdan daha mı değersiz,

Onlardan daha mı iyi ekonomik durumu?

Soruyorum sizlere Allah aşkına,

Yardıma ihtiyacı olan vatandaşların dururken,

Ekonomik bakımdan seni ikiye, üçe, beşe katlayacak bir güce sahip ülkelere yardım yapmak, Hangi akla,

Hangi mantığa

Ve hangi izana sığar.

Aklı eren,

Aklı yeten

Veya idrak eden varsa bu konuya bir açıklık getirirse biz gariban kardeşleriniz de aydınlanmış oluruz.

Diğer bir husus iktidara göre muhalefet olarak addedilen büyükşehir belediyeleri;

İstanbul,

Ankara,

İzmir ve diğer büyükşehir belediyelerinin yoksul insanlar için topladıkları bağışlara el konulması olayı.

İktidar kanadı mensupları ekranlarına çıkarak;

Neymiş efendim bunlar şov yapıyormuş,

Devlet içinde devlet olmazmış,

Bunlar paralel yapıya hizmet ediyormuş,

Bu ve bunun gibi çirkin itham ve isnatlarla belediyelerin yoksullara yardım götürmesini engellemeye çalışıyorlar.

Oysaki iktidarın elinde olan,

Örneğin;

Kayseri Büyükşehir belediyesi yardım yaparken gıkınız çıkmayacak ve bunların adı yoksula hizmet veriyor koyacaksınız,

Diğer yandan muhalefet belediyelerine gelince;

Ayrımcı, paralel vb gibi suçlamalarla zan altında bırakacaksınız öyle mi?

Etmeyin, eylemeyin komik duruma düşürüyorsunuz kendinizi.

Acaba bu engellemeler korkunun bir işareti mi?

Önümüzdeki yapılacak ilk seçimlerde koltukları kaybetme korkusunun bir emaresi mi?

Sözün özü, gelin bu sesimize kulak verin ve muhtaç olan insanlarımıza el uzatın;

En azından dört günlük bu süreçte yapın bunu.

Kısır iç çekişmeleri bir kenara bırakalım ve gerçekten feryat eden muhtaç insanlarımıza el uzatalım şu mübarek ramazan ayı arifesinde.

YAZARIN DİĞER YAZILARI