Bizim fakülte (İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi), maşallah, çok mümbit bir tarla gibidir. Çok değerli ilim erbabı hocaların rahle-i tedrisinden geçen pek çok ehl-i kelam ve ehl-i kalem yetişmiştir. Hepsini saymaya bu sütunun hacmi elvermez. Benim okuduğum devrede muhtelif vesilelerle tanıştığımız, birlikte aynı sıraları paylaştığımız, muhtelif ilim ve irfan meclislerinde yan yana bulunup sohbet ettiğimiz arkadaşlarımın çalışmalarını gördükçe müferrah olmuş, eserleriyle iftihar etmişimdir. İşte fakülteden ehl-i kelam ve kalem arkadaşlarım: Metin Ataman, Mustafa Kaplan, İsa Kocakaplan, İskender Pala, Mehmet Ali Bulut, Mehmet Nuri Yardım, Ali Erkan Kavaklı, Dursun Gürlek, Nurettin Taşkesen, Ahmet Tezcan ve merhum İlhan Öztin… Hepsiyle ayrı ayrı hatıralarımız var. Bu değerli dostların isimlerini yâd etmeme, Mehmet Nuri Yardım kardeşim vesile oldu. Son yazdığı üç değerli eseri imzalayıp göndermiş sağ olsun. Alır almaz, başucuma koydum ve okumaya başladım.
Mehmet Nuri Yardım kardeşim, hem ehl-i kelamdır, hem ehl-i kalemdir, hem organizatördür, hem tek başına bir kültür elçisi gibidir. Elhasıl, hezarfendir.
Onlarca değerli eseri bulunan arkadaşımın bu son eserlerinden kısaca bahsetmek isterim.
KELAM VE KALEM: Bu eserde 30 değerli sima ile yapılan röportajlar yer almakta. Yardım’ın konuştuğu ve kitabına aldığı bu simaların çoğunu yakinen tanıyorum. Prof. Dr. Abdullah Uçman, Prof. Dr. Abdulkadir Karahan, Ali Haydar Haksal, Prof. Dr. İskender Pala, Prof. Dr. Mertol Tulum, Mustafa Miyasoğlu, Mustafa Ruhi Şirin, Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya, Prof. Dr. Ömer Faruk Akün, Prof. Dr. Yekta Saraç… İşte bu bakımdan kitabı okumaya başlarken ilk önce bu tanıdık simalar neler anlatmış, onu merak edip okudum, sonra kitaptaki diğer röportajlara baktım. Bu gibi röportajlar ve bu röportajların kitaplaşması çok mühim. Kültür binamızın mükemmel işlenmiş taşları gibi. İşte “hars sarayı” bu gibi taşlarla örülüyor.
İSTİKLAL MARŞI’NIN BÜLBÜLÜ MEHMET ÂKİF ERSOY: Mehmet Nuri Yardım kardeşim bu eseri 11 bölümde işlemiş. İşte bölüm başlıkları: Hayatı, Sanatı, Fikirleri; İstiklal Marşı; Mehmet Âkif’in Eserleri, Mehmet Âkif’in Eserlerinden Seçmeler; Mehmet Âkif’in Mizah Dünyası ve Nükteleri; Mehmet Âkif Hakkında Yazılanlar; Hakkında Yazılan Bazı Eserler; Mehmet Âkif’e Dair Yazılmış Eserlerden; Mehmet Âkif Kronolojisi; Mehmet Âkif, İstiklal Marşı ve Safahat Hakkında Yazılmış Eserler; Mehmet Âkif Hakkında Faaliyetler…
Mehmet Âkif, bu ülkenin çok değerli bir sîması. Onu İstiklâl Marşı’ndan dolayı zaten herkes tanıyor. Safahat’ını ise yüz binler okumuştur. Ancak Âkif’imiz bu eserlerden ibaret değil. O millî mücadelenin isimsiz kahramanlarından. İstiklâl Marşı’nı yazdığı ve marşın TBMM’de kabul edildiği sırada sırtına giyecek paltosu bile yoktu. Ancak o TBMM’nin takdir ettiği mükâfat parayı kabul etmemiş, orduya bağışlamıştır. Tek parti rejimini kuranların bu ülkenin temel değerlerini değiştirmeye yönelik hareketlerini görünce, onlarla baş edemeyeceğini görerek, tahammül edemediği manzaraları görmemek için çok sevdiği vatanından ayrılmış ve bir müddet Mısır’da yaşamıştır. Hasta olup yurda dönmüş. Çok sevdiği vatanında son nefesini vermek istemiştir. Devrin ileri gelen simaları, gençliğin onun cenazesine sahip çıkıp cenaze namazını kıldıktan sonra eller üzerinde Edirnekapı Mezarlığı’na kadar taşınmasına tahammül edememişlerdir. Bu mazlum büyüğümüzü tanımak büyük bahtiyarlık.
TEBESSÜM HAKKIMIZ: Yahu Mehmet Nuri Yardım kardeşim, bu kadar isme ait, bu bir tomar nükte demetini nereden buldun?.. Müminin bir vasfı da beşüş çehreli, yani “güleç yüzlü” olmasıdır. Ancak nicedir insanlarımıza bir hâl oldu. Suratlardan düşen bin parça. Oysa tebessüm bizim hakkımız. Tebessümü unutanlara bu değerli eseri tavsiye ederim.
Bu üç değerli eseri de Akıl Fikir Yayınları neşretmiş. Mehmet Nuri Yardım gibi değerlere sahip çıktıkları için kendilerine hem teşekkür hem tebrik ederim.