Hayatınızda bazı insanlar vardır, sanırsınız ki onların hiç sorunu olmaz! Onlar hep başkalarının sorunlarını çözerler. En iyi problem çözücü onlardır.Çünkü, hayatınıza “problem çözücü” olarak girmişlerdir, öyle kalırlar; Aşık mı oldun hadi Erhan abiye! Aşık olamıyor musun Erhan abi var. Dersten mi kaldın, dersten mi kaçtın, evden mi atıldın, paran mı kalmadı, aç mısın, okuldan da mı atılacaksın, tost mu yiyeceksin, sigaran mı bitti, otobüs bileti mi lazım, istatistik mi çalışacaksın, sinemaya mı gideceksin, sarhoş mu olmak istiyorsun seni sırtında taşır.... sorunlar uzar gider. Erhan abi oradadır!Erhan, sevgili Erhan bazımızdan yaşı küçük bazımızdan yaşı büyük hepimizin abisi. Dostumuz, arkadaşımız, kardeşimiz.Okuldan mezun olurken, iş ararken, askere giderken, askerden gelirken, canı sıkkınken, sevinçliyken yanı başında bir dost. Hani “belediye bakmaz”, Erhan abi bakar o biçim yani.Ülkemiz 12 Eylül’ün karanlığındayken, 80’li yıllarımızın labirentini birlikte yürüdük. Ondokuzumuzdan yirmimize girerken birlikte aydınlattık önümüzü, birlikte büyüttük unutlarımızı; ”Güneş topladık”, ”Memik oğlanı söyledik”, ”Samsun asfaltında otomobilleri” seyrettik, Abidin paşanın yokuşunu tırmandık. Etlikten, Lalegülden, Çinçinden, Aydınlıkevlerden Kızılay'a dolmuşlarda, otobüslerde, yaya olarak 80’lerin Ankarasından birlikte geldik bugünlere.Hayatımızda bazı insanlar vardır, sanki onların hiç sorunu olmazmış gibi düşünürüz. Oysa öyle değil işte!Dün akşam Erhan abi aradı, ben de seni gün içinde arayacaktım diye açtım telefonu. Haberleri izliyormuş ben gelmişim aklına. Konuşuyoruz, sesinde bir tuhaflık! Siz iyisiniz değil mi diye sordum, hastane odasında olduğunu söyledi, Lale refakatçim yanımda dedi. Kalbinde bir problem varmış önümüzdeki günlerde ameliyat olacak.Hangimizin kalbinde bir problem yok ki Erhan abi?Bir yolculuk geldi aklıma: Feramis ile Ankara Antalya otobüsüne bindik. Burdur Bucak’ta iş bulup çalışan Erhan ile Lale’nin evine gidiyoruz, çocukları yeni doğmuş, Nazım. evde bir bayram havası...Ah be Erhan abi, ne kalptir bilirim seninkini, hani Nazım diyor ya: ”yürek değil çarıkmış bu manda gönünden teper paralanmaz taşlı yolları”.Dostum, kardeşim, arkadaşım Erhan, geçmiş olsun. O kalbi bilirim hastaneden çıkacak evinizin balkonunda “Mamak türküsünü” söyleyeceğiz:
”güneş altında tutsaklargeçen sonbahara bakıyorlarşirin mi şirin gece kondu evlerisamsun asvaltında otomobillerne güzeldır yollarda olmak şimdi...”
Eğer Lale izin verirse bir de Ahmet Kaya'dan söyleyelim, şu ders çalışırken hayaller kurduğumuz türkülerden olsun:
”Düşlerimle sınırsızDiretmişliğimle gençŞaşkınlığımla çocuk devrederken sırdaşımaUsulca açılıverdi yanağımda tomurcuk”.
Olur ya çakırkeyf olursak devrim bile yaparız, deviririz bütün çürümüşlüklerini ülkemizin.
Yani Sevgili Erhan abi, kalbimiz seninle, bugünler geçecek sosyolojimizi ve hatta psikolojimizi konuşacağız seninle.Sizin de yok mudur, çevrenizde: Sanırsınız ki onların hiç sorunları olmaz. Oysa insanız işte, sorunsuz olur muyuz?İçimizde biriktirdiklerimiz gün gelir dışa vurur.Yeter ki sağlık olsun; Onca yürünen yol, geride bırakılmış gün, kurulmuş hayal, söylenilmiş türkü, banılmış sucuklu yumurta, yapılmış seçim, çalışılmış ders, olunmuş arkadaş, içilmiş mey, oynanmış üç beş sekiz, konuşulmuş kelime...Daha çok yürünecek yolumuz var Erhan abi.Yeter ki sağlık olsun, geçmiş olsun.