?>

Esad rejimi sonrası senaryo: Türkiye nerede durmalı?

Nermin Seçkin

1 gün önce

Suriye’de 2011’den bu yana süregelen iç savaş, yalnızca bölgeyi değil, küresel dengeleri de sarsan bir süreç oldu. Esad rejiminin devrilmesi ihtimali, Suriye’yi daha karmaşık bir geleceğe sürükleyebilir. Suriye’de 2011’den bu yana süregelen iç savaş, yalnızca bölgeyi değil, küresel dengeleri de sarsan bir süreç oldu. Esad rejiminin devrilmesi ihtimali, Suriye’yi daha karmaşık bir geleceğe sürükleyebilir. Ancak bu senaryonun en büyük sorusu şu: Türkiye, bu oyunda nerede duracak? Daha da önemlisi, Amerika ve İsrail gibi aktörlerin çıkarları bu savaşı nasıl şekillendiriyor? Güç Boşluğu ve Tehlikeler: Esad rejiminin devrilmesi durumunda Suriye’de bir otorite boşluğu ortaya çıkacak. Bu boşluk, sadece ülke içinde yeni çatışmalara yol açmakla kalmayacak; aynı zamanda sınır komşusu olarak Türkiye’yi de derinden etkileyecek. Radikal grupların güçlenmesi, Suriye’nin coğrafi olarak bölünmesi ve PYD/YPG gibi unsurların bağımsızlık hamleleri, Türkiye açısından ciddi tehditler barındırıyor. Türkiye, bugüne kadar Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmayı ilkesel bir duruş olarak benimsemiştir. Ancak Esad sonrası dönemde sınırın hemen ötesinde kurulacak bir Kürt devleti ihtimali, “kırmızı çizgi” olarak değerlendiriliyor. Bu bağlamda, Türkiye’nin ulusal güvenliğini koruma noktasında yalnızca diplomasiye değil, gerektiğinde askeri müdahalelere de başvurması muhtemeldir. Amerika ve İsrail Ne Hedefliyor? Esad rejiminin yıkılması, Amerika için bir fırsat kapısı olabilir. Suriye’de İran ve Rusya’nın etkisini azaltmayı hedefleyen ABD, PYD/YPG gibi örgütlerle kurduğu vekâlet ilişkilerini genişleterek bölgede kontrol sağlamayı hedefliyor. Bunun yanında, enerji kaynaklarının ve ticaret yollarının denetimi de ABD’nin çıkarlarının bir parçası. İsrail açısından mesele daha farklı bir boyutta seyrediyor. İran destekli milislerin Suriye’den tamamen çıkarılması, İsrail’in güvenlik stratejisinin temelini oluşturuyor. Esad rejiminin yıkılması bu anlamda bir fırsat olarak görülse de radikal grupların güçlenmesi riski İsrail için de ciddi bir tehdit. Ayrıca, Golan Tepeleri üzerindeki kontrolünü daha da güçlendirmek, İsrail’in uzun vadeli hedefleri arasında yer alıyor. Türkiye’nin Stratejik Pozisyonu Bu denklemde Türkiye’nin hem avantajları hem de sorumlulukları bulunuyor. Sınır güvenliği, Türkiye’nin birinci önceliği olmaya devam edecek. Özellikle olası bir göç dalgasını önlemek için güvenli bölgeler oluşturulması hayati önem taşıyor. Bunun yanı sıra, Türkiye’nin uluslararası aktörlerle dengeli bir diplomasi yürütmesi gerekiyor. Ancak mesele yalnızca güvenlik değil. Suriye’nin yeniden inşa sürecinde Türkiye’nin aktif rol alması, bölgedeki nüfuzunu artırabilir. Hem ekonomik hem de insani açıdan Suriye’nin geleceğinde söz sahibi olmak, Türkiye’nin çıkarlarıyla örtüşüyor. Sonuç:  Dengede Kalmak Şart Esad rejiminin devrilmesi, bölgedeki tüm taşları yerinden oynatabilir. Türkiye’nin bu süreçte dikkat etmesi gereken en önemli husus, ulusal güvenlik ve stratejik çıkarlar arasında hassas bir denge kurmaktır. Amerika ve İsrail gibi aktörlerin çıkarlarına rağmen, Türkiye, kendi özgün pozisyonunu güçlendirmelidir. Büyük güçlerin çıkarları arasında sıkışmamak, Türkiye’nin bağımsız politikalarını kararlılıkla sürdürmesine bağlıdır. Tarih bize bir kez daha gösteriyor ki coğrafya kaderdir; ama aynı zamanda bu kaderi yönetmek de bizim elimizdedir. 
YAZARIN DİĞER YAZILARI