Size öğrettikleri ‘şeyler’ bakımından sizin için kıymetlidirler. Bir kelime de öğretmiş olabilirler bir ders de! Dolayısıyla onların karşısında hep bir öğrenci gibi hissedersiniz kendinizi hep bir vefa duyarsınız. Sanırsınız ki onların hiç sorunları olmaz hep bir şeyler öğretmek için vardırlar.Eski Öğretmenlerimiz!Eski ama hep aklımızın ve gönlümüzün bir köşesinde olan öğretmenlerimiz.Bazan bir köşe başında karşılaşırsınız, bazan siz onu ararsınız bazan o sizi!Fen bilgisini, sosyal bilgisini, beden eğitimini, hayat bilgisini, sofra kurmayı, yıldızlara bakmayı, hayale dalmayı... Onlar öğretmişlerdir.Neticede bir şey de öğretseler çok şey de öğretseler, gönlünüzde öğretmenlik mertebesine erişmişlerdir.“Her yanlış bir nakış” derdi bir öğretmenim, ”Yanlış yapmaktan korkma” derdi bir başkası, ”yürü üstüne üstüne” derdi diğeri, ”Olsun. Gene dene ,gene yenil! Daha iyi yenil.” derdi bir diğeri, ”iki kere ikinin dört etmediğini” öğretmişti en aykırısı.İşte o öğretmenlerimden birisi aradı. Adını telefonumda görünce uzun bir konuşma olacak diye düşünerek açtım. Kısacık konuştu: ”Buluşabilir miyiz, yüz yüze görüşmemiz gerek”dedi. Sesinden bir sorunu olduğu belliydi!Buluştuk:Mesleki bilgime ihtiyacı olduğunu söyleyerek başladı söze; Tarladan girdi çiçek böcek ağaçtan dolaştı insana getirdi sözü! Anlattı, anlattı, anlattı! Nasıl konuşacağımı neleri anlatacağımı anlattı...
Parmak kaldırdım, masum bir öğrenci edası ile “Öğretmenim söz alabilir miyim” dedim. Bekle anlatıyorum dedi. Israrla parmağımı salladım söz almak istiyorum diye ‘bağırdım’. Arka sıradan söz isteyen bir öğrenci gibi. O da arka sırada oturan öğrenciye söz vermek istemez bir tavırla nihayet sözü bana bıraktı.Dedim ki, aykırı şeyler söyleyeceğim beni sınıftan atamazsın. Çünkü bir sınıfın içinde değil, hayatın içindeyiz. Senin benim mesleki bilgime değil farklı bir bakış açısına ihtiyacın var. Gel bir de benim bakış açımla değerlendirelim sorun dediğin şeyi!Sevgili öğretmenim, hepimizin dinlenmeye ihtiyacı var. Ve aynı zamanda dinlemeye.Herkesin haklı olduğu bir yerde haksızı bulamazsın! Sen de haklısın ama öbürü de haklı dedim. Aranızda bir anlaşmazlık yok, aranızda birbirinizi anlamamazlığınız var dedim.Beni dinledi, sen nereden biliyorsun bütün bunları demez mi?Ah öğretmenim! Bazan her şeyi kendinin öğrettiğini sanıyor. Hal bu ki en iyi öğretici hayattır. Ve hayatın verdiği “derslerin” bedelini anlatacak kelimeler henüz yoktur. Alnımızdaki derin izlerde ve kalbimizdeki sessizlikte saklanan ne kelimeler vardır. Onları dile getirmek kolay değildir.Yani sevgili öğretmenim senin benim mesleki bilgime ihtiyacın yokmuş, başka bir bakış açısına ihtiyacın varmış.Ortada bir “kötülük planı” yok ise sorunu çözmek için hayata baktığın pencereyi biraz daha aralamak yeterli olabiliyor.Her öğretmen bir öğrencidir, her öğrenci de bir öğretmen esasında. Hayat devam ettikçe umut vardır. Ve hayat devam etmektedir. Sorunun bir parçası olacağına, çözümün bir parçası olmak en iyisidir.Hayat işte! En etkili öğretmen, hiç olmadık zamanda hiç bilmediğin konularda bile seni sınava çağırır; Pusulasız, kağıtsız, kalemsiz.