Gerçek memleket sevdalısını görünce, eşkiya bile vatansever olur.
Gerçek yaşanmış hikayeden ispatlayalım mı?
*********
Fethi ALGON
Devlet, gemi inşa mühendisi Fethi Algon'u 1946’da Tatvan'a yollar.
Kocaman bir iç deniz ve üzerinde hiç deniz taşımacılığı yok.
Fethi Algon eşini ve iki oğlunu yanına alır,
Kurtalan Ekpresi ile önce Siirt Kurtalan'a, oradan da 8 saat (122 km) süren bir yolculukla Tatvan'a varır.
Oraya gittiklerinde Tatvan'da manzara şudur;
Yol yok,
Okul yok,
Elektrik yok,
Su şebekesi yok,
Türkçe bilen yok,
Bakkal bile yok!
Yok yok yok yok...
Fethi Algon önce tersaneyi kurar ve Van Gölü üzerinde yolcu taşımacılığı yapacak gemilerin, kosterlerin, römorkörlerin üretimiyle eş zamanlı olarak Gevaş, Ahlat, Erciş ve Van iskelelerinin yapımına başlar.
1950’de Van Gölü üzerinde yolcu taşımacılığı başlamıştır bile.
Siirt Kurtalan'a gelenler karayolu ile önce Tatvan'a, oradan da feribotla göl çevresindeki ilçelere giderler.
Fethi Algon bakar ki herkes feribot saatlerini yakalayamıyor, Denizcilik Bankası'na
"Buraya otel lazım" der.
Bunun üzerine yolcular gemi beklerken rezil olmasınlar diye Doğu Anadolu'nun ilk ve tek dört yıldızlı oteli Tatvan'a inşa edilir. İstanbul'dan ve Yalova'dan şefler, otel müdürleri getirilir personelinin eğitimi için.
Otelin adı "Denizcilik Bankası Oteli"dir.
Bu arada tersane arazisi bir kampüs haline getirilir.
1950'li senelerde Van Gölü'nde yelken yarışları yapılır.
Çevre illerden sayısız insan yelkenlileri izlemeye gelir.
Fethi Algon'a devletin gönderdiği paralar Diyarbakır üzerinden gelir çünkü en yakın Ziraat Bankası oradadır.
"Mecido" isimli bir eşkiya yolda parayı getirenleri soyar ve bütün paraları alır. Jandarma bile Mecido'ya bulaşmak istemez. Fethi Algon, Mecido'ya haber salar,
"Gelsin görsün beni" diye.
Mecido bir eşkiyadır, ama devletin adamı çağırmıştır sonuçta.
Kalkar gider.
Fethi mühendis derdini sorar.
Mecido: “Adam vurdum, eşkiyayım diye kimse bana iş vermez, ne yapayım?" der.
Fethi Algon, 1.90 boyundaki bu dev adama Tatvan tersane Kampüsü'nde bekçilik işi verir. Mecido eşkiyalığı bırakır.
Karda tipide çoluk çocuğu okula götürmek dahil her işe canla başla koşar.
Tersanenin has adamı olur.
Tatvan'da okul yoktur,
Mühendis Fethi Algon'un oğulları okula başlayacak olunca valiye çıkıp, okul konusunu dile getirir.
Sene 1948'dir ve Vali "Yok öyle bir para bizde. Okulu yapın, biz öğretmeni atayalım" der.
Fethi Algon bulur buluşturur, tersane kampüsünde bir odada, 25 öğrencinin eğitim alacağı bir derslik kurar.
Valiye haber salar, "Atayın öğretmeni!"
Böylelikle Tatvan'ın ilk okulu açılır.
Öğrenci sayısı 25'dir. 23'ü Türkçeyi ilk defa okulda duyar.
Fethi Algon ve ailesi 1959 senesine kadar Tatvan'da kalır.
Bugün bile Bitlis il merkezinin önünde anılmasını sağlayan altyapıyı gerçekleştirir
Tatvan'da.
Sonra geldiği yer olan İstanbul'a döner.
Bozulan Türkçeleri nedeniyle çocukların lakabı artık "kıro"dur.
İstanbul'da.
Oğlanlardan küçük olanı Atilla, yıllar sonra Denizcilik Bankası'nda müfettiş olur.
1970'lerde Tatvan'da denetleme vardır ve gönüllü olur.
Yine Kurtalan Ekspresi ile Tatvan’a varır.
3-4 günlüğüne Tatvan'da babası zamanında açılan Denizcilik Bankası oteline yerleşir.
Resepsiyonda dev gibi ama beli bükülmüş bir adam vardır.
Tam o esnada birileri ile kavga etmektedir.
Üstü başı perişandır.
Atilla zar zor tanır adamı.
Babasının eşkiyalığı bıraktırıp işe aldığı Mecido'dur.
Sarılırlar, ağlaşırlar, dertleşirler.
Babası gittikten sonra onun yerine gelen yöneticiler
"Mecido eşkiyadır, adam vurmuştur, katildir" diye kovmuşlardır onu tersaneden.
Oğlunun açtığı bakkal dükkanı geliri ile kıt kanaat geçinmektedir, Tatvan'da.
Fethi Algon'un torunu Burcu Algon bugün Azerbaycan yelken milli takımının koçudur.
Cumhuriyet'in yarattığı katma değer bugün Fethi Algon gibi vatanseverlerin sayesinde Cumhuriyet'in sınırlarını aşmıştır.
Düşünebiliyor musunuz, o zamanın bürokratları gibi eşkiyası bile kaliteliymiş bu ülkenin...
******
Bu gerçek yaşanmış hikayeyi alıntılamamızın sebebi, siz nasıl olursanız, karşınızdaki insanlarda, size karşı öyle olurlar ve
milli olmak, milli davranmanın her zaman doğru yol olduğunu anlatabilmekti.
Anlatıp, anlatamadığımızı sizler yaşamınızdaki duruşunuzla göstermiş olacaksınız...
Sağlıcakla Kal Yüce Türk Milleti'm.