?>

EYLÜL BİTMEDEN!

Karaca Bozgeyik

5 yıl önce

Eylül en güzel buluşmadır, kendinle. Soruları sen sorarsın, cevapları sen verirsin. Önce suların soğukluğu, sonra havanın serinliği hissedilir. Yaprakların yeşili solgunlaşır. Çocuklar sokaklardan, parklardan, oyun alanlarından ‘çekilirler’. Eylül, artık gelmiştir.

Okullar açılmıştır, yeni test kitapları basılmıştır. Sınavlara tabii olacak çocuklar, yalnızlaştırılmaya başlanılır. Müfredata ‘yeni filozofların’ (Mahmut Tuncer gibi) sözleri eklenmiştir: ”Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür. Halay ise her yere.” Eylül eylül olalı böylesine yozlaştırılmamıştır.

Oysa en büyük sınav hayattır, ne yazık ki o sınavın soruları hiç bir test kitabına eklenmez. Bir çırpıda yapılan sınavlarla hayatların akışına ‘bendler’ yapılır. Bir de bakmışsın ki sınav kağıtları toplanıyor. Hiç bir şey yazılamamış o kadar çok hayat vardır ki, cevap bekleyen o kadar soru?

Neyse yazıyı dağıtmadan konumuza dönelim. Konumuz Eylül bitmeden, Eylül’le ilgili bir yazı yazmak. Bugün Eylül’ün yarısını bitiriyoruz.

Ne zaman Eylül gelse o anekdot gelir aklıma: Eylüldü. Gittiği şehirde yoluna çıkan ilk ağaçtı Çınar. Çınarın bir yaprağında sonbaharın izleri belirginleşmişti. Ne geçmiş, ne gelecek kaygısı umutla sıçramış okşar gibi dokunmuştu Çınar’ın yaprağına...

”Üzülme, şimdi düşeceksin ya dalından yeni yapraklar filizlenecektir, düştüğün daldan” demişti. Ama bu sözleri yaprağa mı kendine mi söylemişti.”

O Çınar yaprağını düşündü; kaç Eylül geçti, kaç rüzgar esti, kaç yaprak düştü dalından.

İnsanlar da ağaçlar gibidir. Dökülmesi gerekenleri dökmelidir.

Her Eylül’de dökülmesi gereken kötücül duyguları döküp yerine umutları vicdanı, dayanışmayı, sevgiyi, güveni, anlayışı kuşanmak gerekiyor.

Yeniden her Eylül, tekrar tekrar bunu yapmak gerekiyor. Eylül bitmeden, umudumuzu sıcak tutalım. Kış geliyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI