?>

Facebook ulemâsı

Burhan Bozgeyik

6 yıl önce

Köroğlu’na atfedilen bir söz var; “Tüfek îcat oldu, mertlik bozuldu” diye. Tıpkı bunun gibi, “Sosyal medya îcad oldu, okuma öldü, ilme, âlime hürmet kayboldu.”

Eskiden “beşik ulemâsı” diye bir tâbir vardı. Hak etmediği halde, torpille “müderris” ünvânı alanlar için, ya da ulemâ sınıfından kişilerin erkek çocukları için kullanılırdı. Şimdi onun yerini “Facebook ulemâsı” tâbiri aldı. Çoğu kimse Facebook’ta, ya da diğer sosyal medyada bir hesap açtı mı kendini allâme-i cihan zannediyor. Daha kelimelerin doğru yazılışını bilmiyor, cümle kuramıyor, hiç kitap okumuyor, ama her hususta ahkâm kesiyor. Kendisini biliyor zannettiği için de hiç kimseye sorma ihtiyacını hissetmiyor. Hani bir söz var; “Bilirsin ki bilmezsin, bir bilene sormazsın, bilirsin ki sorarsan, bilirler ki bilmezsin!” diye. Bilmediğini bilmek, bir fazilettir. Bu durumda olan kimse haddini bilir. Bilmediğini bilmemek ise cehl-i mürekkeptir. Böylelerine laf anlatmak ise imkânsızdır. İşte bu sosyal medya bir kısım insanlarımızı bu şekilde cehl-i mürekkep yapmış, câhilliğe mahkûm etmiştir.

 

“Sosyal medya” deyince biraz durup düşüneceksin. Bunların “ağababası” kim? Ecnebiler… Yani gayr-i Müslimler. Bunların ne mal olduğunu çok iyi biliriz. Bunlar insana meccânen, yani parasız bir yudum su bile vermez. Hal böyle iken neden bu kadar sosyal medya hesaplarını bedava kullandırıyorlar?

Eskiden bir ülke hakkında sosyal araştırma yaptırmak için sahaya binlerce ajan sürerlerdi. Tıpkı 1968’den sonra ve daha önceleri ülkemize gelenler gibi. Bunlar Doğu ve Güneydoğu’da ücrâ köylere kadar gider, halkın nabzını tutarlardı. Bir de bizim yurt dışına okumaya giden talebeler onlar için bulunmaz bir kaynaktı. Onların hazırladıkları mastır, doktora, doçentlik tezleri kendileri için eşsiz bir done idi. Hedef ülke için projelerini, planlarını bunlara göre geliştirirlerdi. Şimdi bu kadar gayret sarf etmelerine gerek yok. Facebook, Whatsapp, Twitter, İnstagram ve daha onlarca sosyal medya hesapları ellerinin altında. “Deneklerin” duyguları, düşünceleri, inanç yapıları, zevkleri, kızdıkları hususlar, siyâsî düşünceleri, ailevî durumları, hastalıkları, elhasıl her şeyleri bir tıkla ellerinin altında. Bizim beşik ulemaları da döktürdükçe döktürüyor.

Bizde hayalî vaatler bol. Yahu ilk önce şu internet işine el atın. İnternetin ve sosyal medya hesaplarının yerlisini, millîsini yapın. Bizim insanlarımızı bâri bizim kurumlarımız kontrol etsin! İnsanlarımızı ecnebiler değil, onlar merak etsin! Bizim insanlarımızın sosyal hayatları “efrâdını câmi, ağyârını mâni” olsun. Ecnebiler bizi bu kadar kolay çözemesinler!

Bilhassa son 15 senede fena çözüldük. Bilhassa sosyal sahada âdeta bizi lime lime doğradılar. Ailelerde huzur kalmadı. Boşanmalar korkunç bir nispette arttı. Bunların sosyal medya ile ne ilgisi var? Diyeceksiniz. Siz ilgisiz olduğunu zannedin. Avrupa’nın mösyöleri, madamları, o kadar “dayatmaları” nerelerinden uyduruyorlar? Yok idam cezasını kaldıracaksınız, yok zinayı serbest bırakacaksınız, yok kadın kadına, erkek erkeğe evliliği serbest bırakacaksınız, yok eğitimde cinsiyet eşitliği sağlayacaksınız, yok marketlerde poşetlerden para alacaksınız… Ebenin körü… Bütün bu akla ziyan tekliflerin bir ucu gidip işte bu sosyal medya üzerinden yapılan tahlillere, değerlendirmelere dayanıyor.

Adamlar işi biliyor. Bizi güldüre güldüre öldürüyorlar. Şu Whatsapp çıktı çıkalı insanlar birbirleriyle telefonda konuşmayı unuttu. Akıllı telefon îcat oldu olalı, insanlarımız dostluğu, hasbuhali, muhabbet etmeyi, “bir çift lafın belini kırmayı” unuttu. Misafirliğe gidiliyor, daha oturur oturmaz, kovboyların silah çekmeleri gibi hızlı bir şekilde ceplerden akıllı telefonlar çıkarılıyor. Ondan sonra konuş konuşabilirsen. Kime ne diyeceksin. Karşınızda koca koca adamlar. Hem de içlerinde kelli-felli olanlar da var. “Kapatın şu mereti! Ya da defolup gidin!” diyemiyorsunuz. Çârnâçar, misafircilik oynuyorsunuz.

Bakalım bu “Facebook ulemâlığı” nereye kadar gidecek? Kendi ülkemizde “yabancı” duruma düşünceye kadar mı? Allah milletimize basiret versin.

YAZARIN DİĞER YAZILARI