Ne DİZİ imiş beeee !?Seyrede seyrede ben de ERTUĞRUL gibi oldum.Kendimi SÜLEYMAN Şah Oğlu ERTUĞRUL Gazi zannetmeye başladım (ki, Ertuğrul her fırsatta kendini böyle takdim ediyor).
Yürüyüşüm bile değişti.Elim belime gidiyor ve KILIÇ çekmeye hazır vaziyete giriyorum.E ne de olsa, ben de KAYI Obası mensubu bir TÜRKMENİM ve SÜLEYMAN ŞAH ile çadır KOMŞUSU sülaledenim.
Bunun neticesinde de, kendimi (Osmanlı imparatorluğunun kurucusu OSMAN’ın babası) ERTUĞRUL Gazi gibi hissetmem gayet yerindedir diyorum.
150 tane dizi seyreden, tabii ki O’nun gibi olur.Hepsi de 1250’li yıllarda cereyan eden hadiseler, vak’alar.KILIÇLAR elde, kesilen KELLELER yerlerde, KARINLAR deşilmekte, KANLAR fışkırmakta.
Hiç TIRIS veya RAHVAN yok; ATLAR devamlı olarak DÖRTNAL.Devamlı olarak HİLE-Hud’a, YALAN-Dolan, PUSU-Tuzak …Tuzağın, pusunun biri bitmeden öbürü başlıyor. Ve çoğu zaman da PUSU üstüne PUSU, kat kat pusu ve TUZAK üstüne tuzak ve birkaç kat TUZAK.
ALPLERİMİZ, maşallah, her biri en az 20 düşmana bedel. BAMSI Alp ile TURGUT Alpı zaptetmek imkânsız.
Hele de Süleyman Şah Oğlu ERTUĞRUL Gazi, tek başına bir orduya bedel. Gözünü kırpmadan tek başına en az 50 kişinin içine girip hepsini telef ettikten sonra öbür uçtan çıkabiliyor. Bizans kalesinin zindanına atılmış oğlunu 2 Alp ile baskın yapıp kurtarabiliyor.
Onu öldürmek imkânsız. (Çünki, senaryo ööle yazılmış) İki defa öldü diyerek cenaze töreni yaptılar, ama bir de baktılar ki, SAĞ olarak Obaya gelmiş. İşte o andaki sevinci bir göreceksiniz … !?
Yalnız merak ettiğim husus şu:Her çatışmada en az 20-30 kişi öldürülüyor ve onların cesetleri ve PUSATLARI olduğu yerde bırakılıyor. Haydi cesetleri kurda kuşa yem oluyor diyelim ama, pusatları niçin toplanıp götürülmüyor ?
Haberleşme ve ulaşım son derece SÜRATLİ.Haberleşme-mektuplaşma, sanki telgraf veya faksla; ulaşım da hızlı trenle yapılıyormuş gibi. Anında cevab, anında gidiş-geliş.
Bilecik-Söğüt-Eskişehir ile Konya, Sivas ve hatta daha öteleri Tebriz falan filan sanki KOMŞU kapısı ki, günlük gidiş-geliş yapılabiliyor.
KEFERE Bizanslılar, (Şamanist) GÖK TENGRİCİ istilacı MOĞOLLAR ve bunlarla işbirliği eden Türk Beyleri ve de ACZE düşmüş SELÇUKLU padişahları ile bunların yardımcısı olan EMİR ünvanlı (Başvezir olan) HİLEKÂRLAR, sahtekârlar.Mesela, (hırsı, kini, hilekârlığı bodur boyunu aşmış olan) Emir Sadettin KÖPEK ve Moğolların İTİ olmuş Emir BAHATTİN.Bu ikisinin hakkından da, kendisini öldürtmek için bir sürü tuzak kuranları bertaraf eden ERTUĞRUL geliyor ve KÖPEK’in kellesini kendi eliyle kesiyor. Bahattin’i de Moğollara öldürtüyor.
Neyse, fazla uzattım galiba.
Bu filmlerde öğrendiğim ve önemsediğim iki şey var ki, bunlardan biri, Ertuğrul’un (HAKLI olarak) KELLE keserken söylediği;
“ZALİME MERHAMET etmek, MAZLUMA ZULÜM etmek demektir” sözü ile;Bir MOĞOL komutanının, Ertuğrul’un kendisine HAİN demesi üzerine verdiği şu cevabtır:
“Esas HAİN sizsiniz ! DİNİNİZİ değiştirdiniz, kendi devletinize ve kendi TÖRENİZE ihanet ettiniz !”
Evet, çok DOĞRU bir söz veya bir İTHAM ya da SUÇLAMA !Evet, TÜRKLER, Arap denilen bir ırkın VAHŞETİ neticesinde, önce bu KORKU ile ve sonra da Arap KÜLTÜR emperyalizminin etkisi altında kalarak;DİNİNİ DEĞİŞTİRDİ; yenisinin içinden çıkamaz oldu;DİLİNİ değiştirdi; yeni bir lisan icad etti;ALFABESİNİ değiştirdi; harflerini KUTSAL saydı;İSİMLERİNİ değiştirdi; kendilerini KATLEDENLERİN isimlerini aldı;TÖRESİNİ TERK ETTİ ve maalesef;ARAPLAŞTI !Ama, hiçbir ARAP, TÜRKLEŞMEDİ ve hatta Arapların arasında kalmış Türkler, TÜRK olduklarını unutup tamamen ARAP olduklarını zannetti.
Buna rağmen Osmanlı Padişahları, Arapları NECİB Irk (yani, temiz ve üstün) olarak kabul etti ve onları, Devletin başına getirdi.Bunun karşılığında da, bunlardan hep NANKÖRLÜK gördük, hep İHANETE uğradık.TÜRKLERE hiçbir zaman DOST OLMADILAR. Hep arkadan vurdular.Ve şimdi de Yunanistan’ın tarafında yer alarak yine tıynetlerini ortaya koyup DÜŞMANLIKLARINI ve NANKÖRLÜKLERİNİ tescil ve isbat ettiler.
Ama biz, maalesef, hâlâ AKILLANMIYORUZ ve bunların peşinden gitmeyi marifet zannediyoruz.
Onun içindik ki biz, keşke eski hâlimizdeki gibi “GÖK TENGRİCİ” olarak kalsaydık diyorum.