“Biri beni gülerken görür diye utanıyorum. Birisi çıkıp “ne gülüyorsun” der diye korkuyorum. Gülmek izne tabiiymiş gibi, gülmek sadece birilerinin hakkıymış gibi bir his oluştu içimde: Sen, sen hayatta sadece güleceksiniz. Sen ve sen hayatta hep asık suratlı olacaksınız. Sen, o ve bu gözümüz üzerinizde, siz hiç gülmeyeceksiniz.” ‘Neden hep suratın asık’ diye sorduğumda, yukardaki cümleyi bir nefeste söyledi. Ve sonra ben bir cümle söyledim o bir cümle, bir o konuştu bir ben! Kim ne söyledi, hepsi birbirine karıştı: -Gülmeyi unutturdular bize. Nedensiz, gülemiyoruz! -Gülmek için “nedenler” arıyoruz!Benim eskiden kahkahalarım olurdu, bir anda patlatıverirdim. Hiç bir neden aramazdım. Kendi kendime, bir gören olurmuş “deli” dermiş! Umurumda değildi. Ya şimdi umurumda: Gülmek mutluluk sebebi gibi değerlendiriliyor, mutluluk mu o ne ki? -Hal bu ki gülmenin mutlulukla ilgisi yok! Mutsuzken de gülebilir insan. Gülmenin parayla pulla, zenginlikle yoksullukla ilgisi yok! -Gülmenin insanlıkla ilgisi var. Gülmek insana özgü, gülmek insana yakışır. Her koşulda gülebilmeli insan! Her koşulda göstermeli gülüşünü, ”gülüşlerimizi soldurtmayız” der gibi. -Gülmenin neşeyle ilgisi var. Neşe’nin görmek, anlamak, anlamlandırmak ve sevmekle ilgisi var! -Çok asık suratlı görünmek zorundayız, çok gizemli görünmek, çok ‘ağırbaşlı’ görünmek zorundaymışız gibi bir “görev” yüklediler omuzlarımıza! -Önce gülmelerimizi teslim aldılar: Durun “yüzlerinizi asın”, kimse gülmesin. -“İtaatkar” görünülmeli, ”Biatkar” görünülmeli, ”Korkmuş” görünülmeli! Böyle “olunurmuş” gibi! Sorgu yok, soru yok! -Geçenlerde önemli ‘görevler’ yapmış birine, çok az gülüyordun dedim. Bir sırrını verir gibi sesini olabildiğince alçaltarak “bizim de yanlışlarımız oldu” dedi. Sesindeki kibir hala seziliyordu! -Önce gülmelerimizi aldılar, yüzlerimizden. -Gülmek bulaşıcıdır, bulaştıramamamız için, gülmelerimizi çaldılar. Öylesine gülerdim! -Kendime komiklikler yapar gülerdim. Aynaya bakar gülerdim, birine bakar gülerdim. Ağaca, kuşa, böceğe, çiçeğe bakar gülerdim. -Acı acı gülerdim, tatlı tatlı gülerdim, boş boş gülerdim, kahkaha ile gülerdim, dolu dolu gülerdim, deli deli gülerdim, ciddi ciddi gülerdim, envai çeşit gülerdim, çiçek açar gibi! -Sahte sahte hiç gülmedim! Gülmenin her türlüsünü bilirdim! Ya şimdi, dudaklarım kımıldamıyor, gözlerimin içi somurtuyor. -Somurtkan biri yaptılar bizi. Özel bir ‘ameliyatla’ hiç dokunmadan uyuşturmadan uzaktan gülmelerimizi yüzümüzden aldılar. -Özel bir algı operasyonu ile gülmelerimizi kopardılar “dalından”. O gülmeler ki kuşlar gelip konardı. Gülmek ‘günahmış’ gibi artık gülemiyoruz. -Yapmacık bir tebessümüne bile hasret kaldık, karşımızdakinin! -Nasıl da gülerdim şöyle ağzımın içini doldurarak. Öyle içten öyle hesapsız gülüşlerim vardı benim. -Özel gülme seansları düzenlediğimiz arkadaşlarım vardı. Sırf gülmek için bir araya gelirdik. Birinin ağzından dökülen bir kelime ile başlardık gülüşmelerimize. Yarışır gibi gülerdik, galibi olmayan bir yarışmaydı bizimkisi! Yarış çizgisine el ele varır gibi gülerdik! -O günlerin fotoğrafı olmadı hiç! Elimizin altında ‘fotoğraf makinalarımız’ yoktu. Fotoğrafsız günlerdi o günler, belleğimize kazıdık o gülüşlerimizi. -O gülmelerimizi tamamıyla unutmadan çocuklarımıza bulaştırmamız gerekir. Geleceğe kalsın diye, dim dik ayakta tutsunlar diye umutlarını, çocuklarımıza o gülmeleri bırakmamız gerekir. -Bunun bir yolu olmalı, o gülmelerimizi geleceğe bırakmalıyız: Hatırlayanlarınız vardır mutlaka, henüz her şey bitmeden, bir hatırlayın. -Bizim gülmelerimiz vardı; Çaldılar,aldılar yüzümüzden, o gülmelerimizi geri almalıyız.Umut, hayata tutunsun diye, çocuklar umut olsun diye, çocuklara umut olsun diye! Bizim gülmelerimiz vardı, yok muydu, şöyle kendinizden geçerek gülmeleriniz olmadı mı? Gülmenin,zenginlikle fakirlikle, mutlulukla mutsuzlukla ilgisi yok! Gülmenin insanla ilgisi var. Kişi, güldükçe insanlaşır! Gülmek bir eylemdir. Laf olsun diye söylenilmemiştir o söz:”Gülmek devrimci bir eylemdir.”Diriltir, birleştirir, çoğaltır, bulaştırır, anlaştırır, anlar, umut verir, canlandırır, yürür! Gülün, her şeye gülün, her şey bir gün geçer. Gülüşlerimiz kalır.