Merhum Mehmed Âkif “Batı Medeniyeti” için, “tek dişi kalmış canavar” der. “Medeniyet denilen maskara mahlûku görün, / Tükürün maskeli vicdanına asrın tükürün” der. Bana, “Batı medeniyetini tek kelime ile ifade ediniz” denilse, “SAHTEKÂRLIK” derim. Onların bütün “GÜNLERİ” de sahtedir. Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü, Kadınlar Günü vs. ne kadar günleri varsa hepsi maskelidir, hepsi sahtedir. Onlar ne annelerini sever, ne de babalarını. Götürüp huzurevine koyarlar. Onların Sevgililer Günü de sahtedir. Çünkü gerçek sevginin ne olduğunu bilmezler. Gerçekte onlar sevgiyi bilmezler. Zira onlar insan sevmezler. Bırakınız sömürgelerde yaptıklarını, son 20 senede milyonlarca Müslüman’ı hunharca katletmelerinden ne mal oldukları bellidir.
8 Mart’ta “Dünya Kadınlar Günü” âlâyı vâlâ ile kutlandı. Oysa bu “Kadınlar Günü” de koskocaman bir yalandı. Onlar kadınlara, tıpkı kurdun kuzuya baktığı gibi bakarlar. Kadınlara mahremiyete dikkat edilerek korunacak bir eş olarak bakmazlar. Bütün kadınlara, en vahşi pazarlama tekniklerinin üzerlerinde denendiği bir meta olarak bakarlar. Onlar modayı bunun için keşfetmişlerdir. Yani kadınları pazarlamak için. İğrenç hissiyatlara peşkeş çekmek için.
Son yüzyılda kadınlarla ilgili yapılanlara ve kadınların geldiği seviyeye bakınız. Daha 19 yüzyılda bile bütün Avrupa’da ve Amerika’da kadın kıyafetlerine bakınız, bir de günümüzdekine…
“Dünya Kadınlar Günü”ymüş. Yesinler sizin gününüzü!.. Bugün dünyada “resmen” fuhuş yapan kaç kadın var? Dünyanın en iğrenç işini yapan bu kadar kadınları bu pis ve iğrenç hayattan kurtarmak için ne yaptınız? Ya da şöyle sorayım, kılınızı kıpırdattınız mı?
“Dünya Kadınlar Günü”ymüş. Bosna’da on binlerce Müslüman kadınlara Sırp canilerce tecavüz edilirken neredeydiniz? Irak’ın işgali esnasında, işgalci vahşiler on binlerce masum kadına tecavüz ederken neredeydiniz? Arakan’da binlerce kadına tecavüz edilirken neredeydiniz?
“Dünya Kadınlar Günü”ymüş. Şu anda Doğu Türkistan’da yüz binlerce Müslüman kadın Çin’de toplama kamplarında esir tutuluyor. Tecavüze uğruyor, işkence görüyor. Niçin kılınız kıpırdamıyor?
Çin, sistematik bir şekilde milyonlarca Uygur Türkünü yavaş yavaş imha ediyor. Her Müslüman evine bir Çinli erkeği yerleştiriyor. O evde ne iğrenç işler dönüyor, o masum insanların mahremiyetine el uzatılıyor. “Dünya Kadınlar Günü” mûcitleri, niçin bu dehşetli hâdiseye tepki göstermiyor?
“Dünya Kadınlar Günü”ymüş. Bunu diyenler, bunun propagandasını yapanlar, kadının “ev hanımlığına” karşı. Kadınların yuvasına dönmesine karşı. Onlar istiyor ki, kadınlar yuvalarından, evlerinden çıksınlar. Sokaklar onların meskeni olsun. En mahrem yerlerini teşhir etsinler. Tıpkı arenada aç aslanların önüne atılan köle gladyatörler gibi aç nazarların önlerine atılsınlar. Onlara da malzeme çıksın…
Onlar, yani Batı medeniyeti, yani senenin her gününe bir veya birkaç “gün” uyduranlar, insanlarla, insanların değerleriyle dalga geçiyor. Onlara denilecek şey şudur: “Günlerinizi alın, başınıza çalın!”
Hele bu günler, bizim için, Müslüman mahallesinde salyangoz satmaktan farksızdır.
“Anneler Günü”ymüş: Bizim için “ana” başımızın tacıdır. Değil senenin bir günü, senenin her günü, her saati hatırlanır. “Cennet annelerin ayakları altındadır” buyuran Peygamber Efendimizin (S.A.V.) hadis-i şerifi rehber edinilerek, anaların rızası kazanılarak cennetin kapısı aralanmaya çalışılır.
“Dünya Kadınlar Günü”ymüş: Kadınlara en yüce değeri İslâmiyet vermiştir. Kadınlara iyi davranılması hususunda pek çok hadis-i şerif vardır. Hâkeza, onların “gün” diye ortaya koyduğu her meselede, en güzel örneği İslâmiyet sergilemiştir. Elhasıl, bizim onların günlerine ihtiyacımız yok. Bu kadar yaptıklarından sonra onlara “günlerini göstermeye” ihtiyacımız var. Elbet günün birinde o erkekler de çıkar…