Dün akşam Büyükşehir belediye başkan adaylarından birisini televizyonda izlerken, ’Başkan olmakta zor şey yav’ dedi, iç sesim. Evet yav diyerek onayladım. Kusura bakmayın biz iç sesimle konuşurken biraz laubaliyiz; yavlı, lanlı konuşur, didişiriz.
Başkan olmak zor iş. Düşünsenize, neticede bir insan sizin gibi. Onun da temel ihtiyaçları var; Acıkıyor, yemek yiyor, tuvalete gidiyor, dişini fırçalıyor, uyuyor, hastalanıyor. v.s..v.s
Bütün bunlardan farklı olarak sizin yaşadığınız şehrin sorunlarına çözüm üretmesi gerekiyor. Bilmem ne mahallesinin bilmem ne sokağında yaşayan bir çocuk nerde oyun oynar düşünmesi gerek mesela. Ya da bilmem ne caddesinde yağmurdan, kardan aşınan asfaltta oluşan çukura, benim sevgili halkımın arabası ordan geçerken çukura düşerse diye uykusu kaçabilir. Zor iş zor, başkan olmak.
Belediye Başkanı, o koskoca başkan sizden daha zeki daha çalışkan daha mantıklı daha çok bilen daha çok gören v.s v.s olması gerek; Yeri geldiğinde mühendis gibi düşünmesi, öğretmen gibi öğretmesi, avukat gibi hakkınızı savunması, mali müşavir gibi paranın hesabını yapması, doktor gibi tedavi etmesi gerek. Açın halinden, tokun keyfinden anlaması gerek.
Siz? Siz Halksınız. Onun Halkı. ’Halkımız’ derken görmüyor musunuz; O kadar içten o kadar sevecen... İçimizde her ‘kesimden’ insan var. Öyle dağınık bir yapıyız ki; aynı ‘şeyleri’ düşünmeyiz, aynı takımları tutmayız, aynı partilere oy vermeyiz, aynı zevklerimiz yok ,aynı kitapları okumayız... Gencimiz var, yaşlımız var, engellimiz var, kadınımız var, erkeğimiz var, çocuklar var, geleneklerimiz var, göreneklerimiz var...v.s....v.s.
Bizi mutlu etmek o kadar zor ki! Bütün bu farklılıklarımıza rağmen karşımızdaki başkan adayı: ”Amacımız halkımızı mutlu etmek.” diyebiliyor. Elini değil, gövdesini taşın altına koyuyor. Söylesenize; zenginimiz var, fakirimiz var, evlimiz var, evsizimiz var, yol isteyen var, kaldırım isteyen var, aç var, susuz var.... Bütün bunlar varken, bu sorunları çözecek başkan adaylarımız çıkmış; mutlu olmalıyız, sevinmeliyiz.
İşleri gerçekten çok zor. Düşünsenize; 30 Büyükşehir belediye başkan adayı, 51 İl belediye başkan adayı, 919 ilçe belediye başkan adayı, bizim yani onların deyimi ile ‘halkımızın’ yaşadıkları yerlerde huzurlu olmamız için proje üretiyorlar. Ortalama 10 parti seçimlere başkan adayı çıkardığını varsayalım. Bunu çarp 1000 belediye ile, eşittir 10 bin belediye başkan adayı. Meclis üyelerini, muhtar adaylarını siz hesaplayın.
‘He Lan!’ diye onayladı iç sesim. Sen şöyle bir dur kafamı karıştırma diye azarladım. Yani şu anda yüzlerce belediye başkan adayı televizyon kanallarında yaşadığımız şehirlerde mutlu, mesut olmamız için, çocuklarımızın geleceği için projelerini anlatıyor. Kendilerini beğendirmeye çalışıyorlar. Şu an şimdi. Sonra evlerine gidecekler, dişlerini fırçalayacaklar, yatacaklar v.s v.s
Sonra kalkıp tekrar yollara o mahalle senin bu mahalle benim dağıtılacak onca gülücük,verilecek yüzlerce vaat!Buna yürek dayanır mı? Bizim için, onların deyimi ile ‘Halkımız’ için katlanılan onca zorluktan ‘hepi topu’ bini seçilecek.‘Vallahi ben buna dayanamam’ dedi, iç sesim. ’Kavun karpuzda yata yata büyür.’ Yat dur sen, elin adamı senin keyfin için uğraşsın dursun dedim.
Kusura bakmayın, rahatına düşkün bir iç sesim var. ’Hiç uğraşamam, halk olmak bu kadar güzelken, kolayken deyip’, sıyrılıverdi işin içinden.
Başkan olmak zor iş zor. Halk olmanın kıymetini bilelim.