Yazıya, bir soru ile başlayalım: Herkes, bir gün ektiğini biçer mi ola? Malumunuz üzere bölgemizde hasat başladı, güzün ekilen tohumlar yetti, büyüdü yeşeren ekinler sarardı. Şimdi biçim zamanı! Toprağa kim ne ektiyse onu biçecekler! Ancak toprak bu, onu suladığımızda beslediğimizde fazlasını alabiliyoruz. Bu sene de geçen sene ki gibi yeterince yağış olmadı. Gübre fiyatlarının artmasından kaynaklı toprağa yeterince gübre atılamadı, beslenilmedi. Bizim bölgemizdeki gibi suya hasret topraklarda öyle kolay alamıyorsunuz ektiğinizin karşılığını! Kuraklık etkiliyor toprağın ne kadar vereceğini! Kuraklık sadece toprağı değil, hayatı da etkiliyor; Bilgi, görgü, bilim, araştırma, kültür, edebiyat, tarih bilinci hayatımızda ne kadar eksikse, hayatta bu eksikliklerden kaynaklı gereken özeni, verimi vermiyor. Ve hayatlarımız; Adalet, hak, hukuk, eşitlik, özgürlük temelli ‘yürümüyor’. Kurak, verimsiz geçiyor. Yani hayat da toprak gibi maalesef, ’beslenilmediği’ zaman kurak ve bir o kadar da zalimleşiyor. Öyle şuraya “bir şinik kekere mekere ektim”, ”bir dönüm bostan yan gel yat Osman” değil hayat! Ne ektiysen onu biçemiyorsun! Vicdan ektiysen vicdan biçemiyorsun mesela,iyilik ektiysen iyilik biçemiyorsun hemencecik! Uzun meşakkatli bir yoldan yürütebilir hayat sizi, hatta unutabilir kuş uçmaz kervan geçmez bir yere savurabilir! Dur bakalım der, ”yok öyle üç kuruşa beş köfte, ne yaptın ki ne istiyorsun?” Ancak bir şey var ki, hayatın hafızası var!İnsan unutur hayat unutmaz. Aynı şey toprak için de geçerli toprağın da hafızası var, unutmuyor. Bir şekilde hatırlıyor!Hayat böyle işte: Bazı şeyler vardır ki, aslında yoklar, yokturlar! Sandığınız şey sandığınız şey olmayabilir. Aynı şey sizin için de geçerli sanıldığınız ‘şey’ olmayabilirsiniz. Mesela ‘Adam’. Hayat böyledir! Bazı ‘şeyler’ sandığınız ‘şey’ olmayabilir. Siz sanılan ‘şey’ olmayabilirsiniz. Sandıklarımızı, sanmasaydık bu kadar çok vakit kaybetmiş olmazdık. Çok karışık bir iş bu hayat, toprak gibi değil! Aslında toprak da karışık ancak hayat gibi değil.İkisi arasında bir çok benzerlikler var. Ancak aynı şeyler değiller! Benzerlikleri var! Öyle ki, bir tarlaya ekilen “bir şinik kekere mekereye boz ala boz başlı pis porsuklar dadanabilir. ”Aynı boz ala boz başlı pis porsuklar hayatlarımıza da dadanabilir. Şöyle bakın çevrenize, onlardan korunmak kolay değil. Yan yana gelerek ‘boz ala boz başlı pis porsuklar’ kadar çoğalmak gerekir. Yan yana gelmek mi o da uzun ‘iş’! Toprakla uğraşmak çok zor. Yoğun emek ve takip gerekiyor. O soframıza gelen ekmek ha deyince fırından çıkıp taze taze önümüze gelmez! Hayatın içinde olmak da kolay değil. Yoğun ilgi, bilgi, sabır, kültür gerekiyor. Demokrasi, adalet, hak, hukuk, eşitlik, özgürlük de öyle ekmek gibi fırından taze taze çıkıp önümüze konulmaz. Hayata emek vermek gerekiyor, Baştaki soruyu yeniden hatırlayalım: Herkes bir gün ektiğini biçer mi ola! Cevap verelim: Toprağın hasat mevsimi var! Hayatın yok! Hayat biriktirir, toptan keser hesabını! Hasat işte, ne ekersen onu biçemeyebilirsin! Yeniden yeniden ekmek gerekebilir! Not: Her yazı biraz temkinli, çokça eksiktir.