?>

Hayvanlara Şefkat Göstermek Sünnet-i Seniyyedir

Burhan Bozgeyik

4 yıl önce

Peygamber Efendimizin (a.s.m.), Sünnet-i Seniyyesini tatbik etmek, aynı zamanda ibadettir. Zira her bir Sünnet-i Seniyye, Şâri’-i Hakikiyi, yani Cenab-ı Hakkı hatıra getirmektedir. Çünkü Peygamber Efendimiz (a.s.m.) ancak kendisine vahyedileni yapmakta, söylemekte veya yapılan bir davranışa sessiz kalmaktadır.

Peygamber Efendimizin (a.s.m.) hadis-i şeriflerinde; “hayvan hakları” ve “hayvanlara şefkat göstermek”le ilgili pek çok tavsiye ve buna dair yaşanmış vakaları görmekteyiz. Bir hadis-i şeriflerinde, Efendimiz (a.s.m.),  Ben-i İsrail’den günahkâr bir kadının, susuz kalmış bir köpeğe su içirmek için kuyuya inip ayakkabısına doldurduğu su ile o köpeği suladığı ve bu davranışı sebebiyle günahlarının affedildiğini haber vermektedir. Başka bir hadis-i şerifte; bir başka kadın da kediyi eve hapsetmiş, dışarıya çıkmasına izin vermemiş, ölümüne sebebiyet vermiş, bu yüzden cehennem azabını hak etmiştir. Bir defasında bir deve Peygamber Efendimizin (a.s.m.) yanına gelmiş, Peygamber Efendimiz (a.s.m.) devenin kendisine sahibinin çok eziyet ettiğini haber vermiş ve sahibine söyleyerek ona iyi davranmasını tavsiye etmiştir.

Peygamberimizin (a.s.m.) Ashab-ı Suffa ehlinden sevgili sahabesi Ebu Hüreyre (r.a.) kedileri çok sevdiği için bu ismi, yani “kedicik babası” ismini almış ve asıl ismi unutulup gitmiştir.

Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın en sevdiği kimseler, âdeta onun ev halkı hükmündeki mahlûkatına en çok faydası dokunanlardır.” (Câmi’üs-Sağîr, 217 no’lu hadis)

İşte bu bakımdan Müslümanlar ve atalarımız hayvan haklarına riayet etmiş, Allah-u Teâlâ’nın bu muti (itaatkâr) memurlarına şefkat göstermişlerdir. Osmanlı devrinde kanadı kırık hayvanların tedavisi için, sokak hayvanlarının beslenmesi için vakıflar kurulmuştur. Camilerin, resmî binaların ve evlerin duvarlarına, kuş evleri, hatta kuş sarayları yaptırılmıştır. Eyüp Sultan’a, Eminönü’nde Yeni Cami önüne ve daha pek çok meydanlara gidiniz, kuşların meydanlarda hür bir şekilde dolaşıp, oraya serpilen yemleri yediklerini görürsünüz.

Bizim ailede, hayvanlara şefkat göstermek, ata-dededen miras bir davranış biçimidir. Hacı Bektaş-ı Veli’nin müridi dedemiz Yusuf Nurânî’nin hayvanlara karşı şefkati kitaplarda yer almaktadır. Onun zamanında ailemizin kadın fertleri geyiklerin sütlerini sağmakta imişler. Soyadımız, işte geyiklerle olan o şefkatli münasebetin yadigârıdır. Bizim büyük delikanlı, camiye giderken, çantasına seccadesinin yanı sıra, su ve yiyecekleri de koymakta ve cami avlusuna, parklara yerleştirmiş olduğu su kaplarına su, yiyecek kaplarına yiyecek koymaktadır.

Bir gün küçük torunla parkta idik. Baktım içecek suyunu ağacın dibine döküyor. “Niçin öyle yaptın?” dedim. “Dede, orada karıncaları gördüm. Su içsinler diye yaptım!” dedi. Bizim evin balkonu, kuşların yemek yeme, su içme mekânlarıdır. Onlara serbest, canlarım benim…

Hayvanlara, şefkat göstermek, Sünnet-i Seniyyedir. Yani sevaplı bir iştir. İşte bu şuûrda olan Müslümanlar, Allah-u Azimüşşan’ın bu dilsiz (gerçekte onların da konuşması vardır, ancak biz anlayamıyoruz.) mahlukatına şefkat gösterir, onları incitmek istemez.

Zaman zaman, hayvanlara karşı kötü muamele edenlere dair haberlere rastlamaktayız. Onlar, ya vicdanları ölmüş, ya hastalanmış kimselerdir. Sokak hayvanlarına sahip çıkmayanlar, zarar vermesinler kâfi. Sokak hayvanlarına sahip çıkan belediyeleri, kuruluşları, şahısları can-u gönülden tebrik ederim. İstanbul’da ağaçlara bağlanmış pet su kaplarından kesilerek yapılmış su kaplarını ve yiyecek kaplarını gördükçe memnun olmaktaydım. Bu âdet yurdumuzun her yerine yayılmalı. Zaman zaman AGD’li gençlerin, daha modern kaplarla, sokak hayvanlarına yiyecek ve su verdiklerine dair haberler okumaktayım. Allah o gençlerden razı olsun.

Beşer gırtlağına kadar günaha batmış vaziyette. Rabbu’l âlemin, bizlere işte o dilsiz muti memurları, yani hayvanlar ve beli bükülmüş ihtiyarlar, süt emen bebeler vesilesiyle rahmet etmekte. Bu bakımdan da bütün hayvanlara müteşekkir olmalıyız. Onlara şefkat göstermek, boynumuzun borcu olmalı…

YAZARIN DİĞER YAZILARI