Oluyorsa bir arıza var demektir. İnsanın fıtratında iki şey atbaşı gider. Biri ırk, kan bağı, yani soy, diğeri inanç, yani din. İnsanoğlu, açlığının önüne geçemediği gibi, kalbin de açlığına engel olamaz. O da acıkır. Kalbin gıdası inançtır. Bu inanç ile kalp günlük gıdasını almalı. Alamadığı takdirde inanç boşluğu ortaya çıkar.
Bu manevi boşluk arttıkça, kişinin psikolojisini etkiler. Kendisi ile ve başkası ile hep kavgalı olur. Bu kişi toplum içerisinde problem olur. Kısaca tarih boyunca insanoğlu inançsız kalmamıştır. Önce totemlere taparak bu inanç boşluğunu doldurmaya çalışmış. Sonra bunu mantıklı görmemiş, sürekli arayış içinde olmuştur. Tanrı bakmış ki, ilk insanlar bu zeka düzeyi ile kendisini bulamayacaklar, bu defa zeki, akıllı insanlar arasında uyarıcı peygamberler göndermiştir. Bu zeki insanlar, hayır benim yaratıcım ölümlü bir insan, bir taş bir hayvan olamaz demiş ve tanrıyı bulmuşlar.
Kainatı inceledikçe, o muazzam düzeni görünce bu düzenin bir düzenlemecisi olmalı dedi. Benim yaratıcım basit olamaz dedi. İnsanoğlu devamlı kendinden güçlü birisini aramış ve ondan yardım ve koruma istemiş. Yani hep bir güçlüye sığınma ihtiyacı duymuştur. İnsan zekası geliştikçe daha büyük ve gerçekçi bir kurtarıcı aramıştır. Önce büyük ağaçlara tapmış, sonra cesur hayvanları önder yapmış, sonra dağları tanrı zannetmiş, sonra ayı, sonra güneşi, sonra tanrıyı kurtarıcı ve sığınmacı olarak bulmuştur.
Henüz günümüzde tanrıyı yaratıcı olarak kabul etmeyenler vardır. Bunlara Ateist diyoruz. Tanrı tanımaz. Halbuki ateist, var olan birini inkar etmekle ateist oluyor. Olmayan bir şey inkar edilir mi? Var olan inkar edilebilir. Biri varlığını, diğeri yokluğunu ispatlamaya çalışıyor. Kuranı kerimde Allah, aklını çalıştırıp kendini bulanları akıllı sayıyor. Bulamayanları akıllı gurubundan saymadığı gibi aklı olmayan zihinsel özülüleri de ahirette sorguya çekmiyor.
Yani ateistlerde tanrıyı bulma zekasına sahip olmadıkları için, zeka özürlü sınıfına giriyorlar. O zaman öyle ise tanrıtanımazlar sorguya alınmayacaklar, paçayı yıttılar diyenler olabilir. Bunlar kurnazlıklarından ve ibadetin zorluklarından kaçmak için ateist geçiniyorlarsa allah bunları yutmaz. Tabii ki hesaba çekilirler.
Yok eğer gerçekten zihinsel özürlü iseler, sorgudan muaftırlar. Allah vermediği bir şeyden sorguya çekmez. Dünyada en çok intihar olayları manevi boşluk yaşayan zayıf inançlı insanlar arasında yaşanmaktadır. Bu nedenle inançsız yaşamak, insanın yaratılış gayesine aykırıdır. Bu durumda özetlersek, ırk veya kan, soy kuşun bir kanadı ise, inanç da diğer kanadıdır. Bir kuş tek kanatla uçamaz. Irk, soy, kan veya beden madde ise, inanç, din de manadır. Hayatta Medde ile manayı birlikte atbaşı götürmek lazım.
Hoca Ahmet yeseviye dinini sormuşlar, o da "elhamdulilleh türküm ve müslümanım" demiş. Hocam biz dini sorduk, siz ırkınızı da beraberinde söylediniz, neden? O da; "ne yapayım, biri seçimim, bir kaderimdir." demiş. Din insanın küçük, yani cuz'i iradesine bırakılmış, seçme hakkı verilmiştir. İstediğimiz dini seçebiliriz.
Dinsizliği de seçebiliriz, ancak dinsizlik kişilerde arızalara neden oluyor. Irk, kader olduğuna göre, kader de iman esaslarından biridir. Yani ırkınızı inkar ederseniz, kaderinizi de inkar etmiş olursunuz. Kaderi inkar ederseniz, dinden çıkarsınız. Özetle Şu sonucu çıkarabiliriz. Soy ile din atbaşı paralel gitmeli. Soy bir kimliktir. Kimliksiz de yaşanmaz, dinsiz de yaşanmaz. DİNSİZ TÜRK, SOYSUZ MÜSLÜMAN OLAMAZ.