İNSANLIK DÜŞÜYOR MU?

Ramazan Sevinç

1 yıl önce

İnsanlık yükselişi ve düşüşü nedir? İnsanlığın ve gölgesi medeniyetin yükselişi, tarih ile aynı periyotta mıdır? Yoksa insanlık ve medeniyet tarih içinde yükselişler ve düşüşler yaşamış mıdır? İnsanlık ve medeniyet tarihin bu son kesitinde en yüksek noktasında mıdır yoksa en yüksek noktadan geriye düşüşler var mıdır? İnsan ve insanlığı, diğer tüm canlı varlıklardan ayıran en büyük özelliği Homo erektus’luktan, homo safiens’liğe geçmiş olması değildir. İnsanı diğer tüm canlı varlıklardan ayıran en büyük özelliği, düşünebilmesi de değildir. İnsanı diğer tüm canlı varlıklardan ayıran en büyük özellikler: Tanımadığı insanlar için dahi; *Empati yapabilmesi *Diğer insanların başına iyi bir şey geldiğinde sevinç duyabilmesi *Diğer insanların başına kötü bir şey geldiğinde üzülebilmesi *Kan bağı olmasa dahi diğer insanlarla beraber yaşama arzusu ve *Bunlar için klanı ile, halkı ile, milleti ile ve/veya milletlerarası etik değerler kurgulayıp bu etik değerler çerçevesinde sosyal yaşamını kurgulayarak, kendi için istediği her şeyi tüm insanlar için istemesi, kendi için istemediği hiçbir şeyi tüm insanlar için istememesidir. Peki tarihsel süreç içinde yukarıdaki pozitif değerler ile yaşayan topluluklar, kavimler olmuş mu? Evet olmuş. Peki tarihsel süreç içinde yukarıdaki negatifdeğerler  ile yaşayan topluluklar, kavimler olmuş mu? Evet olmuş. Peki tarihsel süreç içinde yukarıdaki pozitif değerler ile yaşayan kavimlerden bugün halen yaşamaya devam eden kavimler var mı? Var. Peki tarihsel süreç içinde yukarıdaki negatifdeğerler ile yaşayan kavimlerden bugün halen yaşamaya devam eden kavimler var mı? Yok. Öyle ise, burada sorulacak sorular şunlar olmalıdır. Negatif değerler ile yaşamını devam ettirememiş kavimlerin yok oluşları tarih ilmi sayesinde gözümüzün önünde iken, *Halen daha insanlar neden insani doğru etik değerler dışındaki negatif yaşama doğru yönelirler? *Bu yönelme bilinçsiz bir arama ile mi oluyor  yoksa                                                                   bu yönelim bilinçli bir şekilde mi yapılıyor veya yaptırılıyor? Konuyu biraz daha açmak için insanların kendi aralarında oluşturdukları etik değerlerin neler olduğunu, neler olabileceğini de irdelemek ile başlayıp, daha sonra hemen yukarıdaki soruların cevaplarını aramak daha anlaşılır kılacaktır konuyu. Etik değerler, coğrafyadan coğrafyaya, kültürden kültüre, milletten millete, dinden dine farklılık göstersede. Bir kısmı yazılı hukuk ile kanun haline getirilirken, bir kısmı yazılı kanun haline getirilmeden, örf, anane, adet olarak yaşasada aslında hepsi etik değerlerdir.                                                                 Örneğin hırsızlık her coğrafyada, her kültürde, her millette, her dinde yasak, kötü olarak değerlendirilirken aynı zamanda yazılı kanunlarla ceza kanunları düzenlenerek engellenmesi istenmiş bir kötü etik değerdir. Ama insanların yaşlanan kendi ebeveynlerini, kendi evlerine alıp bakmaları güzel bir etik değer olması gerekirken (çünkü ebeveynler doğumundan, kendi yaşamını kendisi idame ettirecek vasfa gelinceye kadar çocuklarını kendi evlerinde bakıyor-büyütüyor iken) Dünya’nın hiçbir yerinde yazılı kanun olarak çocuklarının yaşlanan ebeveynlerini alıp kendi evlerinde bakmalarını zorlayacak bir düzenleme yoktur. Bu durum Dünya’daki bazı toplumlarda örf-adet-töre gibi toplumsal yazılı olmayan ve yaptırım gücü olmayan etik değerler ile çocukların yaşlanan ebeveynlerini bakmaları sağlanmaktadır. Aynı şeklin tam tersi de şudur. Ebeveynler sahibi oldukları çocuklarını kendileri yaşam mücadelelerini verebilecekleri yaşa gelinceye kadar koruyup, gözetmek zorundadırlar. Bu tüm Dünya’da hem örf, töre, adet etik değeridir hem de kanunlarla bağlanmış yazılı bir etik değerdir. Eğer ebeveynler bu görevlerini vefat, kötü yaşam gibi çok çeşitli sebeplerle yerine getiremezlerse devlet kurumları devreye girerek çocukları o ülkenin yeterlilikleri oranında koruma altına alırlar buda yazılı yasaya geçirilmiş bir etik değerdir. Örneğin uç bir başka negatif etik değer ise, henüz çocuk olarak değerlendirilecek yaş ve fiziksel yapıda olan insan çocukların yaşça kendilerinden büyüklerin cinsellik aracı olmalarını vaaz eden ve cinsellik aracı olmaları için yapılan çalışmalardır.                      Buda tüm Dünya ülkelerince yazılı ceza kanunlarına bağlanmış kötü bir etik değerdir. Ya da bizler böyle olması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü henüz ergenliğini yaşamamış, tüm toplum içinde tek başına yaşamını idame ettirme kabiliyeti kazanmamış tüm insanlar çocuktur. Çocuk olarak vasıflandırılırlar. Düşünme ve fikir dünyaları, fiziksel kapasiteleri, toplumlarının normlarını tam olarak kullanma veya kötü değer-normlara-kişilere karşı olası tüm tehlikelere karşı mücadele edebilme kabiliyetine ve kapasitesine sahip değillerdir. Çok kolay bir biçimde bir başkaları tarafından iyi veya kötü her şeye araç-alet edilebilirler. Şimdi gelelim yukarıdaki sorularımızı cevaplamaya ve çok daha başka alanlara açılmaya. Negatif değerler ile yaşamını devam ettirememiş kavimlerin yok oluşları tarih ilmi sayesinde gözümüzün önünde iken, *Halen daha insanlar neden insani doğru etik değerler dışındaki negatif yaşama doğru yönelirler? Konuyu elle tutulur hale getirelim. Yaşça gelişmiş insanlar neden daha yavru yani çocuk cinselliğine yönelirler? Bu soruya ilmi, kültürel, sosyal, psikolojik pek çok cevaplar verilebilir. Biz ise bir soru ile bu soruya cevap verelim. Dünya’da insan dışında hangi canlı varlık, kendi türündeki yavru, küçük canlı ile cinselliğe giriyor? Yok. İnsandan başka hiçbir canlı kendi türündeki küçük, yavru ile cinselliğe girmiyor. Peki, hayvanlar dahi, hiçbir canlının yapmadığı bir şeyi İnsan neden yapar? Yaparsa sonu ne olur?                                                                                          Tarihten örnek vermek gerekirse din kitaplarında da geçen tarihsel örnekler bulunmaktadır. Bu örnekler Lut Kavmi’nin yok olması, Pompei’nin yok olması gibi. Ve ikinci yıldızlı sorumuza yanıt arayalım. Negatif değerler ile yaşamını devam ettirememiş kavimlerin yok oluşları tarih ilmi sayesinde gözümüzün önünde iken *Bu yönelme bilinçsiz bir arama ile mi oluyor yoksa                                                                      bu yönelim bilinçli bir şekilde mi yapılıyor veya yaptırılıyor? İşte meselenin bam teli burada kopuyor zaten. Bu çocuk cinselliğine yönelenler/yöneltenler yok oluşlara uğramamak için bilgili, planlı hatta demokrasiyi dahi araç olarak kullanarak güya tarihten ders çıkartarak bunu zorla değil yönlendirerek, eğiterek, toplumlar için gerçekte zararlı fiilleri sanki doğal istekmiş ve doğaya uygunmuş bilinci enjekte ederek yapmaktadır. Bunun içinde, bu hastalıklı ruh ve bilinçleri ile ister ülke bazında ister uluslararası yönetim örgütlerini ele geçirerek olayı küresel boyuta çevirmeye çalışmaktalar.                                                                                              Çünkü tek dünya devleti, tek dünya dini, tek dünya parası hedefli bu hastalıklı yapılar kendilerini dünyanın efendileri, yeryüzündeki küresel tanrılar olarak görmekte diğer kalan insanları da kendilerine hizmet için yaratılmış insan-hayvan arası iki ayağı üzerinde yürüyebilen hizmetçileri olarak görmekte. Bu sebeplerden Birleşmiş Milletler’den başlayarak, Nato’ya, AB’ye, WHO’ya, FAO’ya, Unesco’ya, İMF’ya, Dünya Bankası’na hatta IOC Dünya Olimpiyat Komitesi’ne varıncaya değin nüfuz etmişler ele geçirmişlerdir. Dünya nüfusunu 500 milyon seçilmiş üst insan ile sınırlayarak, bu seçilmişlere 100 milyon hizmetçi (köle) insan atayarak Dünya’nın toplamda 600 milyon nüfus ile sınırlı çok üst düzey bir medeniyet ile donatılmış olmasını sağlamak gibi bir amaca yönelik operasyonlar içindeler.                                                                                                                             Bu amaç ve operasyonlar içinde, ön önyüzünde maske olarak toplumlara şirin gözükecek lansmanlar, söylemlerle hareket ederek, arka planda ise tek dünya dini, tek dünya devleti, tek dünya parası amacı ile yukarıda saydığımız uluslararası kuruluşlar ve dahaları ele geçirilmiş veya bizzat kendileri tarafından kurulmuş teşkilatlardır. Bu küresel tanrılara hizmetkâr uluslararası kuruluşlar vasıtası ile de, devletler ele geçirilmekte, ele geçirilen devletleri üzerinden de halkları ele geçirilmekte, halklar dezenformasyona uğratılarak, bilinç yıkaması yapılmakta ve küresel tanrıların planına, amacına, projelerine robotik insanlar, müşteriler, köleler haline getirilmektedir. Ve ne ilginçtir ki, böylesine dehşet planlar içinde olanların, yardım edenlerin tabii ki normal bir ruh hali, normal bir bilinç hali, normal bir etik değer yargılaması olamayacağından, istinasız hepsinin aşırı, anormal, uç noktalarda hareketleri, istekleri, arzuları olmaktadır. İşte çocuk cinselliğinden yararlanma, küçük yavrularla cinsellik sapıklığıda bunun sonucunda olmaktadır. Tabii ki kendi hedefleri için batı dünyasında kurguladıkları sahte demokrasi oyunu burada da imdatlarına, yardımlarına yetişmektedir. Bu sapıklıklarını demokrasicilik oyunu içinde saklamaktadırlar.          Aslında kendi seçilmiş özel insanlar hayal dünyaları içinde bu tarz insanlık dışı cinsellik düzeylerine bulaşmamış kimseleri de hiç yok. Çünkü seçilmiş özel insanlar içinde olabilmelerinin belki de birinci şartı mutlak olarak sapkın cinsellik yaşamı sürüyor olmak. Doğu ülkelerinde örf, töre, adet etik değerlerini yozlaştırarak bu tarz sapkın cinsellikleri yaşarken (Afganistan’da Bacha Bazi geleneği), Hollanda’da ise bunu demokrasi, insan hakları gölgesinde ilkokul öncesi anaokulu yaşlarında, devletin resmi anaokullarında resimli ders el kitaplarında hemde resmi devletin öğretmenleri ile anne-babalarının cinsellikte eş değiştirmesini (wife-swapping/swinging) gayet normal göstererek, özendirerek, hayatın olağan akışına uygun gibi anlatacak şekilde düzenleyebiliyorlar. Yine Hollanda'da güya demokrasi ile halka seçtirtilen bir bakan sapkınlığını uluslararası boyuta taşıyarak, İstanbul'a yaptığı resmi bir ziyarette sapkın zevkleri için kendisine küçük çocuklar isteyebilmiş hatta 3 tane çocuğu bulup bu Hollanda'lı sapık bakana ikram etmeleri sebebi ile olay adli mercilere ulaşmış ve polisler görevden el çektirilirken, Hollanda'lı sapık bakan çok acil bir şekilde İstanbul'dan Hollanda'ya kaçırılırcasına gönderilmiş böylece Hollanda'lı bakan yargıdan kurtarılmıştır. Dünya'nın neresinde olursa olsun bu sapkınlıklar bireysel değil. Küresel bir el sistemli bir şekilde bazen örf-töre-adet bazen güya demokrasi gibi bahanelerle, elemanlarının sapıklıklarını ileriye dönük Dünya planları için toplumların sosyolojisini bozmakta kullanmakta çok mahir, usta.  Bunların temeli ise 60’lı yıllardan itibaren  *Çiçek çocuklar: cinselliği yaşamanın en doğal hak olduğu algısı *Doğum Kontrol Hapı: Korkma hamile kalmayacaksın, sen cinselliğini yaşa *Kürtaj hakkı: Korkma hamile kalsan bile hal edilir, sen cinselliğini yaşa *LGBT hakkı: Sapkın cinsellikler normaldir, erkeğin cinsellik için kadına, kadının cinsellik için erkeğe ihtiyacı yoktur. Böylece çocuk sorunu da olmaz. Sen cinselliğini yaşa. *Sperm Bankaları: Çocuk için aileye gerek yok, sperm olarak satın alabilirsin, sen cinselliğini yaşa Ve çok yakında “embrio bankaları” geliyor. Babası-Annesi kim belli olmayacak, satın alınmış embrio’lar ile (üretilmiş) çocuk sahibi olma dönemi. Ve böylece küresel tanrılar, Dünya nüfusunu, Dünya Devleti’ni, Dünya Dini’ni, Dünya parasını istedikleri gibi kurgularken, oluşturulacak düzen ile aile, toplum, millet kavramlarını yok ederek fiilide de yok ederek, fabrikasyon tipte istedikleri sayıda insan üreterek Dünya’yı kendi sahte cennetleri yapmayı başaracaklar. Başaracaklar mı, Başaramayacaklar mı? Şimdi geliyoruz yazımızın başına, başlığımız ne idi? İnsanlık Düşüyor mu? Eğer bu oluşturulmak istenen düzene Dünya’nın her yerinde bilinçli mücadele ile karşılık verilirse İnsanlık düşmeyebilir! Eğer mücadele edilmez ve bu sahte küresel tanrıların rüşvet olarak sunduğu "konformist" dünyaya-yaşama evet denirse, yeni yok oluş Lut Kavmi veya Pompei düzeyinde mi olur, yoksa Armageddon tüm Dünya’yı sarıp tam yok oluşu mu getirir? Bunu iyice düşünme vakti geldi de, geçiyor bile. Mücadele etmek isteyenler için dipnot: Kendi mahallenizde, ilçenizde, şehrinizde mücadele düşüncesinde olanlarla bir an önce bir araya gelip sosyal birliktelik taşıyan resmi organizasyonlar kurunuz. Bunun örneğini şu anda Türkiye’de “Halk Kürsüsü Derneği” adındaki resmi dernek yapmakta ve her geçen gün büyümekte, mücadeleyi büyütmekte. Öncelikle kendi ülkeleri Türkiye’de Türkiye için mücadele etmekle birlikte, tüm Dünya’daki sorunlarla ilgilenmekte, sorunları dile getirmekle kalmayıp çözümlerini de gündeme getirmekteler. Türkiye içi sorunlara karşı mücadelelerini görmek isterseniz, youtube kanalları: Halk Kürsüsü WebTv@halkkursusuwebtv4224 Tüm Dünya’dan İnsani her türlü sorun ile mücadele eden her türlü gerçek kuruluş ve kişilerle el ele vererek Dünya içinde mücadele etmeye hazırlar. İnsanca, güzel bir yaşam dileği ile. Şimdilik kendinize iyi bakınız, tekrar görüşmek üzere. #halkkürsüsü Ramazan Sevinç 10.07.2023 ******** Yukarıdaki yazı, Hollanda'da saygın, düzenli yayınlanan bir dergide yayınlanmak üzere yazılmıştır. Burada, Türkiye'de de, siz değerli dostlarımızla da paylaşmak istedik. Hollanda'daki dergide yayınlandıktan sonra, yayının linkini siz değerli #halkkürsüsü dostlarımız ile paylaşacağız. Esen kalın dostlarımız. Sağlıcakla Kal Yüce Türk Milleti'm.
YAZARIN DİĞER YAZILARI