Tarihe baktığımızda, medar-ı iftiharımız olan pek çok âlimimizi görmekteyiz. Hangi ülkede yetişmişlerse, o ülke o âlimleri baş tacı eylemiş ve onlarla iftihar etmişlerdir. Gerçekte bir ülkenin en mühim değeri, yetişmiş ilim adamlarıdır. Molla Muhammed Doğan Hocam da eserleriyle yarınlarda ülkemizin iftiharla takdim edeceği bir ilim erbâbıdır. Yetmiş küsur eseri, yakın zamanda bütün âlem-i İslâm’da okunacaktır. 3 ciltlik Yâsin Sûresi’nin Tefsiri, Rahman Suresi’nin Tefsiri, 7 ciltlik, Arabî İşâratü’l İ’caz Meal ve Şerhi, Mir’atü’l Cihad, Kitabü’z Zekat ve diğer eserleri… Bu eserleri ilahiyat fakültelerinde, üniversitelerde, liselerde okutulmalıdır. Hayatını ortaya koyarak bu vatana hizmet edenlerin yetiştirildiği harp okullarında ve polis meslek okullarında “Mir’atü’l Cihad” kitabı okutulmalıdır. İlgililerin dikkatine arz olunur.
İlgililer demişken, ülkemizi yöneten ilgililere mühim bir konuyu arz etmek isterim. Bilenler bilir, Molla Muhammed Hocam, yazdığı eserlerle, FETÖ’nün tahribatının önünü kesmiş, nice insanların imanlarının kurtulmasına vesile olmuştur. İşte bu çalışmalarından dolayı FETÖ’nün ve onun yetiştirdiği komitenin hedefi haline gelmiş, 17 ay hapis yatmıştır. 17-25 Aralık hadisesinden ve sonrasındaki gelişmelerden sonra FETÖ’nün asıl hedefinin devleti ele geçirmek olduğu ortaya çıkınca, hatta bunların niyetinin MİT Müsteşarını ve hatta Başbakanı hapse koyup ülkeyi ele geçirmek olduğu netleşince, devlet bu örgütle mücadeleye başlamıştı. Ancak elinde müşahhas delil yoktu. Zira bu örgüt karda yürüyüp izini belli etmeyen cinstendi. İlk defa Molla Muhammed Doğan Hocam ve yakınlarını hapse koymak için kurdukları tezgahlarda açık vermişlerdi. İşte devlet bunu tespit etti ve FETÖ’yü ilk defa hukûken yakaladı. Neticede Molla Muhammed Doğan Hocam ve arkadaşları beraat ederken, “Tahşiye Kumpası”nı hazırlayanlar hapse konuldu ve mahkum edildiler. Ancak hikaye burada bitmedi. Meğer FETÖ’nün B takımı, C takımı, D takımı varmış. Bunlar, gözü dönmüşçesine Molla Muhammed Hocama saldırmaya başladılar. Bu arada etrafına yerleştirmiş oldukları elemanları da açığa çıkmaya başladı. (15 Temmuz öncesinde de bazıları, FETÖ’nün devleti ele geçireceğini zannederek Molla Muhammed Hocama başkaldırmış, kendilerini açık etmişlerdi. Şimdi de aynı hal var. Anlaşılan birilerinin biti kanlandı, kendilerinde bir güç vehmetmeye başladılar.)
Bu ülkenin FETÖ ile mücadele eden muhterem ilgililerine sesleniyorum; FETÖ’nün en tehlikeli elemanlarını bulmak istiyorsanız, geçmişleri FETÖ’ye övgü serenatları ile dolu, şimdi Muhammed Hocama saldıranları takip ediniz. Adam elinde yeşil pasaportla poz veriyor. Yani, “Ben devletin ajanıyım, bana dokunamazsınız” demek istiyor. İçlerinde imamlar var. Adam imam kendisi ve yakınları bir İslâm âlimine sövüyor. Diyanet İşleri Başkanı, Diyanet TV’de canlı yayın yapıp, bu gibi edepsizlerin üzerinden cüppeyi ve sarığı almalı ve bir de “tuu sizin yüzünüze edepsizler! Sizler İslâm’ı anlatmaya layık değilsiniz!” demeli. Diyanet İşleri Başkanlığı demişken, bir imam, İstanbul’un Merter gibi semtinde beş daireye nasıl sahip olabilir, bunu araştırmalı. O meseleyi yakinen bilen biri olarak söyliyeyim. Hayır sahipleri orada İslâmî ilimler öğretilsin diye dairesini bağışlamış. Başka hayır sahipleri de oradaki daireleri almış ve cami imamının üzerine yapmış. Niçin? Molla Muhammed Doğan Hocamın sözüne itibar ederek. Şimdi o imam efendi kalkmış, “Burası benim” diyor. Ben hayatımda şunu gördüm; Müslümanlar bu şekilde pek çok hayır müesseseleri kurmuş, Müslümanlara hizmet edilecek diye binalar satın almış ve usulen tapusu birilerinin üzerine yapılmıştır. Bu müesseseler ve binalar ümmetin malıdır. Kim bunları sahiplenmişse, iflah olmaz ve olmamıştır. Ya kendileri, ya yakınları ağır hastalığa yakalanmış, perişan bir vaziyette ölüp gitmişlerdir. Âhiretteki hesapları da başka… Allah muhafaza eylesin. Bu işler çok veballi işlerdir. İşte bunu yapanlar ve FETÖ ile iltisaklı oldukları alenen belli olanlar, şimdi kalkmış, hayatını bu ümmetin inancını düzeltmeye, imanını kurtarmaya vakfetmiş olan, pek çok hastalığı bulunan Molla Muhammed Doğan Hocama saldırıyor, edepsizce hakaretlerde bulunuyorlar. Devletimiz, bu gibi edepsizlerin kulağından tutup, “Edepsizlik etmeyin, haddinizi bilin!” demelidir. Benim bildiğim şu: İslâm’a ve kendisini yetiştiren hocasına ihanet eden; vatana haydi haydi ihanet eder.