?>

İslâmiyet’i Hıristiyanlığa ve Yahudiliğe Benzetenlere Yazıklar Olsun!

Burhan Bozgeyik

4 yıl önce

İslâmiyet’in azgın düşmanları, Müslümanları cebren dinlerinden uzaklaştıramayacaklarını görünce, taktik değiştirdiler. Hedefleri, Müslümanların inançlarını bozmak, onları Hıristiyan ve Yahudilere benzetmekti. Onlar için Müslümanları bir milim bile saptırmak büyük zaferdi. Zira Allah-u Azimüşşân’ın göndermiş olduğu İslâm dini, öyle saf, öyle nuranî idi ki, ona muhalif zerre kadar beşerî görüş işin içine girdi mi, Allah-u Azimüşşân o inancı kabul etmemekteydi.

İslâmiyet deyince, şer’i deliller belli: Kur’an-ı Kerim, Sünnet-i Seniyye, İcmâ-ı Ümmet ve Kıyas-ı Fukâha. Müslüman’ın hayat nizamı bu dört delile göre şekillenir. Hiçbir Müslüman kendi kafasına göre hüküm veremez, yaşayış tarzı tanzim edemez. Bu şer’i çizgilerin dışına çıkan, ya günah-ı kebâir, ya günah-ı segâir işlemiş olur. İslâm’ın bir tek nas olan hükmünü inkâr eden ise İslâm dairesinden çıkar. Meselâ bir kimse, İslâm’ın tesettürle ilgili hükmünü, ya da faizin haramiyetiyle ilgili hükmü, ya içkinin haramiyetiyle ilgili hükmü, ya zinanın haramiyeti ve bu şen’i fiili işleyenlere had cezası ile ilgili hükmü, hırsızın elinin kesileceğine dair hükmü, cinayet işleyenin kısas olunacağına dair hükmü, elhasıl, Allah-u Teâla’nın hükümlerinden bir tekini inkâr etse, “Bu zamanda da olur mu” diye küçümsese, ya da alay etse; o kimse isterse her sene hacca gitsin, isterse beş vakit namazın dışında günde binlerce rekât namaz kılsın, ne yaparsa yapsın, -şayet o inanç üzere ölmüşse- ebedî cehennemliktir. 

İşte zındıka komitesi, bu hakikati çok iyi bildikleri için var güçleriyle Müslümanları inançlarından “bir milimcik olsun” saptırmak için uğraşmış, ya Müslüman topluluklar içerisinden adam elde edip onları çok iyi yetiştirip Müslümanların arasına salmış, ya da kendileri çok mükemmel elemanları İslâm kültürü üzere yetiştirip, Müslüman ismiyle ve kimliğiyle Müslümanların arasına salmışlardır. Hedefleri şudur: Müslümanları, Allah-u Azimüşşan’ın gönderdiği, Peygamber Efendimizin (a.s.m.) tebliğ ettiği İslâm’dan uzaklaştırmak. İsimden ve resimden, sembollerden ibaret bir din modeli takdim etmek. Bol bol zikredebilirler, İslâm’ın edebiyatını yapabilirler, ancak “Allah’ın hükümleri her sahada hâkim olmalı” diyemezler. Onları bunu diyemez hale getirmek için her yolu denemektedirler. Bilhassa BOP’tan sonra Müslümanların önde gelen şahsiyetlerine verilmek üzere helikopterlerle paralar taşınmıştır. O parayı alanlardan istenen, görünüşte “basit” bir şeydir: “Sizden cihat hakkında soru sorulursa şöyle deyin yeter: O tarihte kalmış bir iştir. O zamanki Hıristiyanlar ve Yahudilerle ilgilidir. Günümüzde cihat güzel sözle, edebiyatla yapılır. Silah kullanılmaz. Diyalog ve hoşgörü zamanıdır.”

Bakınız misyoner yetiştiren bir Papaz (Rahip Samuel Zwemer, 1935’te Kudüs’te vermiş olduğu misyonerlik konferansı), Müslümanlar arasına salacağı adamlarına neler tavsiye ediyor. Lütfen dikkatle okuyunuz: “Sizden Müslümanları Hıristiyan yapmanızı istemiyoruz. Sizin asıl göreviniz Müslümanları İslâm dininden uzaklaştırmaktır. Doğumlarından ölümlerine kadar haç takmasınlar, kiliseye gitmesinler, vaftiz olmasınlar, ama Hıristiyan gibi yaşasınlar. Bunu çağdaşlık adı altında yapın. Allah’ı ve Peygamberi tanımayan bir nesil büyük işlerle idarelerle uğraşmaz; idealsiz, dinsiz, mefkûresiz yaşarlar. Rahatı, tembelliği, parayı ve nefislerini sever, arzu ve şehvetlerini tatmin için uğraşırlar.

Müslümanları vaftiz etmek için boş yere çabalayıp durmayalım. Başka yollar, başka çareler deneyelim. İslâm memleketlerinde girişeceğimiz faaliyetlerde onlara, Hıristiyan âdetlerini, Hıristiyan bayramlarını, Hıristiyan kültürünü, Hıristiyan ahlakını aşılayalım.

Bir Müslüman’ın doğumundan ölümüne kadar kimliğinde Müslüman yazabilir, fakat bir Hıristiyan gibi yaşayarak cami önündeki teneşire yatmalıdır. Kiliseye gelmesine gerek yok, varsın camiye gitsin. Ama bir Müslüman’ı, hayatı boyunca Hıristiyan gibi yaşatmalıyız.”

Şimdi lütfen İslâm âlemindeki yaşayışı, şu Papaz’ın sözleri ışığında değerlendiriniz. Hıristiyanlara benzer kıyafetler giyen, tesettürü unutmuş, içki içen, kumar oynayan, faizle iştigal eden, zina yapılması karşısında yönünü öbür tarafa çeviren, “gerçek İslâmiyet’i” yaşayanları kınayan ve onlara “yobaz” diyen, yılbaşını onlar gibi kutlayıp çam ağacı bile süsleyen kimselere, “yazıklar olsun!” denmez de ne denir?.. İzzetbegoviç’in dediği gibi, “Savaş düşmana benzeyince kaybedilir.” Onlar, yani İslâm’ın hasımları nice Müslüman’ı kendilerine benzetti, maalesef…

YAZARIN DİĞER YAZILARI