İslâmiyet, Allah-u Azimüşşân’ın seçtiği ve beğendiği dinin adı. “Semavî dinler” tabiri safsatadır, sapıklıktır, insanları cehenneme sürükleme taktiğidir. Hz. Âdem Aleyhisselâm’dan kıyamete kadar Allah’ın dininin adı tektir. Onun adı da İslâmiyet’tir.
İslâmiyet’i öğrenmek, esaslarını kavramak son derece kolaydır. Dünyadaki bütün insanlar İslâmiyet’in esaslarını rahatça öğrenebilir ve İslâmiyet’i can-u gönülden benimseyebilir. İşte buyurun size 16 madde halinde “İslâmiyet’in Alfabesi”:
1. Allah’a iman, 2. Meleklere iman, 3. Kitaplara iman, 4. Peygamberlere iman, 5. Âhiret gününe (öldükten sonra ruhla ve cesetle birlikte dirilmeye) iman, 6. Kadere iman (hayrın da şerrin de Allah’tan geldiğine iman): Bu altı maddeye “İMANIN ESASLARI” da denir. “Amentü”de bu esaslar belirtilmiştir. 4-5 yaşındaki çocuklar bile ezberler ve anlar.
Devam edelim:
7. Oruç tutmak, 8. Namaz kılmak, 9. Hacca gitmek (zengin ise farz), 10. Zekât vermek (zengin ise fakir fukaranın da aralarında bulunduğu 8 sınıftan birine kırkta bir zekât vermek, mahsullerden onda ya da yirmide bir, hayvanlardan da fıkıh kitaplarında belirtilen miktarlarda zekât vermek), 11. Kelime-i Şehâdet getirmek. Bu son beş maddeye “İSLÂM’IN ŞARTLARI” denir. Farzlar bunlardan ibaret değildir. Ancak temel farzlar bunlardır. Diğer farzları yerine getirmek için evvelâ işte bu farzları yerine getirmek gerekir.
Devam edelim:
12. Hıfz-ı din (yani dini muhafaza etmek), 13. Hıfz-ı akıl (aklı muhafaza etmek), 14. Hıfz-ı hayat (hayatı muhafaza etmek), 15. Hıfz-ı namus (namusu muhafaza etmek), 16. Hıfz-ı mal (malı muhafaza etmek).
Bu son beş madde de temel esaslardandır ve bunlardan birinci derecede devlet mesuldür. İşte bunun için İslâmiyet’te devlet, en temel farzlardandır. Kısaca devletsiz İslâmiyet olmaz. Bütün peygamberler ve peygamberlerin vârisleri buna ehemmiyet vermiş, bu konuyu birinci gündem maddesi yapmışlardır.
Dini, aklı, canı, malı, namusu kim muhafaza edecektir? Bunlar beşer hayatının en temel meseleleridir. İslâmiyet bu mesuliyeti birinci derecede devletin omzuna yüklemiştir. Gerçek huzur, emniyet ve refah ancak böyle temin edilir. Aksi takdirde herkes ayrı baş çeker, anarşi ve kargaşa olur. Fertlerin gücü bu beş temel esası muhafazaya yetmez.
İslâmiyet’in bu alfabesi, yani 16 maddelik temel esası kavrandığı takdirde, gerisi kendiliğinden gelir. Zira bugün bütün dünyanın hayran kaldığı hukuk nizamı da, huzurlu sosyal hayat da, bütün güzel ahlak prensipleri de bu maddelerde mündemiçtir (içinde saklıdır).
Bizim 16 madde halinde sıraladığımız bu “alfabe” esas alınarak binlerce, on binlerce, yüz binlerce kitap telif edilmiştir. Bundan sonra da kıyamete kadar kitaplar telif edilmeye devam edilecektir. Zira şümulü, manası o kadar geniştir. Bir lisanı öğrenmek için nasıl önce alfabesini öğrenmek şartsa, İslâmiyet’e giriş yapmak, temel esaslarını öğrenmek için de işte bu 16 maddelik esasları çok iyi öğrenmek lazımdır.
İslâmiyet’in hasımları da bunun farkındadır ve bu alfabeyi atıl hale getirmek, sulandırmak, mecrasından saptırmak için yüzlerce komite kurmuş, milyarlarca dolar harcamıştır. El’an de su gibi para harcamaya, komiteleri vasıtasıyla bu temel esasları yıkmaya çalışmaya devam etmektedirler.
Müslümanlar olarak ilk yapacağımız iş, işte bu 16 maddelik alfabeye sahip çıkmaktır. İslâmiyet’i anlatmaya da bu 16 maddelik alfabeden başlayacağız. Bunu hakkıyla yaparsak, “İslâmiyet’e giriş” zaten çok kolay. Gusül abdesti, ardından kelime-i şehâdet. Yani can-u gönülden, “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resûlühu” demek. Bu mübarek kelime de zaten 16 maddenin içerisinde var.