?>

KIBLE, MESCİD-İ AKSA, İSRÂ !

Mümtaz Şahin

4 yıl önce

Önce iki küçük bilgi: MESCİD-i AKSA, Kudüs’te bir camidir. İslâm dinine inananlarca kutsal mekânlardan biridir. Mescid'i Aksa, SÜLEYMAN TAPINAĞI tepesine Halife Hz. Ömer tarafından basit bir şekilde (tahminen 635’de) yaptırıldı. Daha sonra Emeviler zamanında Harem-i Şerif diye adlandırılan yerde Halife Abdülmelik veya Velid tarafından cami şeklinde inşa edildi. Bu cami Emevi kralı Abdülmelik tarafından peygamberin vefatından 60 sene sonra yaptırılmıştır. Uyanıklar yaptıkları bu camiye Kur'an'da ismi geçen MECİD-i AKSA ismini vermişlerdir. Eskiden caminin yerinde Bizans İmparatoru Justinianos zamanından kalma bir KİLİSE vardı. Cami, Abbasi Halifesi Mansur tarafından 757 de yeniden yaptırıldı. Haçlılar zamanında bazı değişikliklere uğradı, daha sonra Salâhaddin Eyyûbî tarafından 1187’de onartıldı. (Meydan Laorusse Ansiklopedisi.) *** SÜLEYMAN MABEDİ “Kudüs’te, Süleyman Peygamber (M.Ö. X.yy) tarafından yaptırılan mabet. Ne zaman ve kimler tarafından yaptırıldığı kesin olarak bilinmiyor. Ancak, zaman zaman onarıldı. İbadethane olarak kullanıldı. Bazı kaynaklar bunun Süleyman Peygamberin sarayı olduğunu, bazısı ise doğrudan doğruya ibadethnane olarak yapıldığını ileri sürer. Hıristiyanlığın doğuşundan sonra mabet yıkıldı, son kalıntıları da Haçlılar tarafından ortadan kaldırıldı (XI. yy) Bu gün bütün tek tanrıcı dinler tarafından kutsal bir yer sayılan Süleyman mabedinin temel duvarlarından kalan bir bölüm Yahûdilerce AĞLAMA DUVARI adı altında ziyaret edilir.” (Meydan Laorusse Ansiklopedisi) *** İSRA, (gece yürüyüşü demektir.) İsrâ Sûresi 1.âyet: “Kendisine kudretimize ait bazı âyetlerimizi göstermek için kulunu bir gece vakti Mescid-i Haram’dan, etrafına bereket verdiğinimiz MESCİD-i AKSA’ya götüren Zat her ayıptan tamamıyla münezzehtir.” (Mescid-i Haram = KÂBE) Vahyin 9. yılında yani (Vahiy 610 yılında başladığına göre) bu âyet 619 yılında gelmiştir. KIBLE. Bakara Sûresi’nin 144. âyetindeki “Yüzünü göğe dönüp durduğunu elbette görüyoruz ve elbette seni, hoşnut olacağın KIBLEYE çevireceğiz. İşte yüzünü MESCİD-i HARAM’a doğru çevir. Nerede bulunursanız bulunun, yüzlerinizi onun yönüne çevirin … “ ifadesinden sonra KÂBE, KIBLE oldu. Bu âyet Hicret’in 5.yılında yani Vahyin 18.yılında yazılmıştır. Yani 628 yılındadır. “Müslümanlar Mekke’de iken namazlarında KUDÜS’teki MESCİD-i AKSA’ya yöneliyorlardı. Hz. Peygamber’in gönlünde, Hz. İbrahim’in Allah’ın emri ile ibadet evi olarak inşa ettiği, fakat müşrik Araplar’ın puthaneye çevirdiği Kabe’ye dönmek vardı. Daha sonra Hz.Peygamber orayı temizleyerek Hac ibadetini de aslî unsurlarına döndürdü. (Konularına Göre Kur’an. Prof. Ömer Özsoy / Prof. İlhami Güler) Ufak bir coğrafi hatırlatma yapayım: Mekke, Medine’ye göre güneydedir. Yani Medine kuzeye düşmektedir. Medine’nin kuzeyinde de KUDÜS bulunmaktadır. Yani Müslümanlar ilk önce KIBLE olarak KUZEYDEKİ KUDÜS’e ve Kudüs’teki MESCİD-İ AKSA’ya doğru namaz kılarken bu âyetten sonra tam tersine dönerek GÜNEYE yönelmişlerdir. Kudüs'ün adı Peygamber ve Ömer zamanında İLYA (İlia) dır. İbranice en eski adı "Yeruşalim” dir. Yani: "Darusselam /Barış yurdu" demektir. Memluklular (Müslüman köle askerlerin kurduğu devlet) zamanında adı "el-kuds" veya "Kudsü'ş-şerif" adıyla anılır olmuştur. Şimdi aklıma takılan husus şu: Âyetlerin indiği zamanda MESCİD-i AKSA diye bir yer YOKTUR. O zamanda Kudüs, henüz Müslümanlar tarafından zabtedilmemiş, Bizans İmparatorluğu’na bağlı bir yerdir. Kudüs, 2. Halife Hz. ÖMER tarafından yani MESCİD-i AKSA denilen yerin KIBLE olarak kabul edilmesinden ve İSRÂ hadisesinden çok SONRA zabtedilmiştir. (M.S. 635 veya 637 yıllarında) İsrâ Sûresi’nin o âyetinden sonra Müslümanlar arasında büyük bir kargaşa olmuş ve bir kısım inananlar bu inançlarından vazgeçmişler, bir kısmı da Hz. Ebubekir’in yanına giderek bunun yalan olduğunu söylemişler, Ebubekir ise Hz.Muhammed’den gelen her şeyin doğru olduğunu kabul ettiğini söyleyerek bu gelenleri dağıtmıştır. Bazı kitaplar, halkın, “madem ki, Mescid-i Aksa’yı gördün, öyleyse tarif et bakalım burası nasıl bir yerdir ?” sorusuna karşılık, Hz.MUHAMMED’in, Mescid-i Aksa’nın kapısını pencerelerini içini dışını ANLATTIĞINI ve bunun üzerine bu anlatılanların, orayı GÖRENLER tarafından doğrulandığını ve ancak bundan sonra Hz. Muhammed’e inanılmaya devam edildiğini yazarlar. Şimdi sormak istiyorum: OLMAYAN bir YER, nasıl oluyor da ÂYETLERDE ZİKREDİLİYOR ve ucu bucağı olmayan konuşmalara ve KİTAPLARA SIĞMAYAN yazılara konu OLABİLİYOR ?
YAZARIN DİĞER YAZILARI