Nüfus cüzdanımın yıpranmış halini gören bir yakınım, “Niçin değiştirmiyorsun, hele şunun haline bak!” demişti. Ben de oradaki “İslam” yazısını göstererek, “İşte bunun için değiştirmiyorum. Son ana kadar da direneceğim ve bu ismin kalması için mücadele edeceğim” demiştim.
Nüfus cüzdanının bir ismi de “kimlik” tir. Kimlik, yani sizin kim olduğunuzu belirten belge. Bana göre kimliğin ruhu, işte benim o yıpranmış nüfus cüzdanında yazılı olan İslâm’dır. Ruhsuz cesede nasıl “ölü” deniliyorsa, bana göre İslam’sız kimlik de kâğıt parçasından ibarettir. Zira ruhu gitmiştir.
Bu ülkede yaşayan nüfusun yüzde 99’u Müslüman’dır. Bu ülke 1071 yılından beri İslâm beldesidir. Bunun saklısı, gizlisi, utanılacak bir tarafı var mı?
Avrupa Birliği istedi diye, kimliklerdeki İslam yazısı kaldırıldı ve yeni verilen kimliklerde “Dini” kısmı konmadı. Eski nüfus cüzdanlarının ise 31 Aralık 2023 tarihine kadar geçerli olduğu açıklandı. Bu tarihten sonra eski kimlikler geçerli olmayacak ve bu tarihten sonra kimlik çıkaranlar ceza ödeyecek.
Bu ülkede nice siyasi iktidarlar geldi geçti. 50 yıldan beri Avrupa Birliği’ne girmeye uğraşılıyor. (Daha önceki ismi Avrupa Ekonomik Topluluğu –AET- idi.) AB’ye girme uğruna muazzam tavizler verildi. Binlerce kanun çıkarıldı. On binlerce tüzük ve mevzuat değişikliği yapıldı. Zina suç olmaktan çıkarıldı. Ailenin reisinin erkek olduğu maddesi kaldırıldı. İstanbul Sözleşmesi imzalandı ve o sözleşmeye dayanılarak kanunlar çıkarıldı. Sonradan sözleşme iptal edildi denildi, ancak sözleşmeye dayanılarak çıkarılan kanunlar geçerli olmaya devam etti. (Mesela 6284 sayılı kanun) Kadın kadına, erkek erkeğe evlilik serbest oldu. (Resmiyette kaydedilmiyor, ancak bunu yapanlar yaptıklarını sosyal medyaya koyuyor ve düğün yapar gibi aleni yapıyor.) Çocuk yaşta evlilik yasaklandı. 18 yaşından küçük kızlarla evlenmiş olan erkeklere 18 yıla kadar hapis cezası verildi. (Nitelikli cinsel tacize giriyormuş). Daha neler, neler yapıldı. Niçin? Avrupa Birliği’ne girmek için. Girip girmemek ayrı konu. Peki alırlar mı? Hayır. Bakın bir ülkenin NATO’ya üye olabilmesi için “oybirliği” gerekiyor. Yani bu ne demek? Bir ülke itiraz etse, giriş mümkün olmuyor. Onun için 12 Eylül ihtilalinden sonra Türkiye ikna edildi. İhtilalin lideri Kenan Evren, “Bana asker sözü verildi” dedi ve Türkiye evet dediği için Yunanistan tekrar NATO’ya döndü. İsveç’in NATO’ya üye olabilmesi için Türkiye’nin evet demesi şart. İlk başta Kur’an-ı Kerim’in yakılmasına onay veren bu ülkenin veto edileceği söyleniyordu, şimdi “evet” dendiği açıklandı. Bu şu demek, “oybirliği” sağlandığı için İsveç de NATO’ya girecek. Aynı durum AB için de geçerli, bir ülke veto etse giriş mümkün olmuyor. Peki tamamı Hıristiyan olan bu ülkeler Türkiye’nin girişini kabul eder mi? (Aralarında Kıbrıs Rum kesimi de var.)
Girmek için uğraştığımız AB’nin içinde kimler var. Bin yılda binlerce defa savaştığımız ülkeler var. Hem kültürleri, inanç yapıları bize ters. Şimdi AET devresinde olduğu gibi, “Bu ekonomik topluluk” da denilmiyor. LGBT ile ekonominin ne ilgisi var? Zinanın serbest bırakılması ile ekonominin ne ilgisi var? İdamın yasaklanması ile ekonominin ne ilgisi var. Görüldüğü gibi adamlar ve madamlar her şeyimize her işimize karışıyorlar. Kültür yapımız bütünüyle değişiyor. Adamlar üzerimizde taşıdığımız nüfus cüzdanımıza, yani kimliğimize bile karışıyorlar. Üstelik üyesi olmadığımız halde.
Arkadaş ben sonuna kadar direneceğim. Kimliğimdeki İslam ismi benim ruhumdur, şerefimdir. İsteyen kimselerin İslam ismini kimliğe yazdırmasına izin verilmelidir. Kimlikler o şekilde düzenlenmelidir. İsteyen yazdırmaz. Bu, kişinin tercihine bırakılmalıdır. Bunun mücadelesini vermeyen partilere oy, moy yok. Bunun mücadelesini vermeyen milletvekillerine çay, kahve yok. Ey milletvekilleri! Sizden çok şey mi istiyoruz? Kimliğimize sahip çıkmanızı istiyoruz. Ben Müslüman’ım, bu ülke bin yıllık İslam diyarı. Atalarım hangi değerler uğruna savaştı, can verdi? İslam yoksa, ruhum çekildi demektir. Ruhsuz kimlik mi olur? Kimliğimde İslam ismini istiyorum arkadaş, AB’ymiş, şuymuş, buymuş, dinlemem…