Hani, aklımıza her estikçe, yani vırt-zırt GAZ buluyoruz ya … Bunların heppisini ÇIKARSAK, Karadeniz’in ÇÖKECEĞİNDEN korkuyorum. Ve İYİ ki ÇIKARAMIYORUZ diye gendi gendime seviniyorum. Bilemiyorum, bir yandan “yanlış mı düşünüyorum acaba” diye de tereddüt içerisine giriyorum. Ama, diğer yandan da şööle düşünerek haklı olduğumu gendi gendime isbat etmeye çalışıyorum: Bir otomobil lastiğini şişkin tutan nedir; HAVADIR değil mi ? Bunun havasını sibobun iğnesine basara tıısss fısss diye çıkartırsan lastik söner ve İNER değil mi ? GAZ dediğin de nedir; havanın YANICISIDIR değil mi ? İşte budur beni korkutan. Denizin altındaki hava, yani GAZ azalırsa veya tamamen boşaltılırsa oto LASTİĞİ gibi olur da otomobil gibi ÇÖKMEZ mi ? ÇÖKER tabii ki. Aha bi misal daha vereyim: Gonya Ovasında OBRUK denilen ÇÖKÜNTÜLER var ya … İşte onlar, VAHŞİ SULAMA sonucunda alttaki suların çekilmesi ve toprak altının boş kalması yüzünden olmuyor mu ? Evet, öyle oluyor. Eee, Karadeniz niye bööle olmasın ? Bu durumda KORKMAKTA haksız mıyın ? Ama acaba, GAZI keşfeden Böyüklerimiz, ÇIKARDIKLARI GAZIN yerine HAVA basarak bu çöküntüyü önlemeyi düşünmüşler midir ? Ama O GAZ ile sonradan basılan HAVA birbirine karışır da GAZIN kalitesi düşer mi acaba ? Veya havayı başka bir yere mi basarak bu tehlike önlenebilir mi acaba? Aaah ah, şu CÜCÜK aklım sabah sabah nelerle meşgul oluyor yahu ? Ama önleyemiyorum bi türlü. Ne de olsa memleket meselesi ve niyetim de, bunun memlekete zarar vermemesi için Böyüklerimizin ikaz edilmesi. Ne dersiniz haksız mıyım veya sizi de KORKUYA sevk etmiş olmuş muyum ? Eğer bööle olduysa hepinizden özür dilerim günlerinizin iyi olmasını temenni ederim.