?>

Kuşatma

Burhan Bozgeyik

3 yıl önce

Bütün kâinat ve üzerinde insanların da yaşadığı bu dünya Allah-u Teâlâ’nın mülküdür. Rabbim bu dünya misafirhanesinde bizlere “en güzel beldeyi” ihsan etmiş. Bizim atalarımız da Malazgirt Zaferi’yle birlikte Oğuz boylarıyla Anadolu’ya gelmiş ve bu cennet yurdu mesken tutmuş. Bizim ailede pek çok şehit ve gâzi var. Şimdi Kahramanmaraş’ta oturan akrabalarımızın dedeleri dört kardeş olarak askere gitmişler, üçü şehit olmuş, biri 14 sene askerlik yaptıktan sonra gâzi olarak dönmüş. Bedevi Dede çocuk yaşta anasından helallik alarak Çanakkale cephesine gitmiş. Silo Dede, akrabalarımızdan teşkil ettiği mücahit taburuyla işgalci Fransızlarla mücadele etmiş. Muhammed Reşad askerde nöbetteyken yıldırım isabet etmesiyle şehit düştü. Zeynelimiz Kıbrıs Harekâtı’nda şehit düştü. Çevik Kuvvet Polisi halamın torunu Ufuk’umuz bir terör saldırısında şehit düştü. Bunu şunun için yazıyorum: Allah esirgesin bugün vatanımızı korumamız mevzubahis olsa bizler ve bu vatan evlatları seve seve vatan müdafaasına koşarız… İşte bizim yıllardır yaptığımız da bir nevi “vatan müdafaası”dır.

Akl-ı selim sahibi her vatan evladı gibi, biz de olup bitenlerin farkında idik. Etrafımız şuurlu ve planlı bir şekilde “kuşatılmakta” idi. Doğrudan bize saldırma yerine, önce kolumuzu, kanadımızı kırma, etrafımızı çevirme plânını sahneye koydular. Çeçenistan’a, Bosna’ya, Karabağ’a saldırıları; ondan sonra Irak’a, Suriye’ye, Libya’ya saldırıyı; BOP’u, Arap Baharı’nı, terör örgütlerine binlerce TIR silah yardımlarını böyle okuyun…

Biz “büyük oyunu” gördük ve bu ülke insanlarının gözünü açmak, oynanan oyunlara dikkatleri çekmek için; “Türkiye Üzerine Oynanan Oyunlar” (1990), Ortadoğu Üzerine Oynanan Oyunlar (1991), Güneydoğu Üzerine Oynanan Oyunlar, İslâm Dünyasını Saran Ateş Çemberi, vb. kitaplarını kaleme aldık. Bu kitaplarımızda “askerî kuşatma”nın yanı sıra, “kültürel kuşatma”ya da dikkatleri çekmekteydik. En tehlikelisi de buydu; uzun zamandan beri zihinler kuşatma altına alınmıştı. Başta medya olmak üzere, kültür ve düşünce yapısını etkileyecek bütün unsurlar kullanılarak beynin etrafında çepeçevre sipere yatılmıştı. 7/24 saat bombardıman devam etmekteydi. Filmler, diziler, gazeteler, dergiler… Hele hele internetin yaygınlaşmasından sonra sosyal medya, hatta ve hatta müzik programları… Belki size abartılı gelebilir ama bilhassa bayanlara yönelik kıyafet yarışmaları, evlilik programları, şarkı, türkü yarışmaları… Bütün bunlar bu ülke insanlarının zihnine “sosyal ve kültürel dönüşüm mermileri” yağdırmaktaydı.

Ülkemizde kaç tane “ecnebi üs” var? Tarihimizin hiçbir devrinde bize dost olmamış olanların, daha dün gibi gelen bir zaman diliminde ülkemizi işgal etmeye yeltenenlerin etrafımızda kaç tane üssü var? Bundan on sene, yirmi sene önce “komşularımızı” sayarken; Suriye, Irak, İran diye İslâm ülkelerini sayıyorduk. Peki, şimdi “kaç tane İslâm ülkesi komşumuz var?” sorusuna nasıl cevap vereceğiz? Sadece Suriye’de 20 küsur “ecnebi ülkenin” askerleri ve bir kısmının üsleri, havaalanları, limanları var.

Bizim çocukluğumuzda, alfabelerde, “Uyu uyu, yat uyu!” tekerlemesi vardı. Bir de “Yurtta sulh, cihanda sulh” denirdi. Bunlara ilaveten sonradan FETÖ’nün elebaşısı bir ucûbe peyda oldu, kendisine tâbi olanlarda ne din, ne iman bırakmamak için bütün mahâretini kullandı. Hıristiyan ve Yahudileri kardeş ilan etti. Onların da cennetlik olduğunu söyledi. “Haçlıların ülkenizi işgali kötü bir şey değildir. Onlar karınıza kızınıza tecavüz etmez” dedi. Buna mümasil zırvalarını saymaya kalksak, onlarca cilt kitap olur. Sadece o mu, daha nice “hâin başlar” sahneye çıktı. Haçlıları övmeye, cihat ve şehâdet şuûrunu yermeye başladılar. Bütün bunlar “kuşatma programı”nın bir parçasıydı.

Yaklaşık kırk yıldır, “radarlarımı” açmış vaziyetteyim. İçimden gerçek vatanperverleri tebrik etmekte ve alkışlamaktayım. Yapım gereği, yüz-göz olmayı sevmem. Sözün özü, ey bu vatanın sevdâlıları! Lütfen gözünüzü dört değil, on dört açın! (Yani yedi kişiyseniz, omuz omuza verin. Olup bitenleri tahlil edin!) Yurdumuz kuşatılmaya çalışılıyor. Hem askerî, hem kültürel mânâda… Sözüm uyanık olanlara… Rabbimizin lütfu olan bu vatanı hür ve müreffeh olarak gelecek nesillere yâdigâr bırakmak isteyenlere…

YAZARIN DİĞER YAZILARI