Müslümanlar, maalesef her hususta ehl-i dünyanın bakış açısını benimsemiş bulunuyor. Senede bir gün, “Anneler Günü”nü kutlar. Senede bir gün, “Babalar Günü” nü kutlar. Vs… Senede bir gün de Miraç Kandili’ni kutlar. Tamam. Bir dahaki seneye kadar da hatırlamaz. Oysa miraç hâdisesini, değil senede bir, değil her gün, her an hatırlamalıyız. Ya da şöyle söyleyeyim; Müslümanlar olarak miraç hakikatini layıkıyla anlayabilsek, dünyamıza da yeter, âhiretimize de…
Rabbimiz (C.C.) bizlere, miraç hadisesini Kur’an-ı Azimüşşan’da haber vermektedir. İsrâ Suresi’nin 1. ayetine mealen bakalım:
“Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye, (Muhammed) kulunu Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.”
Necm Suresi’nde ise, Peygamber Efendimizin (A.S.M.) Cenab-ı Hakk’ın huzuruna çıkışı haber verilmektedir. Sevgili Peygamberimiz (A.S.M.) birçok hadis-i şeriflerinde bu kutlu yolculuğun teferruatını, gördüklerini anlatmaktadır. İşte bu seyahatten çıkarılacak birinci ders, “Lâ ilâhe illallah Muhammedü’r resûlullah” kelime-i tevhidinin nasıl birbirinden ayrılmaz bir hakikat olduğudur. Bu kâinatı Rabbimiz yaratmıştır. Bütün bu âlemde ne varsa, her şey Rabbimizi tespih etmekte, zikretmektedir. Yüzüncüde de “Muhammedü’r Resulullah” demektedirler. Zira bütün bu mevcudat, Peygamber Efendimizi de (A.S.M.) tanımaktadır. Sevgili Peygamberimiz, hem bütün âlemin reisi, hem bütün peygamberlerin de peygamberi, hem Rabbimizin Yaver-i Ekrem’i ve en has abdidir. “Levlake Levlake lema halaktü’l eflake” kudsî hadisini hatırlayalım. Rabbimiz, “Habibim sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım” buyuruyor.
Bizim yaratılmamızın en mühim hikmeti, Rabbimizi tanımak, ona iman ve ibadet etmektir. Bu kâinat bize Rabbimizin varlığını ve birliğini hatırlatmakta, ders vermektedir. Ancak bu hakikat muallimsiz, rehbersiz anlaşılmaz. İşte Rabbimiz peygamberleri bunun için göndermiş, kitaplarını ve suhuflarını bu maksat için inzal buyurmuştur. Başmuallim ve başmürebbi ise Peygamber Efendimizdir (A.S.M.).
Sevgili Peygamberimizin dünyaya teşriflerini bütün mevcudat dört gözle beklemişti. O kâinatın efendisi idi. İşte miraç gecesinde yedi kat semadakiler bütün müştemilatıyla, dünya ve içindekiler, cennet ve cehennemin sakinleri, bütün melekler Peygamber Efendimizi (A.S.M.) gördü. Bu kâinatın efendisinin kim olduğunu bir kere daha bildiler ve gördüler. Peygamber Efendimiz de Rabbimizin yarattığı bu muhteşem saltanatın bütün elemanlarını, unsurlarını, hizmetkârlarını gördü. Cenneti ve cehennemi de gördü. Yedi kat semanın sakini olan melekleri ve o sema tabakalarında bulunan peygamberlerin ruhaniyetini gördü. En sonunda da lâ zamanî, lâ mekânî ve lâ keyfî olarak, yani zamandan, mekândan ve şekilden azade olarak rü’yet-i Cemalullah’la müşerref oldu. Namazda okuduğumuz “Ettahiyyatu” duası o muhteşem görüşmenin hediyesidir. Rabbimiz Bakara Suresi’nin son ayet-i kerimelerini (Âmene’r resulü) bizzat okumuştur. Beş vakit namaz emrini vermiştir. Beş vakit namaz işte miracın bize hediyesidir. Bu hakikatleri içinde barındırdığı için “namaz müminin miracı”dır.
Siz şu kâinatın büyüklüğünü düşünün. Sadece bir sema tabakasında milyarlarca galaksi ve her galakside milyarlarca yıldız var. Her bir yıldız da dünyamızdan milyonlarca büyük ve bütün o yıldızlarda bir karışlık boş yer olmamacasına melekler var. Hepsi de ya kıyamda, ya rükûda, ya secdede, ya tahiyatta ve devamlı Rabbimizi tespih etmekte, tahmid etmekte, tekbir getirmekteler. Sevgili Peygamberimiz işte Rabbimizin bütün bu mutî memurlarını gördü. Ebedî âlemin mekânları olan cenneti ve cehennemi gördü. Bir anlık Cemalullah’ı görmek, bin senelik cennet hayatını unutturmaktadır. Bu dünyada Rabbimizi gören tek insan Peygamber Efendimizdir (A.S.M.). Cennette ise bütün ehl-i cennet Rabbimizi görecektir.
Peygamber Efendimizin (A.S.M.) bütün küfür dünyasına meydan okuması insan havsalasına sığmıyor, değil mi? Miraçta, bütün mevcudatın Allah-u Azimüşşan’ı tespih ettiğini işiten kulakların ve bizzat gören gözlerin sahibi kimden korkar?
Ey Müslüman, başını kaldır, dik dur. Sen böyle muhteşem bir saltanatın sahibi olan, iki cihanın da maliki olan Rabbü’l Âlemin’in memlûküsün. Aynı zamanda da halifesisin. Miraç hakikatini unutma, hatırla ve “Muhammedü’r resulullah” hakikatiyle birlikte yürü ve korkma!..