?>

NEBÂTÎ'den NECÂTÎ'ye ... !

Mümtaz Şahin

3 yıl önce

Arkadaşlar, hele bana bi bakın neler, neler sööleyeceğim ? Evvela, (ismi bende mahfuz) çok iyi bir ŞAİR olan arkadaşımın güftesi ve bunu (Uşşak makamında) BESTELEYEN çok kıymetli akademisyen bir arkadaşımın bu bestesi ile söze başlıyorum: “Göründü yolun UCU Kal, Allah’a emanet Yol ver bitsin bu sancı Sen sağ ol ben SELÂMET” Böyle diyorum ve asıl konuya giriş yapıyorum: Ben, bu gidişattan MEMNUNUM, umutluyum ve mutluyum ve yani, İKNA oldum ve MUTMAİN olmaktayım. Çünki, NEBÂTÎ sayesinde NECÂTÎ olacağımıza; Yani, SELÂMETE ereceğimize, kurtuluşa erişeceğimize, bu EKONOMİK SAVAŞTAN ZAFER ile çıkarak KURTULACAĞIMIZA, cân ü yürekten inanmaktayım. Öyle ya; eski adamlar, bir insanın ismine bakarak manâ çıkarır ve eğer İYİYSE “ismiyle müsemmâ” derlerdi ya … NEBÂTÎ kelimesi, NEBÂTA mensup, bitki ile ilgili, bitkiden yapılmış, BİTKİSEL manasındadır ve NEBÂT kelimesinden neşet etmiştir ki, “topraktan çıkan, biten her türlü şey ve BİTKİ” demektir. (NEBÂTÂT da, bu Nebât kelimesinin çoğuludur) İşte bu hâliyle veya bu manâsıyla BOLLUK ve BEREKET demektir. Yani, HAYÂTÎ bi meseledir ve burası ÇOKÖNEMLİDİR ! Zira, hayatımız buna bağlı ve bağımlıdır (ve buna MÜBTELAYIZDIR). Dolayısıyla ve esasıyla da yaşamamızın devamı ve kaynağı NEBÂTATA mahkûm ve mecburdur. Yokluğu ise AÇLIK ve YOKSULLUK demektir ki, karnımızın doymasında bile son 20 senenin sonucunda maalesef, DIŞ Güclere mahkûm duruma düşmüş olmaktayız. İşte bu konuda çok DERTLİYİM ki, derdim ELVAN elvan çoğalmakta ve çeşitlenmektedir ve mesela şöyledir: Ben Antepliyim. Bizim oralar ve daha öteleri bir zamanlar MERCİMEK deposuydu. Mercimek kırma değirmenleriyle doluydu. Şimdi bu MERCİMEK işinde dünyanın öbür ucunda KANADA denilen memlekete ve diğer NEBÂTAT çeşitlerinde de DIŞ Güclere MAHKUM ve MUHTAÇ duruma düşmüş olmamızın üzüntüsüne gark olmuş, dert ile yoğrulmuş ve BOĞULMUŞ bi hâldeyim ya, neyse … İşte yeni Bakan efendimiz de “İSMİYLE MÜSEMM” bu hâliyle ve bu ismiyle MÜSTESN bir insandır. Ve BAŞIMIZA gelir gelmez bakın hele neler söylemiştir: “BİTERSEK hep beraber BİTECEĞİZ. Kazanırsak hep beraber. Karamsar tablo çizenler var. Hiçbir şekilde bize inanmıyorlar … Onlara diyorum ki; Sen maaş alıyorsun, en fazla neyini kaybedersin ? Enflasyonun altında EZİLİRSİN. Ama ben BÜTÜN VARLIĞIMI KAYBEDERİM, bu iş düzelmezse eğer … “ Ve yani bu sözleriyle (ve bi bakıma içinde bulunduğumuz FELAKETİ değişik şekilde ve kendinden geçercesine DALGINLIKLA ve KEDERLENME ile ve yani VECD ile İTİRAF ederek bunu yok edeceğine söz verdiğini anlatmak isteyerek CANLA BAŞLA ve bütün VARIYLA YOĞUYLA kendini bizlerin hizmetine ADAMIŞ bir insandır. Bu suretle daha önce “ELVAN elvan olan”, yani çok değişik ve çok ÇEŞİTLİ dertlerimizi yok edecek meziyet ve cesaret sahibi YİĞİT biri olduğunu yani NECD hâlini (yani yerinin YÜKSEKLİĞİNİ ve YİĞİTLİK derecesini) de göstermiş olmaktadır. İşte bu vaziyet karşısında lütfen ümitsizliğe düşmeyesiniz ve yeni Bakan beyimiz ile bilcümle BÜYÜKLERİMİZE güvenmelisiniz. Ve esasen, işimizi ALLAH’a havale ettiğimizi de göz ardı etmemelisiniz. Öyle ya, Devletimizin en Büyüğü tarafından, işin içine Kur’an’ın Bakara Sûresinin 155. Âyeti de dahil edilmiş ve “And olsun ki, sizi biraz KORKU ve AÇLIKLA; mallardan, canlardan ve ürünlerden azaltma (FAKİRLİK) ile SINAYACAĞIZ. Sabredenleri müjdele!” denilmişti ya … Onun için, SESİNİZİ kesin ve YOLUN SONUNU bekleyin. Zira; “GÖRÜNDÜ YOLUN UCU Kal, Allah’a emanet Yol ver bitsin bu sancı Sen sağ ol ben SELÂMET” Haydi bakayım, SELAMET içerisinde kalasınız ve siz de benim gibi MUTMAİN olasınız.
YAZARIN DİĞER YAZILARI