Nedir bu Afet Kenti diyeceksiniz. Her depremde, sel felaketinde, toprak kaymasında evsiz kalan, perişan olan insanlar, devlet desteği ulaşıncaya kadar hayli mağdur oluyorlar. Artçı depremler insanların evlere girmelerine mani oluyorlar. İlk üç gün fırınlar, marketler, lokantalar kapalı oluyor. Gaz, su elektrik kesiliyor. Isınmak mümkün olmuyor. Deprem çadırlarında soba yangını veya zehirlenmeleri oluyor... Ayrıca çadırların geri dönüşümü de yoktur. İşi bitince çöpe atılır.. Çadıra harcanan para da boşa gidiyor. Her seferinde afetzedeler için barınma şartları oluşturuluncaya kadar, çadırkentler kuruluyor, yok efendin konteyner kentler kuruluyor. Yok efendim firmalar bir anda 10 bin konteyneri üretemiyor. Böylece konteyner kentlerde acil amaca ulaşılamıyor. Kar, yağmur, fırtına, çamurla mücadele başlıyor. Hijyenin olmayışından salgın hastalıklar yaygınlaşıyor. Taki bir iki yıl sonra afet evleri hazır oluncaya kadar bu rezalet her seferinde insanımıza reva görülüyor.
-Halbuki uzay çağında yaşıyoruz, ancak afetlerle ilkel mücadele ediliyoruz. Burada bir çelişki görülmektedir.
-Eğri oturalım doğru konuşalım. Kırk kişiyiz, birbirimizin çapını biliyoruz. Biliyoruz ki, türkiyemin her tarafı deprem riski altında ve bütün binalar çürüktür. Rüşvetle ruhsatlar alınmıştır. Deprem öldürmüyor, binalar öldürüyor. Miyonlar harcayarak, kendi paramızla kendimize pahalı mezarlar satın alıyoruz.
-Birkaç yılda tüm türkiyedeki binaları yenilememiz mümkün değil. Gölcük depremi üzerinden 22 sene geçtiği halde ne yaptık ki? Hiçbir şey...
-Bu acı da unutulacak madem, bari kısa bir çözüm önerelim dedim. Hep çılgın proje diyorlar ya... İşte size çılgın proje... Benim bir önerim olacak:
Bir Hazır "KONTEYNER KENT"leri kurulmalıdır. Deprem kuşağı olan iler bellidir. Bu illerden yaklaşık 10 ilin kenarında 10 ar bin kişilik birer KONTEYNER il kurulmalıdır. 10 ile yapılacak olan KONTEYNER ŞEHİR'lerin toplamı 100 bin konut olmalıdır. Ülkenin neresinde bir afet olayı olursa olsun, Afad araçları ile sağ kalanlar derhal en yakın hazır evlere taşınarak rahat ettirilebilirler. Bu arada enkaz altında kalanları da kurtarma çalışmaları devam etmelidir. İlk günden itibaren Hazır kentte hayat başlamalıdır. Sivil araçlar dahi afetzedeleri ücret almadan Hazır KONTEYNERKENT'e taşımalıdırlar. Sağlık bakanlığı, Kızılay, Afad, ordu, emniyet, jandarma bu şehirde kendine düşeni yapmalıdır. Ortak yemek ve ekmek fabrikaları çalıştırılmalıdır.
Eczacılar odası devreye girmelidir. Derhal eczaneler açılmalıdır. Kalıcı konutlar tamamlanıncaya kadar Afetzedeler bir veya iki yıl bu kentte barındırılmalıdırlar. Zamanla mülteciler için de bu hazır kent geçici olarak kullanılabilir. Bu projeye pahalı diyenler olacaklar. Kaynak nereden, para var mı ki diyecekler. Çılgın projeye para bulanlar, bu projeye de para bulurlar eminim. Çadır, konteyner ve geçici barınma evlerinin toplam maliyeti kurulacak olan hazır kentin maliyetinden az değildir. İki depremin geçici barınma maliyeti bir hazır kentin maliyetini karşılar. Depremde yurtiçi ve yurtdışı toplanan paralar deprem bölgesini ihya edeceği gibi, hazır kentleri de ihya eder diye düşünüyorum. Akp'nin şu meşhur beşli işadamları dahi tek başına bu kenti yaptıracak ve hibe edecek güçteler.
-Bu KONTEYNERKENT'leri ikinci bir amaçla kullanabiliriz. İstanbulda, kıbrısta, adanada, bingölde ikinci birer deprem daha beklenmektedir. Bu depremler gerçekleşmeden önce hasarlı konutların yıkılarak yenilenmesi için harekete geçilmeli. Peki, evini terk edecek ailelerin nereye yerleşmesi gerekir? Depreme dayanıklı konutlar yapılıncaya kadar devlet kira desteği vermeye kalkarsa, kiraların yükselmesine neden olacaktır. Zaten pahalılıktan şikayetçiyiz. Devlet kendi eli ile pahalılık yaratmamalıdır. Bu durumda önerdiğimiz 10 bin hazır Konteyner evlere yerleştirilecek olan evsahiplerinin kira derdi olmaz. Evler hazır olunca, herkes evine geçerken, bu defa ikinci 10 bin aile KONTEYNER KENT'e yerleştirilerek ikinci etap konutlara başlanır. İstanbul 10 bin, 10 bin guruplar halinde yenilenmiş olur. İstanbulun nüfusu gözönünde bulundurularak 20 bin kişilik Konteyner kent kurulabilir. Nüfusu az olan illerde daha az Konteyner evler yapılabilir. Böylece deprem bölgesindeki tehlikeli konutların olası bir depremden önce yenilenmesinde de bu konteyner kentler iş görmüş olacaklar.
-Altmışbeş yıl önce dokuzışık doktrininde işsizliği kökünden çözecek Tarım Kentleri Projesini önermiştik, kulak ardı ettiler. Hala da görmemek için direniyorlar. Ancak işsizliği de çözemiyorlar. "Hazırkent" veya "Cêpkent" adını verdiğimiz bu projeye ne dersiniz. Görüşlerinizi belirtirseniz yetkililer belki duyar da onaylarlar. Söylemesi bizden.