?>

Ramazan-ı Şerif’in güzellikleri

Burhan Bozgeyik

8 ay önce

Hani insan çok sevdiği bir ahbabına kavuşunca sevinir ve sonrasında ayrılınca üzülür ya, Ramazan-ı Şerif’in gelişi ve gidişi de öyle oldu. Geldiğinde çok sevindik, bittiğinde üzüldük.

Ramazan-ı Şerif, Rabbimizin biz mü’min kullarına lutfettiği muazzam bir nimet, büyük bir hediye idi. Kur’ân-ı Kerim’in nâzil olduğu Kadir Gecesi’ni bağrında saklayan mübarek bir ay, muazzam mânevî kazançlar elde edilecek mânevî bir ticaret mevsimiydi. İşte bu bakımdan Peygamber Efendimiz (A.S.M.) Ramazan-ı Şerif’e kavuşup da bu mevsimin hakkını vermeyen, orucunu tutmayan kimseler için “burnu sürtünsün!” buyurmuştur.

Ramazan-ı Şerif’in faziletine dair pek çok hadis vardır. Şu hadisteki müjde bizim için kâfi değil mi? Efendimiz (A.S.M.) şöyle buyurmuştur: “Kim faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, İman 28, Savm 6) Bundan büyük müjde mi olur?...

Elhamdülillah bu Ramazn-ı Şerif de çok güzel geçti. Programımız şöyle idi: İmsaktan hayli zaman önce kalkış. Teheccüd namazı, sahur… Bizim burada imsak vaktine yakın sela verilmekte. Bu, “Artık son hazırlığınızı yapın. Suyunuzu için. Niyet edin!” demek. Ramazan umresinde Mekke ve Medine’de ezan okunmakta idi. İkinci ezanla oruç başlamaktaydı. Bizim burada saladan sonra ezan okunmakta, böylece imsakla birlikte oruç başlamakta. Ekseriyetle bu saladan evvel Kur’an’ımı bağrıma bastırarak camiye gitmekteyim. Camide ilk önce “tahiyyatü’l mescid” namazını kılıyorum. Sonra günlük evrad ve ezkarımı okuyorum. Ezan okunduktan hemen sonra mukabele başlıyor.

Mukabele için gelenlerin yerleri belli. Herkes rahlesini alıp yerine oturuyor. Kur’an okumasını bilmeyip de sadece dinlemek için gelenlerin de oturdukları yerler belli. Onlar da teşrif ediyor. Üç hafızımız sırayla okuyor, biz de tâkip ediyoruz. Mukabele, sünnet-i seniyyedendir. Her Ramazan’da Peygamber Efendimiz (A.S.M.) okur, Hz. Cebrail (A.S.) dinlermiş. Vefat edeceği seneki Ramazanda Peygamber Efendimiz her gün iki defa okumuş…

Mukabele o kadar lezzetli ki; bir kere kulak ziyafete ortak oluyor. Dinliyorsun… 2. olarak göz ziyafete ortak oluyor, okunanları tâkip ediyorsun. 3. olarak dilinle tekrar ediyorsun. 4. olarak da mânâsını tefekkür ediyorsun… Tevhid, haşir, nübüvvet, adâlet… Peygamberlerin mâceraları, ahkâm âyetleri, bin bir esma… Rabbimizin azameti, kudreti, mülkün hakiki sahibi olduğu… Ebedî hayatın mekanları cennet, cehennem… İnsan mukabelenin bitmesini istemiyor. Her gün bir cüz okunuyor.

Mukabele bitince sabah namazını kılıyoruz. Kerahet vakti çıkınca biraz uyku. (Bizim gibi emekliler bunu hak ediyor) Sonra kalkınca kuşluk namazı. Daha sonra günlük Kur’an-ı Kerim okumaları. Evvela haftalık cüzü okuma. Bu usule otuz küsur sene önce başladık. Otuz arkadaş, herkes her hafta bir cüz okuyor. Ertesi hafta diğer cüze geçiyor. Böylece her hafta bir hatim tamamlanmış oluyor. Bir de Ramazan-ı Şerif’e has şöyle bir okumamız var: Herkes o Ramazan’da aynı cüzü okuyor. Ertesi sene diğer cüze geçiyor. Mesela ben geçen sene 30. cüzü okudum. Birinci cüzden başlamıştım. Demek ki otuz sene geçmiş. Bu sene tekrar birinci cüzü okumaya başladım. Böylece her gün bir hatim indirmiş oluyoruz. Otuz günde otuz hatim. Buna “şirket-i maneviye” diyoruz.

Günlük okumalarım arasında bir de “Cevşen-i kebir” var. Bin bir esmanın zikredildiği mübarek bir dua. Bu da sünnet-i seniyyedir. Bediüzzaman Hazretleri bu dua için şöyle demektedir: “Hazret-i Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Selem’e Cebrail Aleyhisselam’ın vahy ile getirdiği ve ‘zırhı çıkar, bunu oku’ dediği gayet yüksek ve çok kıymettar bir münâcât-ı Peygamberidir ki Zeyne’l Âbidin Radıyallahu Anh’tan tevatürle rivayet edilmiştir.” Bu mübarek duâdan da her gün bir miktar okumaktayım.

Ramazan-ı Şerif’te akşam namazı hariç dört vakit namazı camide kılmaya gayret ettim. Akşam namazında evde cemaat oluyorduk.

Öğle namazından sonra yedek yazı yazma. İkindi namazından sonra günlük alışveriş. Yatsı vakti namaz ve teravih. Teravihten sonra çay refakatinde kitap çalışması.

Ramazan-ı Şerif o kadar güzel geçti ki; gıybet yok, dedikodu yok. Kardeşler olarak iftarda buluştuk. Bir de AGD’nin iftar davetine iştirak ettim. Daha sonra Ahmet Çelik hocamın camisinde teravih kıldım.

Ramazan-ı Şerif bu şekilde dolu dolu geçti. Gazze başta olmak üzere mazlum Müslümanlar için gözyaşımız dinmedi. Rabbim Hilâfet-i İslamiye’yi, Âlem-i İslâm’ın tek çatı altında toplanmasını ve cihadı nasip eylesin.

Sağlığı elverenler altı gün Şevval orucunu tutarsa ne güzel olur. Rabbim nice Ramazanlara kavuştursun, inşallah…

YAZARIN DİĞER YAZILARI