?>

ŞAHAP’ın İNTİHALİ, BULU’nun AZLİ!

Mümtaz Şahin

3 yıl önce

Efendim hepimizin bildiği Prof. Melih BULU, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü olarak tayin edilişinin 6. Ayında AZLEDİLDİ. BULU’nun, AZLEDİLMESİNİN ardından yayınladığı: “Aşkla sevgiyle bağlandığım canım görevimden yine canımdan çok sevdiğim, HERŞEYİN SAHİBİ reisimiz ULU Başkan Erdoğan tarafından görevimden alındım. Kamuoyuna duyurulur” şeklindeki VEDA mesajı, çok büyük bir VEFA örneği olarak beni çok DUYGULANDIRDI da gözlerimi yaşarttı. Merkez Bankası Başkanı ( ve eski AKP Bayburt Milletvekili) Prof. Şahap KAVCIOĞLU’nun 2003 yılında Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü’ne sunduğu; ‘Ticari Bankalarda Sorunlu Kredilerin Yönetimi, Çözümü ve İzlenmesine Yönelik Başvuru’ başlıklı 2003 tarihli tezi, bir önceki yıl Merkez Bankası tarafından yayınlanan bir rapordan, uygun dipnotlar veya alıntılar olmadan TÜM BÖLÜMLERİ ÖDÜNÇ ALIYOR gibi KOPYALA-YAPIŞTIR şeklinde göründüğü için ” bu DOKTORA TEZİNİN de İNTİHAL (yani fikir HIRSIZLIĞI) olup olmadığı hususunda soruşturma açıldı. (Ve bu konu dünya basınında da yer aldı) Bunun üzerine PROFESÖR çeşitleri hakkında yazdığım eski yazımı TEKRAR bilgilerinize sunmak istedim: YALANA alıştık da DOĞRU’ya HASRET kaldık ya … Zaten nelere ALIŞMADIK; daha doğrusu nelere ALIŞTIRILMADIK ki ... ? Ne yapayım, PROFESÖR ünvanlı olup da kendini ADAM yerine koyan öylesine ZİBİDİ ZIR CAHİL, hilkat garibesi mahlûk türedi ki; Şimdiye kadar söylediğimiz; "ELİNİ SALLASAN PROFESÖRE ÇARPACAK" sözünü, bundan sonra "NEYİNİ SALLARSAN SALLA PROFESÖRE ÇARPAR" şeklinde değiştirebileceğiz. Bu memleket hangi belâya maruz kaldıysa, her ne şekilde sıkıntı çektiyse "PROFESÖR" denilen HERİFLERİN YÜZÜNDEN ÇEKMİŞTİR, ÇEKMEKTEDİR ve de ÇEKECEKTİR. Şimdiye kadarki sayıları azmış gibi, şimdiden sonra SÜRÜLER halinde gezecekler ve de gezmektedirler. MaazAllah ! Acaba, PROFESÖR ünvanını kazanmış olmak “ADAM” olmak mıdır ? Veya Profesör olunca her şeyin İYİSİNİ bilen iyi bir İNSAN olunmuş mu demektir ? Hele de YAŞLI-Başlı olunursa öyle mi olunmuştur ? Tabii ki, hayır. Bu ünvanı hakkıyla “TAŞIMIŞ” sayılmak için öncelikle TUTARLI olmak, sözünün ERİ olmak, başkasına KUL-Köle olmamak icab eder. Bu hâl asgari bir ŞARTTIR. Öyle değil midir ? Meseleye tam girmeden önce ZİYA Paşa’nın şu beyitine bir bakalım: Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma Zer-dûz pâlân ursan eşek yine eşektir. (Bed-asl= Kötü soy, kötü nesep. Necâbet = Soyluluk. (Üniforma= Resmi elbise. Zer-dûz pâlân= Sırmalı semer, eğer.) Buradaki “ÜNİFORMA” kelimesinin yerine “PROFESÖR” veya “ÜNVÂN” kelimesini koyarsak, bu beyit meselemize daha uygun hâle gelmiş olur. Ama, adamın SOYU kötü (ASLI berbâd) ise, buna hangi ÜNİFORMAYI giydirirsen giydir veya hangi ÜNVÂNI verirsen ver, onu İYİ edemezsin. KÖTÜ asıllı (FITRATI bozuk) birini hangi makama getirirsen getir, hangi mevkie çıkarırsan çıkar, onu NECÎB yapamazsın. Yani TEMİZLEMİŞ olamazsın. O, her zaman NECÎS olmaya devam eder. Neyse … Şimdi gelelim PROFESÖR çeşitlerine: 1)PROFESÖR: İlim yaptığı konu ile uğraşan, keşif ve icad yapmaya veya mesleğinde ilerlemeye gayret eden ve bu yolda öğrenci yetiştirmeye çalışan REKLAMDAN uzak GERÇEK ilim adamıdır. Ki, bunlar tamamen yazımın dışındadır. Ancak, bunlar tamamen İSTİSNADIR. Ve maalesef, akademik ünvân âleminde aşağıdakiler duruma hâkim vaziyettedir. 2)PARAFESÖR: Unvan sahibi olduktan sonra yolunu şaşıran ve ünvanını PARAYA çevirmekten başka şey düşünmeyen ve milleti SOYAN adamdır. Bunlar daha ziyade TIP alanında görülmekte ve bilhassa özel HASTANELERDE çöreklenerek HASTALARI SOYMAKLA meşgul olmaktadır. 3)PEREFESÖR: Uyduruk birkaç makale yazarak işe başlayan ve sağdan soldan AŞIRDIĞI lafları allayıp pullayarak kitap haline getiren ve bu halleriyle İNTİHALCİ (yani fikir hırsızı) olanlardır. 4)FETOFESÖR: Son 20 seneden beri SÜRÜLER halinde piyasada boy gösteren ve hem İNTİHAL ve hem de Fetö TORPİLİ ile bu ünvana erişenlerdir. 5)GÖTOFESÖR: PEREFESÖR ile FETOFESÖR karışımı olup (diğer sosyal ilimler sahasında olduğu gibi) genellikle DİN sahasında boy gösteren ve 1400 sene evvelinin hikâyeleri ile bu çağın insanlarının kafasını bulandırmaktan başka iş yapmayan, tamamen MUZIR mahlukattır. Ne kadar YALLOZ-Yalaka varsa bunlardan çıkmaktadır. Son 15-20 senedir bunlar TeVe’lerde ve gazetelerde o kadar çoğalmışlardır ki, memleket, sokağa çıkıp ELİMİ veya NEYİMİ sallasam onlardan birine çarpacak hale gelmiştir. MALEZYA’da, Endonezya’da Amerika'da vs. ... PROF. olup gelmiş ve memleketin başına geçip içine SIÇMIŞ olanlar bile vardır. (Not: PROFESÖR çeşitlerini çoğaltabiliriz. Mesela, 6- KUZUFESÖR (geberdi gitti) 7- KOYUNFESÖR, 8-PEZOFESÖR … vs. Bu konuda teklifi olan arkadaşların buraya yazmalarını rica ederim.)
YAZARIN DİĞER YAZILARI